K I R K D Ö R T

37K 2K 263
                                    


Elimi çantamın iplerinden çekip son merdiven basamağınıda çıkınca derin bir nefes aldım. Sabah sabah uyandığım yetmiyor birde 3 kat merdiven çıkıyordum iyi mi? Sınıfıma doğru giderken heyecanım doruklarına ulaşmıştı çünkü Sarp sınıftaydı. Bana okulda olduğuna dair bir mesaj atmış ve nerede olduğumu sormuştu. Geç kalmamıştım ama zilin çalmasına pek fazla olduğunu da sanmıyordum.

Sınıftan içeri girdiğimde gözüm direkt olarak Sarp'ın sırasına kaymıştı. Eren'e sinirli sinirli bakıyordu. Kapının önünde durmaya devam ederken Eren Sarp'ın saçlarına dokundu. En sonunda Sarp sinirle eline vurduğunda bağırmıştı.

"Kaç kez dedim sana saçıma dokunma diye?"

Eren bir kez daha kahkaha attığında beni görmüştü. Aslında sınıftaki bir çok kişi bana bakıyordu. Çünkü mal mal sınıf kapısında dikiliyordum. Eren Sarp'ın kolunu dürtüp kafasıyla beni göstermişti. Sarp'ın kafası bu tarafa döndü, sinirli ifadesi ile karşı karşıya kaldığım anda çatık kaşları gevşedi. Güzel gülümsemesini bana bahşederken sıradan kalkmıştı. Bana doğru yürürken ona gülümsemeden edememiştim. Yanıma geldiğinde kolunu omzuma atıp sıraya doğru yürümeye başladı. Omzumdaki kolunu idrak etmeye başladığımda ne yapacağımı bilemedim. Kolunu tutup çeksem bunu ne ben isterdim ne de Sarp, sanırım. Çekmesem sınıftaki delici bakışların radarında kalmaya devam edecektim.

Umursamadım. Sıraya kadar kolu omzamdayken yürüdük. Sıraya oturmak için elini tuttum ve kolunu omzumdan ayırdım. Sırama oturduğumda ise yanıma oturmak yerine önüme oturmuştu. Elini sıraya koyup bana gülümsedi.

"Naber sevgilim?"

Söylediği kelimeyle gözlerim büyümüş hızla kafamı sınıfa çevirmiştim. Umarım kimse duymamıştır diye düşünürken Sarp kafamı tutup kendine çevirmişti.

"Sevgilim dememde bir sakınca mı var? Yoksa ayrıldıkta ben mi bilmiyorum? Hadi ama 24 saat olmasına fazla bir süre kalmamıştı oysaki"

Dediklerine gülümsemeyle karşılık verdim. Hep böyle tatlı olmamalıydı. Kafamı iki yana sallarken "sadece, bir anda söyleyince" daha lafımı bitirmeden "okuldakilerin öğrenip öğrenmemesi umurumda değil umarım seninde değildir?" Dediğinde olumlu anlamda salladım kafamı. Bu neden umrumda olsundu ki? İnsanların ne dediği umrumda değildi sadece alışmam gerekiyordu. Ben bu anı tam 4 yıldır bekliyordum. Şimdi bu ana ve Sarp'a sahip olmuşken bunu berbat edemezdim.

"Alışacağım" dedim sadece. Gülümseyerek elini bana doğru uzattı ve sırıtan suratımda belirmiş olan gamzeme dokundu. "Çok güzel" diye mırıldandı. Gülümsemem daha yayılırken duyduğumuz ses ve yanımda hissettiğim hareketlilikle ikimizde bakışlarımızı çevirmiştik.

"Hey aşıklar"

Gülümseyerek bize bakan Akipek'e sırıttıp sevimli bir şekilde "akocum kokucum mu gelmiş?" Dedim. Ona böyle seslenme mi sevmezdi. Göz devirirken hala gülüyor olması benimde gülmeme sebep oluyordu. Cidden sahip olduğum en iyi dostu. Annem onun döndüğünü öğrenince çıldıracaktı. Sahi ona hala söylememiştim. Bunu aklımın bir köşesine not ederken Sarp ile Akipek'in yaptığı muhabbete katılmak istedim. Ancak o sıra aklıma gelen bir diğer detayla dikkatim tekrar dağılmıştı. En kısa zamanda Defne ile de konuşsam iyi ederdim. Çalan zille düşüncelerimi bir köşeye sıyırıp Akipek'in dediklerini dinlemeye başladım.

"Yani cidden sorunlu bir öğretmene benziyor daha bir kaç gündür bu okuldayım, bunu anlamak için senelerimi bu okulda geçirmeme gerek yok anlıyor musun dostum?"

"Kesinlikle haklısın ve haftanın ilk gününü aynı zamanda ilk saatlerini onunla geçirmek zulum gibi"
Sarp konuşmasını bitirip bana baktığında gülerek ona onay verdim. Bahsettikleri Şadiye hocaydı. Çılgın Bakire Şadiye. Evet tam olarak oydu. Ona bu lakabı çok önceden beri takmışlardı. Öyle ki biz dokuzuncu sınıfa ilk geldiğimizden beri onu bu şekilde tanırdık.

Sarpişkom || TextingWhere stories live. Discover now