Bölüm 4

1.4K 63 0
                                    

Bedenim istemsizce korkudan titriyordu.

Bir anda karşıma çıkan bir adamın beni zorla bir yere götürmesi korkmam için yeterli bir nedendi.

Korktuğumu belli etmek istemiyordum ama bedenim bana itaat etmiyordu.
Meriç bir şeyler söylüyordu ve ben zorla gözlerinin içine bakıyordum.

"Bir çaya ne dersin Gecem?" diye soran Meriç'e şaşkınlıkla bakakalmıştım.

Sorunun şu an konumuzla hiç alakası olmamasına mi? Yoksa "gecem" kelimesinin sahiplenilmiş hissettirmesine mi veya her ikisine mi sinirlenmeliydim?

Tabiki de her ikisine de sinirlenmiştim.

"Ne saçmalıyorsun sen Meriç!
Gündüz ayrı gece ayrı davranıyorsun.
Hasta falan mısın?
Amacın..."

Sözlerimi bitirmeme izin vermeden parmağını dudağımın üzerine koymuştu

"Şii.. sakin ol"

Kolaysa gelde sen sakin ol Meriç Bey.

Tabi sen erkeksin bir kızın korkularını anlaman zor.

Meriç'in bu anlamsızca tavırlarına daha fazla dayanamamıştım.

Hızlı bir hareketle kollarının arasından sıyrılmıştım.

Tam yürüyüp gidecektim ama pis elleri ile kolumdan yine kavramıştı.

"Hiçbir yere gidemezsin. Gece geceden kaçamaz. Bunu sakın unutma"

Ne diyordu bu böyle.
Ben gitmek istiyordum.
Onun saçmalıklarını dinlemek istemiyordum.

"Gitmek istiyorum. Beni zorla tutamazsın. Bir daha karşıma çıkma yoksa senin için gerçekten kötü olur."

Meriç pis pis sırıtıyordu.

"Senden gelecek kötülüğün önünde saygıyla eğiliyorum. Bir dahakine çay içelim. "

Bu arada elini kolumdan çekmişti.

"Dikkatli git Mihrimah sonra görüşürüz"

Meriç arkasını dönüp gitmişti.
Ona dur beni dinle diyememiştim.
Demekte istemiyordum.
Ruh hastasının tekiydi.
Böyle insanlarla muhattap olmamalıydım.

Bende arkamı dönüp hızlıca hatta koşar adımlarla eve gitmiştim.

Zehra kapıyı açtığında yüzümdeki solgunluktan bir şeylerin yine ters gittiğini fark etmişti.

"Ne oldu yine?"

Ayakkabılarımı çıkartır çıkartmaz oturma odasına gidip, kırmızı küçük koltuğun üzerine uzanmıştım.
Peşimden gelen Zehra hemen tekli koltuğa oturup sorularını ardı arkasına sıralamıştı.

"Ne oldu kızım?
Meriç bir şey mi yaptı sana?
Kötü bir şey mi söyledi?
Hemen anlatıyorsun?
Bu akşam benden kurtulamazsın.
Dökül bakalım."

Zehra'ya anlatmayı bende istiyordum.
Son iki gündür yaşadıklarım bana da ağır geliyordu.
Konuşursam ferahlayabilirdim.

"Meriç yine yolumu kesti" demiştim sessizce.

Zehra
"Neeee! Yuh ama ya.." diye çıkışmıştı.

"Bende anlam veremiyorum bir insan gece ayrı gündüz ayrı nasıl olabilir" demiştim.

Zehra
"Çift karakterli bence başka açıklaması yok. Ruh hastası öküz ya. Yolunu kesmekte ne demek. Yarın onunla adam akıllı konuşuruz. Olmadı gider şikayette bulunuruz" dediğinde,

"Onunla daha fazla muhattap olmak istemiyorum Zehra. Sakın sende gidip konuşma. Gerekirse şikayetçi olurum."
demiştim.

Zehra
"Gerekirse ne kuzum. Sana bunu yapmaya hakkı yok. İnsan gibi karşına çıksa sen zaten konuşurdun. O tam bir ruh hastası başka bir açıklaması olamaz. Başına bir şey gelmeden önlemini almak lazım" demişti.

Zehra'ya hak veriyordum.

İki gecedir bana bir zarar vermemişti ama bu hiçbir zaman zarar vermeyeceği anlamına gelmezdi.

Önlem almalıydım ama nasıl önlem alacaktım?

Aklıma sadece polise gitmek geliyordu.

Polise gidip ne diyecektim?

Polis bana inanacak mıydı?

İstanbul gibi bir yerde böyle sebeplerden polise gitmek komik kalırdı.
Hele de vücudumun hiçbir yerinde bir darbe yokken..
Polise gitmek için bile kötü bir şey yaşamalıydım.

Offff ben ne yapacaktım gerçekten.

Güvenlik kameraları.

Tabi ya bir tane güvenlik kamerası bulsam görüntüleri delil olarak kullanabilirdim.

Güvenlik kamerası olan yerleri düşünüyordum ve düşündükçe canım daha çok sıkılıyordu.

Bizim evin etrafında güvenlik kamerası ne arasın..

Evimiz cadde üzerinde işlek bir yerde değildi.
Aksine ara bir sokakta bulunuyordu ve bulunduğumuz yerde pek fazla dükkan yoktu.
Bu durum işimi zorlaştırıyordu.

Ya bu çocuk çok zeki biriydi ya da bu çocuğu şikayet etmemem için doğa elinden geleni yapıyordu.

Bu şartlar altında nasıl şikayet edebilirdim.

Oturduğum koltuktan kalkıp yatağıma gitmiştim.

Meriç için yeterince canımı sıkmıştım.
Daha fazla bu duruma izin veremezdim.

Annem hep "iyi düşün iyi şeyler olsun"derdi ve bir an annemin bu sözleri gelmişti aklıma..
"Artık iyi şeyler düşünmeliyim"
Bu arada iki gündür annemleri aramadığımı fark etmiştim.
Annemi babamı çok özlemiştim.
Yarın onları aramalıydım.

Yarın bir de işe gidecektim.

Ayşe teyzenin ton ton yüzü gelmişti aklıma ve birde kapısı kapalı olan gizemli çocuk.

Bu düşünceler uykuya dalmamda yardımcı olmuştu.

Geceye Bir ÇAY (Tamamlandı)Where stories live. Discover now