Bölüm 49

442 25 3
                                    

Çay kelimesi ile duraksamıştı.

Arkasındaki adamın sesi tanıdık geliyordu.

"Bu ses.."
diye mırıldanan Mihrimah arkasını dönmek için yeni bir hamle yapmıştı.

Mihrimah'ı sıkıca tutan adam kulağına tekrardan fısıldamıştı.

"Geceme ay olan kadın beni hatırladın mı?"

Kalbi hızla atan Mihrimah zar zor
"Meriç" diye mırıldandığında bedenini sımsıkı kavrayan ellerin gevşediğini fark etmişti.

Hızla arkasına döndüğünde karşısında dikilen kişiye şaşkınlıkla bakıyordu.

Öldüğüne inandığı kişi karşısındaydı.

Mihrimah'ın gözlerinin içine bakan Meriç
"Çok özlemişim bu deniz gözleri" demişti.

Mihrimah şaşkındı.
Karşısındaki kişinin gerçek  olamayacağına inanıyordu.
Rüyada olduğunu düşünerek elini Meriç'in kirli sakallı yüzüne değdirmek istemişti.

Dokunduğu kirli sakalı hissediyordu.
Teninin sıcaklığını da hissediyordu.

Meriç'in gözlerinin içine bakarak
"Sen gerçek değilsin" demişti.

Meriç bu sözün üzerine Mihrimah'ın elini tutup, öpmüştü.

Bir an gözlerini kapatan Mihrimah bir yandan da
"Allah'ım bu rüyadan beni uyandırma" diye mırıldanıyordu.

Kısa bir süre sonra gözlerini açtığında Meriç'i karşısında tekrardan görmüştü.

Elleri Meriç'in ellerinin arasındaydı.

Meriç'in sıcaklığını ve kokusunu hissedebiliyordu.

Gözünden süzülen yaş ile birlikte Meriç'in gözlerinin içine bakıp
"Sen gerçeksin"
demesi ile Meriç, Mihrimah'ı kendine doğru çekip sıkıca sarılmıştı.

Mihrimah'ın uzun siyah saçlarının kokusunu içine çekerek
"Ben yıllardır bu anın hayalini kurdum" demişti.

Mihrimah zor nefes alıyordu.

Aylardır öldüğünü sandığı ve soğuk bir mezar taşı ile vedaşlaştığı adamın şimdi kollarının arasında duruyordu.

Mutlu olması gerekiyordu ama mutlu değildi.

Meriç'in kollarının arasından sıyrılıp, gözlerinin içine bakarak
"Bu kadarı çok fazla"
deyip kalbinde hissettiği derin sancı ile bir an duraksadıktan sonra
"Sen öldün! Beni bir mezar taşı ile vedalaştırdın. Sen gerçek değilsin. Olamazsın"
dediğinde ses tonu yükselmişti.

Meriç Mihrimah'ın elinden tutmak istemişti ama Mihrimah elini sert bir şekilde çekip
"Dokunma bana! Benden daha ne istiyorsun? Yeterince üzülmedim mi? Niye şimdi geldin?" dediğinde Meriç parmağını Mihrimah'ın dudaklarının üzerine koymuştu.

"Kendimi nasıl affettireceğimi bilmiyorum ama bir anlığına her şeyi unutsak olmaz mı? Seni çok özledim be kadın"
diyerek tekrardan Mihrimah'ı kendine doğru çekip sarılmıştı.

"Sen ölmüştün Meriç" diye mırıldanan Mihrimah yaşadığı şok ile birlikte kendini geriye doğru çekip Meriç'in kollarının arasından sıyrılmıştı.

Anlık bir karar ile oradan uzaklaşmak istemişti.

Arkasına bile bakmadan hızla koşarken Meriç çaresizce Mihrimah'ın arkasından bağırmıştı.

"Gitme! İnatçı sevdiğim lütfen bu sefer gitme! "

Uzun süre karanlıkta yaşamış bir kadının yüzüne vuran güneşin rahatsız hissettirdiği gibi Mihrimah da uzun süredir yokluğuna alıştığı adamın varlığı karşısında afallamıştı.

Geceye Bir ÇAY (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin