12| kurdun çağrısı

12.8K 1.6K 626
                                    

Selam canlarım nasılsınız? Umarım iyisinizdir çünkü ben çok iyiyim!

Artık kaoslara yavaş adımlarla varıyoruz farkında mısınız bilmem ama kendinizi hazırlasanız iyi edersiniz çünkü birkaç bölüm sonra her yer karışacak. O bölümlere kadar soft takılacağız :3

Bu arada, geçen bölüm bir satır vardı. ''Zamanında büyükannenin alamadığı intikamı Taehyung alacaktı.'' gibisinden bir cümleydi. O cümle neredeyse herkes tarafından yanlış anlaşılmış. Aslında büyükanneye kızmamanız, büyükannenin tarafını tutmanız gerekiyordu. Size bir çeşit spoi vermeye çalıştım ama olmadı ne yazık ki. Şunu söyleyeyim, Jeon sürüsü sandığınız kadar iyi bir sürü değil, Jeon sürüsü ve Büyükanne ile bir bağlantı kurmaya çalışırsanız rahat edersiniz ilerleyen bölümlerde.

Neyse, sizi seviyorum canlarım! Umarım beğenirsiniz iyi okumalar💘💋
__

''Jeongguk, çok geç oldu. Eve dönsek mi ne dersin?'' Taehyung, kucağında küçüldüğü bedene ithafen sordu. Delta ve biela saatlerdir birbirlerine sokulmuş gecenin karanlığında sohbet ediyorlardı. Birbirlerini ayrıntılarıyla keşfetmişlerdi. Sevgili olma aşamaları çok hızlı gelişmişti ve ikisi de birbirini tam olarak tanıyamamıştı. Ama sorun değildi, ne de olsa hoşlandıklarını anlamak için tanımaya ihtiyaçları yoktu. Bu gece her şeyi yeterince konuşmuşlardı zaten.

Mesela ikisi de birbirlerinin hayat hikayelerini detaylarıyla öğrenmiş ve ikisi de aslında benzer yaşantılara sahip olduklarını fark etmişlerdi. İkisinin de bir kardeşi yoktu. İkisi de küçükken dışlanmış ve zorbalıklara maruz kalmışlardı. İkisi de kıskanılmıştı. Eh, kıskanmamak mümkün müydü? Birbirleri için yaratılmışlardı.

''Bebeğim?'' Jeongguk uyuduğunu sandığı küçük bedene ithafen yumuşak bir tınıyla seslenmişti. Fakat yanılmıştı. Taehyung uyumuyordu ve Jeongguk'un ona bebeğim diye hitap etmesi, Jeongguk'un baldırına değen kuyruğunu hızlı hızlı sallamasına ve kulaklarını dikleştirmesine sebep oldu. Buna rağmen sesini çıkardı. Ses tonu heyecanlandığını kanıtlayacak kadar titrek ve hızlı çıkmıştı. ''B-bebeğim? Bana mı dedin?''

Jeongguk kıkırdadı. Oldukça eğleniyordu. ''Mm, burada senden başka bana ait olan bir bebek var mı?'' dedi ardından kafasını eğip, kucağında yanakları al al olmuş esmer oğlana gülümseyerek baktı. Az önceki hırçınlığından eser yoktu. Şimdi sıra Jeongguk'daydı. Tekrar onun üzerinde baskınlık kurmak istiyordu. ''Ne oldu? Bana ait değil misin? Benim değil misin?'' diye sordu boğuk sesiyle. Şu anda tek amacı Taehyung'u etkilemekti. Ona içinden geldiği gibi yakın davranmak istiyordu.

''Ö-öyle miyim?'' diye sordu Taehyung. Kendini oldukça mutlu hissediyordu. Kurdu, bir delta tarafından sahiplenilmek ve bir yuva kurmak istiyordu. Kurdu kesinlikle yuva kurmak için doğru deltayı seçmişti.

Evet, bu konuda sunabileceği çok fazla sebep vardı.

Öncelikle, fiziksel özellikleri. Jeongguk'un dış görünüşü bütün omegalar ve Taehyung için tatmin ediciydi.

Jeongguk'un yüzü ve bedeni arasındaki zıtlık hayret edilesiydi. Kocaman sevimli gözleri, alnını açıkta bırakan siyah saçları, burnu ve elmacık kemikleri üzerine serpiştirilmiş hafif belirgin çiller ile o kadar güzeldi ki. İnce dudakları ve dudaklarının ardından gözüken küçük tavşan dişleri iç ısıtan cinstendi. Yüzüne bakan bir kişi, onu kesinlikle omega sanardı.

Fakat, yüzünün güzelliğine karşı vücudunun baştan çıkarıcılığı, insanları dumura uğratmak için vardı sanki. Delta olması, vücudunun gereğinden fazla gelişmiş durmasının en temel sebebiydi. Çok uzun ve iri yarıydı. Daha şimdiden alfa arkadaşlarının neredeyse iki katıydı. Ergenlik çağına kadar tam bir bebeği andıran çocuk, ergenliğe girdiği anda bütün omegaların gözdesi oluvermişti. Herkesi aşan boyu, geniş gövdesine zıt incecik beli, sıkı ve her an patlayacakmış gibi duran baldırları, ne kadar bol şeyler giyerse giysin asla kapatamadığı karın kaslarıyla Jeongguk ağız sulandıran bir çocuktu.

Her zaman ince veya bol tişörtler giyerdi Jeongguk. İnce giymesinin sebebi delta sıcaklığı yüzünden kalın kıyafetlere ihtiyaç duymamasıydı. Bol giyme sebebi ise, herkesin sanki saldıracakmış gibi gözlerini ayıramadıkları o karın kaslarını kapatmaktı. Fakat karın kaslarını kapatmaktan çok açtığının farkında bile değildi. Her hareketinde etekleri savrulan tişörtler karnına kadar açılır, insanlara göz ziyafeti sunardı fakat Jeongguk bunu anlamazdı.

Sadece fiziksel özellikleri değil, kişiliği de mükemmeldi. Kıskançtı, iyimserdi, sahiplenici ve güvenilir birisiydi. Daha ne isteyebilirdi ki? Herkesin iyiliğini düşünür ve ona göre hareket ederdi. Jeongguk kesinlikle herkesin isteyeceği türden bir eşti.

Fakat, ne demişler bir deltayı bin kişi ister bir kişi alır..

''Ne düşünüyorsun sen?'' Jeongguk dayanamayıp iki saattir sırıtarak bir şeyler düşünen sevgilisine sordu. Bir türlü tepki alamamıştı ve bu durum bir süre sonra sinirini bozmuştu.

Taehyung hala kucağında oturduğu bedenin boğuk sesiyle kendine geldi ve düşüncelerinden sıyrılmayı başardı. Resmen yanındayken Jeongguk'u düşünmüştü. Seviye atladığını hissediyordu. Öte yandan Jeongguk hala bir cevap bekliyordu, bu yüzden ona hızlı bir karşılık vermesi gerekiyordu. Başını kaldırıp dudaklarına küçük ve sulu bir öpücük verdi, ardından gülümsedi ve ''Sadece, çok şanslı olduğunu düşünüyordum.'' dedi.

Jeongguk sırıttı. Kucağındaki bedenin ince beline sarıldı ve kafasını esmer yumuşak boyuna yerleştirdi. Mühür bölgesine uzun bir öpücük bıraktı ve dişlerinin kaşınmasını umursamadan, orada soluklandı. Taehyung tüm vücudunun gevşediğini hissederken, çok garip bir şey oldu. Jeongguk hızla ondan ayrıldı ve elini göğsüne koydu. Taehyung arkasını döndü ve deltaya baktı. Jeongguk şoka girmiş gibiydi. Hızlı nefesler alıyordu. ''Ne oldu? İyi misin?'' Taehyung Jeongguk'un yumuşak yanaklarını elleri arasına aldı ve onu incelemeye başladı. Delta bir kahkaha attı ve karşısındaki Biela'nın dudaklarına ani bir atakla yapıştı. Biela gözlerini büyüttüğü sırada, daha karşılık veremeden Jeongguk ondan ayrıldı.

''Ne olduğunu söylemeyecek misin?'' dediğinde Jeongguk onun saçlarını okşamaya başladı. Nefesleri normale dönmüştü ve gülümsüyordu. ''Hiçbir şey. Sadece, bir an için senin kurdunu hissettim.'' biela kaşlarını çattı. ''Nasıl yani? Bu nasıl mümkün olabilir?'' dediği sırada delta omuz silkti. ''Bilmiyorum. Ama bu müthiş bir histi.'' Taehyung'un elini kendi göğsüne koydu ve devam etti. ''Tam burada, senin kurdunu hissettim. Bana bir şeyler dedi. Ne dedi duyamadım ama bir şeyler dedi. Çok müthiş bir histi. Mühürlendiğimizde de böyle olacaksak eğer, şimdiden mühürlenmek için sabırsızlanıyorum.''

Biela gülümsedi. O da deltanın kurdunu hissetmek istiyordu. Deltanın göğsüne yaslandı ve geceye son sözlerini bıraktı. ''Ben de Jeongguk.'' dedi. ''Ben de mühürlenmek için sabırsızlanıyorum..''

Fakat o gece atlanan bir şeyler vardı. Taehyung'un kurdu, ondan izin almadan Jeongguk'la iletişime geçmişti. Bu nadir görülen bir durumdu. Fakat o an, kurdun bunu yapması şarttı.

O gece, Taehyung'un kurdu Jeongguk'la iletişim kurmayı denemiş ve onu uyarmıştı. Onu, yakın gelecekte olacaklar için uyarmaya çalışmıştı fakat Jeongguk bunu anlayamamıştı. Fırtına öncesi sessizlik etrafta hüküm sürüyordu. Büyük fırtına yaklaşıyordu ve ikili başlarına geleceklerini farkında değildi.

Taehyung'un kurdu, o gece Jeongguk'a ''Tehlikedeyiz..'' demişti.

''Tehlikedeyiz...''

•••

"Kim Taehyung; bedeninde de ruhunda da bir meleğin zarafetini taşır..."

—pio

BIELA | tkWhere stories live. Discover now