20| intikam

10.2K 1.4K 951
                                    

Selam!

Çok beklettim yine sizi, bunun için üzgünüm ama bu bölümü seveceğinizi düşünüyorum çünkü her şeyi artık bitiriyorum. 3000k yazdım, doya doya okursunuz artık✌ bölümü kontrol etmedim. Umarım yanlışım yoktur.

Finale bir iki bölüm kaldı bu arada haberiniz olsun, kendinizi hazırlayın :3

BOL BOL YORUM İSTİYORUM, lütfen beni kırmayın❤❤❤

Hepinizi seviyorum, iyi okumalar!

•••

''Tamam, fazla vurmayın. Ölürse Jeon benden bilecek.'' Jo Dong önünde alfalar tarafından dövülen bielaya acımasızca bakarken, biela ağzından dökülen kanlara rağmen sesini çıkarmıyordu. Karnına o kadar çok darbe almıştı ki, artık orayı hissetmiyordu bile. Bu bir hafta içerisinde başına gelmeyen kalmamıştı. Büyükannesini duvara kelepçelemekten başka hiçbir şey yapmamışlardı. Jo Dong'dan duyduğuna göre, Jeon'un onunla özel bir işi vardı bu yüzden zarar gelmesini istememişti. Büyükanne ne kadar ısrar etse ve çırpınsa da onu Taehyung'dan ayrı bir hücreye yerleştirmişlerdi. Bunu yaparken ikisinin de acı içindeki bağırışlarını umursamamışlardı.

Onun aksine, Taehyung'a yapmadıklarını bırakmamışlardı. En azından ölmemesi için su veriyorlardı fakat Taehyung bir haftadır hiçbir şey yememişti doğru düzgün. Arada bir Jo Dong ona bir dilim ekmek veriyor ve onun açlıktan o bir dilimlik ekmeğe bir nimet gözüyle bakıp yiyişini zevkle izliyordu. Midesinin içine göçtüğünü hissediyordu. Her gün, mutlaka bir şekilde dayak yiyordu. Artık  dövülmekten gözünde yaş, çığlık atacak dermanı kalmamıştı. Alfaların o kuvvetli vuruşları altında çırpınmaya hali kalmamıştı. Öylece yere uzanmış, karnına gelecek darbeleri bekliyordu. Alfalar, sırf daha çok acı çekmesi için onun kuyruğuna basıyor, çekiştiriyor ve Taehyung'un çığlıklarını büyük bir zevkle dinliyorlardı.

Oysaki Taehyung hiçbir şey yapmamıştı. Bu kadar nefreti hak edecek hiçbir şey yapmamıştı. Sadece, doğasına karşı çıkamamış ve bir deltaya aşık olmuştu. Bunu engelleyemezdi, Jeongguk'u gerçekten seviyordu ve ona zarar gelmesine katlanamazdı. Bu bir hafta içerisinde sürekli Jeongguk'la iletişim kurmaya çalışmış, her denemesinde de başarısız olmak onu hüsrana uğratmıştı. Onunla iletişime geçebilseydi, bu acıdan ve işkencelerden bir süreliğine kurtulurdu en azından.

Jo Dong bielanın yanından ayrılıp dışarı çıkan alfalara kısa bir süreliğine baktı ve ağzından akan kana rağmen sesini çıkarmayan bielaya karşı gülümsedi. ''ah, şu haline bak. Nasıl da aciz, muhtaç ve güçsüzsün. Yalnızsın, kimsen yok, büyükannen diğer hücrede baygın yatıyor, eh gönül isterdi ki onun da hakkından geleyim fakat, Jeon'un özel misafiri olduğu için dokunulmazlığı var.

Bu gün son gün, Jeon bütün her şeyi ayarladı, sonunda ikinizin de ölümünü zevkle izleyebileceğiz. Belki sonrasında, Büyükannenin bakımını üstlendiği omegaları esir alırız, köle veya kullanıp atılmalık birer paçavra. Neydi senin o arkadaşın, Jimin? Hepsi de zavallı omegalardan ibaret gerçekten. Kim bilir nerede acizce saklanıp ölümlerini bekliyorlardır.

Birazdan Jeon gelecek. Artık işini bitirecek olmanın mutluluğu bu gördüğün. Sonunda geberip gidiyorsun, senden öncekiler gibi. Kıyamet bebeğini doğurup aklınca hepimizi öldüreceksin, hah, bunu düşünmen bile komik.''

Taehyung, ağzındaki kanı tükürdü ve zorlukla oturur pozisyona geldi. O sırada alfalar yanından ayrılmış, parmaklıklar yine üzerine kapanmıştı, Jo Dong keyifle onu izliyordu. Gözleri bulanık görüyordu, karnında dayanılmaz bir ağrı vardı, bacaklarında yer yer morluklar oluşmuş, kolları çizik içinde kalmıştı. Saçları kuyruğu ve kulakları çekiştirildiği için sızlıyordu. Biraz gücünü toplayabilseydi hepsini boğardı, fakat kurduyla iletişim kuramıyordu. Kurdu, mühürlü olmamasına rağmen Jeongguk'dan ayrı kaldığı için Taehyung'la konuşmayı kesmiş, sadece deltaya odaklanmıştı. Bu kadar acı çekmeyi hak etmiyordu, ne o, ne de türünün diğer kurbanları. Ne yapacağını bilmiyordu, Jo Dong sırf, onlara zarar verememesi için Taehyung'u bilerek dövmüş, yemek vermemiş ve güçten kesilmesini sağlamıştı. Taehyung kendini o kadar bitmiş hissediyordu ki, şu anda onu öldürseler, kılını kıpırdatamazdı yorgunluktan.

BIELA | tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin