#56

42.9K 3K 270
                                    

Tahmin ediyorum herkesin tadı kaçık bugün. Elazığ ve Malatya çevresinde yaşayan OkurCanlarım: Umarım iyisinizdir, sevdikleriniz iyidir.

İçimden pek gelmedi yazmak. Mizahtan bilinçdışı kıstıysam şayet önümüzdeki haftalarda telafi edeceğimizi umuyorum.

Bölümün geldiğine dair herhangi bir duyuru paylaşmak da içimden gelmedi. Umarım Wattpad Wattpad'liğini yapmaz ve bölüm bildirimini gönderir size.

Önceki bölümde bir soru sormuştum. Elbette ki demokrasi kazandı. İngilizce yazmaya devam edeceğim ama kaptırıp abartmamaya çalışacağım ;)

Bugün ayrı ayrı çok dikkat etmedim (açıklamalar dışında toplamda 2000'i çoktan geçtik tabii de) ama genel olarak kelime sayısının İngilizce kısımlar olmadan 1500 kelimeyi geçmesine özen göstereceğim ki önceden de öyleydi zaten

Ve son notum: Bölümler genelde gece geç gelecek. Aksini duyurmadığım sürece bölüm gelmemezlik etmez ama gecenin bir yarısı gelebilir.

Umarım kafanız gündemden biraz uzaklaşır, öpüyorum hepinizi çok çok!

"Tina'nın umursamayacağından emin misin?*" diye sordum koşar adım Jimmy'yi takip ederken. (*You sure Tina wouldn't mind?)

Tina'yı ekme kararı aldıktan sonra üzerimizi hızlıca değiştirmiş, soluğu SPA'nın otoparkında almıştık.

Jimmy arabasının kapısını açmadan bir düşündü. "Sanırım umursar.*" (*I think she'd mind.)

"Ama umursamazmış gibi davranıp umursamayacağına inandırdın beni!" diye isyan ettim.

Umursamayan kendisiydi belli ki! Omuz silkti. "Olan oldu artık.*" Cebinden telefonunu çıkardı. "Şimdi hemen bir mesaj yazarım." (*What's done is done)

"Sadece bir mesajla mı geçiştireceksin?"

"Daha büyük bir özür düşünmüyorum." (*This is as far as my apology's gonna go.)

"Ne kadar da tatlısın.*" (*Aren't you sweet?)

"Aslında tatlıyım. Fark etmene sevindim.*" (*As a matter of fact I am sweet. Glad you noticed.)

Gözlerimi devirirken arabanın üzerine hafifçe vurdum avucumun içiyle. "Buraya senin arabanla geldiğimizin farkındasın değil mi?*" (*You realize we came here with your car?)

"Çölün ortasında bırakmıyoruz ya onu. Şehir merkezi burası. Eminim bir taksi tutabilir!*" (*It is not like we're leaving her in the middle of the desert. This is fucking downtown. I'm sure she's capable of taking a cab!)

Parmakları çabucak telefonun üzerinde gezindi. "Veee tamam işte!" diyerek telefonunu anında cebine indirdi. (*Aaaand it's done!)

Arabanın kapısını açıp hemen koltuğuna kuruldu. "Geliyor musun?"

Sanırım gidiyordum.

Tina'yı bırakıyor oluşumuz sebebiyle hissettiğim suçluluk duygusu yavaştan beni de terk ediyordu; o da telefonla konuşacağını söyleyip ortadan kaybolmasaydı canım!

Ben de yolcu koltuğuna yerleşince Jimmy arabayı çalıştırdı. Otoparktan çıkarken bana yandan alaycı bir bakış attı. "Biliyor musun aslında seni hala affetmedim."

"Huysuzluğun seni terk ettiğini söylemiştin en son," dedim ben de alayla.

Yola bakarken "Huysuzluğum geçti," dedi başıyla onaylayarak. "Ama senin hala kendini affettirmen gerekiyor.*" (* But you still need to make it up to me.)

Kapak Modeli 🌙Yarı Texting🌙 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin