22. Bölüm Çekip Gidersin

6.7K 495 562
                                    

Burnuna gelen keskin kokuyla gözlerini açtı. Başında duranları görünce yattığı yerden doğruldu. Korkulu gözleri ile etrafına bakarken Kenan ile göz göze geldiklerinde adam gözlerini kendisinden kaçırmıştı. Güneş gözünden akan yaşları durduramazken ayağa kalktı. Böyle durup bekleyemezdi. Arkasından seslenen kimseyi duymadı. Koridorda yürürken gözüne çarpan kapı ile durdu. Gözlerinin kapatırken içindeki çaresizlik kendisini karanlığına çekiyordu.

Titreyen elleriyle kapıyı açtı. Bakışları yatakta uyuyan Hira'yı gördüğünden düşmekten son anda kurtuldu. Kalbindeki karanlık yok olurken koşar adımlar ile yürüdü. Hira yatakta öyle güzel uyuyordu ki, yutkunmak zor oldu. Sanki annesi ile babasının ortasında uyuyormuş gibi yatağın ortasında uyuyordu.

Elleri kızına uzanmak için kalkarken donup kaldı. Hira kucağında annesi ile babasının çerçeveli fotoğrafı ile gerçekleri bir kez daha yüzüne çarpmıştı.

Gözlerini açan küçük kızı kendisini gördüğünde elindeki çerçeveyi bırakmak istemezcesine sıkıca tutuyordu.

"Anne şen mi deldin."

Güneş konuşamazken gözlerinden akan yaşlar ile yatağa oturdu. Hira küçücük kollarını boynuna dolarken. Güneş ne kadar tutmaya çalışırsa çalışsın tutamamıştı hıçkırıklarını.

"Çok korktum Hira, çok."

Yanlarına gelenler ile oturduğu yataktan kalktı. Kızını kucağına alıp odadan çıktı. Hira kucağındaydı, Güneş şimdi nefes alıyordu.

Oturma odasında kucağındaki kızını öpüp kokladı, bağrına bastı. Hira onun canıydı onsuz yaşayamayacağını herkese göstermişti farkında olmadan. Hira elindeki çerçeveyi düşürdüğünde onu alıp kaldıran kişi Kenan oldu. Resimdeki Harun ve Reyhan ile gözleri dolarken boğazını temizledi. Hira bilmeden annesi ile babasının hatıralarına her geçen gün yaklaşıyordu.

"Hira, halam neden odandan çıktın?"

"Oyun oynamak için dittim haya."

Bu olanlar şüphesiz en çok Sultan için zor olmuştu. Güneş'in her çırpınışı kendi yansıması gibiydi. Çok dua etmişti, kızına kavuşmak için ama olmamıştı. Ölmeden bir kez daha olsun çocuğunu görmek, doyamadığı kızına kavuşmak istiyordu. Her gün, her saat, kızı her an çıkıp gelecekmiş gibi umudunu yıllarca diri tutuyordu. Ah bir çıkıp gelse kızı doya doya sarılsa. Kokusunu içine çekmeyi, kızım diye sevse... Acıları hepsi bitik gidecekti belki de.

Reyhan için herkes kötü sözler söylerken yanında kimseye tek laf ettirmemişti. Oğlunun bile öfkesini bitiren kendisiydi. Sultan yüreğinde evlat hasreti çeken acılı bir anneydi. Reyhan'a hiç kıyamamıştı. Annesi yoktu Reyhan'ın, kızının yerine koymuştu o yüzdende korumuştu.

Güneş kendisini izleyen Sultan'ı fark etti ama kadın öyle acıyla, kederle bakıyordu ki, Güneş kadının kaybolan çocuğunu hatırladığını anladı. Ne zormuş kaybetmek, ne zormuş hasret kalmak. Güneş kızına baktıktan sonra ayağa kalktı ve Sultan'ın karşısına geçti. Kadının gözlerinden yaş akmıyordu ama acısı akıyordu.

"Allah senin içindeki evlat hasretini sona erdirsin. Kavuşacaksın kızına tüm kalbimle hissediyorum Sultan yenge."

Kadın yine yüzüne yerleştirdiği tebessüm ile kolunu sıvazladı.

Akşam Güneşi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin