18. Bölüm : KATİL

41.9K 1.1K 329
                                    

Katil

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Katil

Hayatımın en kötü anını yaşayacaktım az sonra. Alihan'ı bir cinayet işleyecekken izleyecektim yine. Ve tüm itirazlarıma rağmen o bana sertçe karşı çıkmış, beni peşine takmıştı. Araba o kadar sessizdi ki, duyduğum tek şey dişarıdan gelen rüzgarın esintisi ve tekerlek sesiydi.

Az sonra neler olacağını düşündüm. Ve korktum. Çok korktum. Birini neden ölürken izlemek zorundaydım ki? Bir kere yapmıştım bunu. Alihan neden tekrar yaşatıyordu bana bunu?

„Alihan." dedim kısık bir ses ile.

Ağır bir şekilde başını bana çevirdi. Dudaklarımı yalayıp konuştum. „Ben birini ölürken izlemek istemiyorum. Sen birini öldürürken izlemek istemiyorum. Ben bunları istemiyorum."

Cesaretle söylediğim cümlelerden pişman değildim. Bakışlarını yola tekrar çevirmiş derin bir nefes alıp geri vermişti Alihan.

„Farkındayım." dedi sert ve soğuk bir ses ile. „Dünyanın öbür yanını gör diye taktım seni peşime. Hayatına ben girdikten sonra bir daha asla aydınlığı göremeyeceksin Liya. Seni alıştırmaya çalışıyorum. Ben bir kabusum ve sen bu kabusu yaşıyorsun. Ve o kabusun asla yok olmayacak. O kabustan asla uyanamayacaksın. Bu karanlık ve kötülük dolu hayatıma alış diye yapıyorum."

İliklerime kadar titredim. Acayip gerildim ve bundan nefret ettim. Doğruydu. Sözleri doğruydu. Ben aydınlığı bir daha asla göremeyecektim. O beni karanlık hayatına çekmişti ve ben çıkışı bulamıyordum. Uzun, uzun bir süre onun yanındaydım. Onun yanı, çıkmaz bir sokaktı.

Ormanlık bir alana geldiğimiz de hatırlamıştım burayı tekrar. O depoydu. Uzay'ın olduğu...
Ve şimdi Uzay'ın öleceği. Cesaret edemedim. Ben buna dahil olmak zorunda değildim!

„Hayır. İstemiyorum lütfen." Kafamı camdan dişarıya çevirdim ve yüzüne bakmadım. Bunu bana yaşatmaya hakkı yoktu. Parmakları çenemi kavradı ve beni kendisine çevirdi.

„Neden küçük?" Sesi oldukça ciddi ve sert çıkmıştı. „Sal kendini bu iyilikten! Seni yiyip bitiriyor. Karanlığa bürün, bürün ki kurtul şu lanet acılarından. En az dünya kadar kötü ol!"

Tabii, o öyle yapıp kurtulmuştu acılarından. Ama ben yapmazdım. Yapamazdım. Ben kötü olmak istemiyordum. Ben onun gibi olmak istemiyordum. „Yapmam." dedim ve dolan gözlerimin akmamasına büyük çaba sarf ettim.

„Ben kötü olmak istemiyorum ki. Acı çekerim daha iyi."

Masumluk ile söylediğim cümlelerin ardından benden uzaklaştı ve derin bir nefes verdi.
„Bu da senin sorunun. Hadi in şimdi. Dünyanın kötülüğünü öğrenme vakti geldi. Alihan'ın en kötü yanını görme vakti geldi."

Üstüme doğru uzandığını sandım ama o torpito gözünü açıp içinden silahını çıkardı. Yutkundum ve korku ile ona baktım. Soğuk bakışları ile bişey dememe izin vermeden indi arabadan ve kapısını sertçe kapattı.

Mahkumiyet (+18)Where stories live. Discover now