26 | presh out the runway

7.9K 857 488
                                    

Merhaba!

Bir bölümden diğer bölüme 9k artması inanılmazdı, 80k oluruz umarım diyordum ama biraz daha beklesem 90k olacaktık resmen.

Umarım güzel bir bölüm olmuştur, iyi okumalar!

YORUM ATIP OY VERMEYENİ-🤬

Jeongguk sırtını duvara yaslamış, gözlerini ellerine dikmiş bir şekilde oturuyordu kapının yanında. Sırtı, bacakları, karnı, her yeri deli gibi acıyordu fakat Jeongguk güçlüydü, sorun değildi. Vücudundaki yaraların zamanla geçeceğini, acıdan eser dahi kalmayacağını biliyordu. Onun yüreğini acıtan, nefesinin sıkışmasını sağlayan şey vücuduna aldığı darbeler değildi; bu darbeleri alma sebebiydi. Boynundaki mühür iziydi, eşinin üzerine sinmiş kokusuydu onu bu hâle getiren. İnsanları umursamadan, onlar için belirlenmiş kalıpları umursamadan âşık olmalarıydı onun canını sızım sızım sızlatan.

"Jeongguk, aç şu kapıyı!"

Alfa ağlamamak için dudaklarını sertçe birbirine bastırdı ve derin bir nefes çekti ciğerlerine. Birkaç dakikadır sevgilisi kapının önünde onun kapıyı açmasını bekliyordu ve sesinden ne kadar endişeli olduğu anlaşılıyordu, fakat Jeongguk onun kendisini bu hâlde görmesini istemiyordu. İlk defa dayak yediğini görecek değildi aslında, sorun bu değildi. O sadece birazcık kırgındı, Taehyung onu bırakıp gittiği için çok azıcık kırılmıştı, üstelik onun bu mühürle ilgili ne kadar karışık hissettiğini biliyordu. Kendisini suçladığını, bunu kabullenmek istemediğini görmüştü ve nasıl karşısına çıkıp onun kendisini suçladığı şey yüzünden bu hâlde olduğunu söyleyebilirdi ki?

"Bağırma," diye mırıldandı titreyen sesiyle beyaz tenli. Zaten bugün yeterince şey yaşamıştı, biraz kibar bir muamele görmeye ihtiyaç duyuyordu fakat Taehyung'u da anlamalıydınız. İçinde hissettiği acının kendisine ait olmadığını ya da basit bir hüzün olmadığını anlaması çok uzun sürmüştü, ilk defa böyle bir şey yaşadığından dolayı ayırt etmek onun için fazlasıyla zorlayıcı bir olay olmuştu ve sevgilisinin canının acıdığını idrak ettiği anda her şeyi bırakıp Jeongguk'un evine gelmişti bir çırpıda. Şimdiyse bilmem kaçıncı defa kapıyı açması için ondan ricada bulunuyordu fakat Jeongguk çoğu zaman cevap vermeye bile tenezzül etmiyor, bağırdığında da aynı bu şekilde uyarıp tekrar sessizliğe bürünüyordu. Dayanamıyordu buna, Jeongguk'un iyi olmadığını düşündükçe delirecekmiş gibi oluyordu ve sesini kontrol etmek aklından geçen son şey dahi olmuyordu.

"Sana yemin ederim ki," daha fazla sabrı kalmadığını oldukça belli eden bir sertlikle başladı konuşmasına delta. "Bu kapıyı kırarım. Sana yemin ederim ki bunu yaparım, anladın mı? Şimdi, ne olur beni yorma ve kapıyı aç güzelim, ne olur. Sadece seni görmek istiyorum, lütfen."

Jeongguk, başını kapıya doğru çevirdi ve duraksadı bir an. Onun hiçbir sorusuna cevap vermediği için şu an ne durumda olduğundan dahi haberdar değildi ve Jeongguk onun ne kadar telaşlandığını biliyordu, hissediyordu ve eğer bundan sonra onlar birbirlerinin eşiyseler, bu gibi konularda beraber olmaları gerekiyordu, değil mi? Kendini ondan uzak tutması çok anlamsızdı, artık onu kandırıp yalan söyleyemezdi çünkü hissettiği her şeyin diğerinin kalbine yansıdığını biliyordu. Bu yüzden, onu daha fazla kızdırmamak adına yorgunca kapının kulbuna uzandı ve küçük bir hareketle kapının açılmasını sağladı. Kapıyı kendisine çekmek yerine başını önüne çevirdi ve sevgilisinin içeri girmesini bekledi bitkin bir ifadeyle.

Bunun üzerine büyük olan bir an bile beklemeden kapıyı araladı ve içeri doğru bir adım attı. Sol tarafta oturan bedeni fark etmesiyle bakışlarını ona çevirdi ve tam o an burnuna dolan feromonların getirdiği öfkeyle sertçe kapattı kapıyı arkasından.

james joint ;; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin