35 | watch n' learn

5.2K 604 170
                                    

selam, ben geldim!

diğer bölümde daha hızlı olmaya çalışacağım, zaten beş bölüme -yaklaşık- final veriyoruz, o yüzden daha çok bekletmek istemiyorum sizi.

BU ARADA CHANEL'İ 900 YAPMA PARTİSİ YAPALIM MI? LÜTFEN YAPALIM.

iyi okumalar,

chanel kaçar.

"Taehyung, takım elbise en çok sana yakışıyor," diye mırıldandı Jeongguk sırtını duvara yaslarken. Omzuna ulaşan lüleleri, bedenini saran siyah takım, siyah kravatındaki ufak altın sarısı detaylar, kulağından aşağı sallanan zarif küpeleri bir bütün hâline geldiğinde tanrı seviyesinde bir güzellikle karşılaşıyordu Jeongguk ve bir kere daha fark etti ne kadar şanslı bir adam olduğunu; çünkü onun dışındaki hiçbir insan, Taehyung dahil, böyle bir güzellik ile eş olmanın nasıl bir his olduğu hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı.

"Biliyorum, umarım paralel evrendeki Taehyung sürekli takım elbise giyip şirketten şirkete koşuyordur, eğer yapmıyorsa gerçekten kalbim kırılır."

Bugün, Taehyung'un sonunda mezun olduğu o yegane gündü. Dört senelik üniversite serüvenini yaşadığı tüm ilişki sorunlarına ve kişilik bunalımlarına rağmen başarılı bir şekilde tamamlamıştı ve bugün o diplomayı alacak, buradan gururla ayrılacaktı ve artık yeni hayatına ilk adımını atmış olacaktı.

"Heyecanlı mısın?" Küçük olan özlediği bedene doğru birkaç adım attı ve beline kollarını sardı yavaşça. Jeongguk Seul'e geleli yaklaşık bir hafta olmuştu ve beraber bolca zaman geçirmişlerdi fakat yine de bir türlü ona olan özlemini dizginleyemiyordu, birbirlerinden ayrı geçirdikleri -arada yapılan ziyaretler hariç- dokuz ayı atlatmak gerçekten çok zordu ve alışması neredeyse imkansızdı. Birbirlerinde uzakta yaşamaya başlayalı iki sene olmuştu, zaman geçtikçe daha sabırlı olmayı öğreniyorlardı fakat en başları, tam bir felaketti. Jeongguk birinci sınıfın ortalarına henüz gelmeden ağlayarak sevgilisini aramış, ne kadar yalnız olduğundan bahsedip böyle bir karar verdiği için özür dilemişti fakat onun aksine Taehyung oldukça rahat ve anlayışlı bir şekilde ona doğru kararı verdiğinden bahsetmiş, bir sürü güzel şey söyleyerek cesaretlendirmişti onu ve işin iyi tarafı, söylediği şeyler sadece üç beş boş teselliden itibaret değildi. Taehyung gerçekten de onun doğru kararı verdiğini düşünmüştü, nitekim haklı da çıkmıştı. Geçtikleri iki senenin sonunda Jeongguk pek çok konuda kendisini geliştirmişti, artık çok daha olgundu ve insan ilişkilerinde eskisine oranla çok daha başarılıydı.

"Sonrası için, evet," dedi Taehyung ellerini Jeongguk'un kollarının üzerine yerleştirirken. "Sana yazdığım şarkıları sahnede dilediğim gibi söyleyebileceğim için çok heyecanlıyım."

Jeongguk, güldü ve yüzünü sevgilisinin omzuna gömdü. Onun için yazdıklarını görmek için uzun zamandır yalvarıyordu fakat Taehyung bu konuda çok kesindi, onları bir şarkı hâline getirmeden göstermek istemiyordu, bu yüzden Jeongguk'un beklemesi gerekiyordu.

"Çok havalı bir sevgilim var, ne yapacağım?" Taehyung, küçüğüne döndü ve dudaklarına minik bir öpücük bıraktı gülümseyerek.

"Benim sevgilim kadar havalı değil."

"Hadi ya?" Jeongguk kollarını Taehyung'un boynuna doladı. "Sevgilin şarkı yazıyor mu, ya da melekler gibi şarkı söyleyebiliyor mu, ya da takım elbiselerin içinde bu kadar güzel gözüküyor mu?" Oyuncu bir bakış attı kaşlarını kaldırırken.

"Sevgilim Almanca tartışabiliyor, inanılmaz agresif bir olay ve beni ne kadar yükselttiği hakkında hiçbir fikri yok." Jeongguk duyduğu şeyle başını geriye attı ve bir kahkaha patlattı. Okula başladığında bir başka yabancı dil daha seçmesi gerekiyordu, bu yüzden Almanca'yı seçmişti ve Taehyung tuhaf bir şekilde onun Almanca tartışmasını çok seksi buluyordu.

james joint ;; taekookWhere stories live. Discover now