30 | we found love

8K 791 346
                                    

selam, nasıl ama? baya hızlı bölüm attım😎 bir daha olmaz merak etmeyin, gidin diğer ficlerimi okuyun bölüm beklerken<3

iyi okumalar!

Genç insanlar hata yaparlardı.

Bir şeyleri öğrenmenin, gelişmenin, yol kat etmenin bazı bedelleri olurdu. Bu hayatta bir şeyler kazanabilmek için daima bir şeyler vermek gerekir, işte bu yüzden hata yapmadan öğrenmek mümkün değildir, eğer fazla şanslı değilseniz ve evet, Taehyung şanslı değildi. Bu yüzden yaptığı hatanın bedelini ödüyordu, sevgilisinin kolları arasında ağlarken.

Elbette yaptığı şeyi yalnızca kendi hayatı söz konusu olduğunda bir hata olarak adlandırabilirdik çünkü Jeongguk için bu bir hata değil, bir yenilenmeydi, ihtiyaç duyduğu bir şeydi ve şimdi ayaklarının üzerinde durabilmesinin sebebiydi. İşte bu yüzden, Taehyung bu hatadan uzunca bir süre dönememişti, çünkü bencil olmak istememişti. Biliyordu ki sevgilisine dönseydi, Jeongguk ona dayanamazdı ve bir araya gelirlerdi, böylece şimdi böyle bir duruma gelmezdi fakat dediğim gibi, kendisini önceliği olarak görmemişti. Eğer sonunda onun iyiliği varsa yıllar boyunca bekleyebilirdi, sorun değildi.

O hâlde neden bu hâldeydiler?

Jeongguk'un iyileşmesi ve mutluluğu için illa Taehyung'un bu hâle gelmesi mi gerekliydi? Böylesine yaralar almadan da çözülemez miydi bu sorun, yoksa birileri mutlaka bir şeyler feda mı etmeliydi sanki daha önce hiç etmemişçesine?

"Ağlama artık, kahven soğuyor."

Taehyung biraz sakinleştiğinde ikisi de hiçbir şey söylemeden eve girmişlerdi ve Jeongguk sevgilisinin gitmesine izin vermeyerek ona kendi kalın kazaklarından birini vermiş ve verandaya çıkarmıştı. En son burada beraber oturduklarından bu yana kanepenin önüne bir sehpa çekilmişti ve artık içeceklerini yere koymak zorunda değillerdi. Üzerlerinde yine kalın bir battaniye vardı ve Taehyung yüzünü sevgilisinin boynuna gömmüş, dakikalardır gözyaşlarını akıtıyordu. Jeongguk onun ağlamasına katlanamıyordu, üstelik onunla bir şeyler konuşmak istiyordu fakat yine de bir süre içini dökmesini istediğinden dolayı rahat bırakmıştı onu, ama Taehyung böyle giderse sakinleşecek gibi durmuyordu ve bu yüzden Jeongguk bir el atma ihtiyacı hissetmişti.

Taehyung, hafifçe geri çekildi ve yanaklarından aşağı damlayan yaşları silmeye tenezzül bile etmeden titreyen elleriyle kahve kupasını kavradı ve birkaç yudum aldı kahvesinden. Onun yüzüne bakmak ya da konuşmak istemiyordu, çünkü korkuyordu. Olduğu kişiyi kendisi bile sevmiyorken şimdi Jeongguk'tan bunu yapmasını isteyemezdi, bu bencillikti. Nihayetinde onun sevdiği Taehyung ve şimdiki Taehyung birbirlerinden çok farklı iki insanlardı, Jeongguk'un bunu kabullenmek için herhangi bir zorunluluğu yoktu ve işte tüm bunlar korkutuyordu onu. Bununla yüzleşmek istemiyordu, Jeongguk'u hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu veya ondan neden devam edemeyecekleri ile ilgili bir konuşma dinlemek istemiyordu. Cesur bir adam değildi Taehyung, konu Jeongguk olduğunda cesur değildi, deli gibi korkuyordu işte.

"Bak bana," diye mırıldandı Jeongguk. "Taehyung, lütfen." Taehyung, hızla başını iki yana salladı ve diğer tarafa çevirdi yüzünü. Aklındaki konuşmayı yapmaktan çok korkuyordu, sevgilisinin gözlerinde göreceklerinden çok korkuyordu ve bu yüzden kendini geri çekmiş, bakışlarını ondan olabilecek en uzak yere kaçırmıştı fakat Jeongguk sabırsızdı. Sevgilisinin gözyaşlarına dayanamıyordu ve onu böylesine dağılmış, yorgun ve acı çeker bir hâlde görmek kalbini çok, çok fena ağrıtıyordu. Bu yüzden yavaş bir hareketle onun elindeki kupayı aldı ve masaya bıraktı, ardından nazikçe çenesini kavrayarak yüzünün kendisine dönmesini sağladı. "Neden ağlıyorsun? Korkuyorum artık, sakinleştiremiyor muyum seni?"

james joint ;; taekookWhere stories live. Discover now