32 | where have you been

6.7K 694 159
                                    

biricik chaneliniz geri döndü, nasılsınız?

bölüm sonunda durun da biraz sohbet edelim, şimdi sizi fazla oyalamak istemiyorum çünkü zaten yeterince beklediniz.

iyi okumalar!

Taehyung, şanslı doğan bir çocuk olduğu için hayatı boyunca dudaklarından gülüşler eksik olmamıştı. Her doğum gününde bir pasta kesilir, ailenin biricik çocuğuna birkaç tane hediye verilir ve mutlu mesut kutlanırdı doğum günü. Aile arasındaki küçük kutlama yetmezmiş gibi bir de babaları, arkadaşlarıyla da kutlaması için bir parti düzenlerlerdi ve küçük Taehyung gece yatağına girdiğinde yanakları gülümsemekten ağrımış olurdu.

Jeongguk ise böyle geçirmemişti doğum günlerini. Annesi doğum gününü kutlamaya tenezzül ederdi fakat babası ağzını açıp iki üç kelime laf etmeyi bile çok görüp yalnızca ona fazladan harçlık bırakırdı. Doğum günü aslında hiç unutulmazdı Jeongguk'un, tek sorun anne ve babasının sevgiden yoksun insanlar olmalarıydı. Gerçekten nasıl sevilir, sevgi nasıl gösterilir ya da bir çocuk nasıl bakılır bilmiyorlardı. Bok gibi bir çocukluk yaşamış iki insanın sorunlu birlikteliklerini düzeltme umuduyla dünyaya getirdikleri bir ruhtu Jeongguk, fakat elbette işler umdukları gibi gitmemişti çünkü kendinden çıkan bir canı sevebilmen için en önemli şey kendini sevebilmendir. Onun ne annesi ne de babası kendilerini sevmişlerdi, sevilmediklerinden ötürü ve işte bu yüzden biricik oğullarına ihtiyacı olan sevgiyi vermeyi de çok görmüşlerdi.

Çocukluğu böyle geçtiğinden ötürü, Jeongguk büyüdüğünde de doğum gününü kutlamamıştı. Her şeyden önce kutlamak istememişti çünkü onun doğum günlerinde ihtiyacı olan şey arkadaşlarıyla eğlenmek falan değildi, ya da sevgilisiyle. O sadece aile sevgisine muhtaçtı ve bu boşluğun hiçbir zaman doldurulamayacağını bildiğinden dolayı kutlamamıştı doğum günlerini. Anlayacağınız çok da gerek duyduğu söylenemezdi, fakat konu sevgilisinin doğum günü olduğunda işler değişiyordu.

"Geç kalacağız!" Jeon, valizini çekiştirirken yukarı doğru seslendi. Taehyung gerçekten bir yere gitmeleri gerektiğinde asla seri olamıyor, çoğu zaman Jeon'u bağırtıyordu ve bugün de bir istisna değildi. Bugün, Kaliforniya'ya uçuyorlardı çünkü yarın Taehyung'un doğum günüydü ve tıpkı konuştukları gibi biletleri almış, Disneyland için yola çıkmaya koyulmuşlardı.

"Geldim!" Taehyung, sırt çantasını sıkıca tutarak merdivenlerden hızla indi ve valizini kavrayıp sevgilisine döndü. "Her şey tamam, değil mi? Prizde bir şey bırakmadık?" Jeongguk, son bir defa salonda gözlerini gezdirdi ve onaylarcasına salladı başını. Her şey tamamdı, balkonun kapalı olup olmadığını bile tam üç defa kontrol etmişlerdi ama yine de içleri bir türlü tam anlamıyla rahat olmuyordu.

Ardından hızlıca evden çıkmış, kapıyı mümkün olduğunca fazla kilitlemiş ve yoldan geçen taksilerden birine atlamışlardı havaalanına gitmek için. Beraber yapacakları ilk tatildi bu, üstelik Taehyung için fazlasıyla özel olan bir yere gidiyorlardı. Babalarına Disneyland'a gideceklerini söylediğinde o kadar duygulanmışlardı ki, bir ara beta babasının ağlamamak için kendini sıktığına Taehyung yemin edebilirdi. Çocukluğunun en güzel anısı ve aşkı en somut şekilde gördüğü yer orasıydı, bu yüzden belki de gidip gördüğü en özel yerdi.

Uçak yolculukları son bulduğunda Amerika'da saat fazlasıyla erkendi, sokaklarda onlar dışında koşturan öğrenciler ve çalışanlar dışında kimse yoktu ve etraf fazlasıyla sessizdi. Bu yüzden ikisi de indiklerinden beri pek konuşmamış, biraz da on bir saat süren uçak yolculuğunun yorgunluğunu üzerlerinde atamadıklarından olsa gerek sessizce taksiye binmiş ve kalacakları pansiyonun adresini vermişlerdi.

james joint ;; taekookWhere stories live. Discover now