#66

31K 3K 852
                                    

Önceki bölümdeki yorumlarınız, dualarınız için çok teşekkür ederim. Burada yazdığım, sizlere bir şekilde ulaşabildiğim için bir kez daha çok mutlu oldum ❤️

Daha iyiyim şimdi. Hala canım çok sıkılıyor, Berlin'de mahsur kalmakla da alakalı belki biraz. Bir aksilik olmazsa önümüzdeki Salı (16 Haziran) saat 15'te Instagram'da (@sezen.aksinkavuşalım. Kahvenizi çayınızı kapın gelin dertleşelim biraz🎈

Yayınları kaydediyorum, saat uymuyorsa akşam da izleyebilirsiniz. Yayını akşam yapmayacağım çünkü internet sıkıntı çıkarıyor 


Saat 1 sularında altısı birden merdivene sıralanmıştı. Hiçbirimiz ufak tefek kızlar değildik. Esra'nın minnak arabasına nasıl tıkıştıklarını görmek isterdim.

"İyi geceler bağyan," dedi Demet. "Yoksa Bağyan Simpson mı diyeceğiz bundan sonra?"

Üzerimde polar sabahlığım, içinde çamaşır suyu lekeli pijamalarım, keçeleşmiş saçlarımla dikilirken sinirlenmeye çalıştım ama beceremedim. Sadece gözlerimi belertecek kadar enerjim kalmıştı. "Bir şey demek zorunda mısınız?"

"Tersinden mi kalktın?"

"İki gündür hiç uyumadım ki," diye söylendim. Kapıyı isteksiz araladığım gibi içeri doluştular. Mutfağa geçtik. Ellerindeki poşetleri mutfak masasının üzerine yığdılar.

"Simit gündüzden kalma, idare edeceğiz artık," diye somurttu Meral.

"Fırında ısıtırız biraz," dedi Aslı. "Şu domatesle salatalığı doğrayayım. Gamze sen de peynirle zeytinleri birer kaba yerleştirsene." Bana bir bakış attı, poşetleri bir bir aralarken. "Neredeydi kahvaltılık kaplar Kübra?"

Parmağımla tezgâhın altındaki kapaklı dolabı gösterdim. İşgal altındaydım resmen.

Çiçek herkesin paltolarını toplayıp portmantoya götürüp astı, dönüşte mutfağın ortasında ne yapacağını bilemez halde hareketsiz duran beni de mutfak masamın başına oturttu.

Esra çay bardaklarını çıkarırken "Bir de yumurta kırayım," dedi. Bildiğin açtı bunlar. Elini 'hadi hadi' der gibi bana salladı. "Sen anlatmaya başla!" diye soludu. "Bir dakika daha kaybetmeye tahammülüm yok."

Oturduğum yerde gözlerimi ovuşturup hikâyeme nasıl başlamam gerektiğini düşündüm. Altı kız küçük mutfağımda dört dönerken, en doğru strateji baştan başlamak olacaktı herhalde.

Mütevazı soframızı kurdular. Çaylar servis edildi. Gerilimli tanışmamızı, birden yön değiştiren yazışmalarımızı, Los Angeles'ta gördüğüm, yaşadığım her şeyi en ince detayına kadar anlattırdılar. Soruları bitmek bilmiyordu. Ara ara gözüm kapanıyor, her şey bir rüyaymış da uykumda sayıklıyormuşum gibi anlatıyordum. Enerjim düştüğü an çaylar yenileniyordu.

İki saat kadar sonra rüyadan uyanmış İstanbul'a dönmüştüm. İki demlik çay bitmiş, üçüncüyü de yarılamıştık.

Meral küskündü. "Kaç aydır bu kadar olay geçmiş başından. Nasıl olur da bize hiçbirini anlatmazsın?"

"Bilemedim böyle bir şey nasıl anlatılır. En başta kendim de kandırıldığıma daha çok inanıyordum zaten. Amerika'ya ayak basana kadar da inanamadım, aramızda bir şey olabileceğine hiç inanamadım. Deli saçması gibi gelmiyor mu kulağa?"

Çiçek dudak büktü. "Ben hala inanamıyorum. Kandırılmış olmayasın? Bunların dopplegänger'ları oluyor. Las Vegas'ta filan sahneye çıkıyorlar. Öyle bir şey olmasın?"

Kapak Modeli 🌙Yarı Texting🌙 (Tamamlandı)Where stories live. Discover now