31.Bölüm: Arşiv

4.3K 324 15
                                    

Fazla bekletmeden geldim...

Umarım hala burada olan okurlarım beni yalnız bırakmaz.

Beğenileriniz ve yorumlarınız benim için çok önemli.

Desteklerinizi bekliyorum...:))


31.Bölüm: Arşiv

"Alo? Alo? Şirin?" ve telefon kapanmıştı.

Bir mesaj anında konum bilgisi olarak gelmişti.

Ne, ne olmuştu şimdi? Tam olarak ne demişti? Başları belada falan mıydı da telefon kesilmişti yoksa?

Tekrar aramıştım ama kapalıydı.

Hemen, hemen bir yolunu bulup yanlarına gitmeliydim. Ama nasıl?

Şu an yapacağım her hareket, söyleyeceğim her söz çok önemliydi. Korkumu ve endişemi belli etmemeliydim. Kimseyi şüphelendirmeden Melek'i de alıp bir an önce yola çıkmalıydım.

Bunu başarabilirdim. Sakin olursam, nefes almaya devam ettiğim sürece bir sorun olmazdı.

Arkamı dönüp gayet normal bir şekilde yürümüş ve yanlarına gelmiştim. Oturmayıp ayakta kaldığım için de ister istemez bakışlar bana çevrilmişti.

"Ne oldu? Bir sorun mu var?" demişti Uğur.

Yüzümü incelemeye ve bendeki duygu durumunu anlamaya çalışıyordu. Renk vermemek için anında gülümsemiştim.

"Yok canım! Arayan Şirin'di. Kafeye bir organizasyon işi gelmiş de. Çiçek ablanın yardımımıza ihtiyacı varmış. Şirin, Melek'le sende gelebilir misin diye sordu." demiştim. Böyle sıkışık zamanlarda uydurduğum yalanlar baya mantıklı oluyordu nasılsa.

"Melek mi? Melek yemek yapamaz ki!" diye Sefer gülmeye başlamıştı.

"Aşk olsun! Yazıklar olsun sana." diye hemen trip atmaya başlamıştı Melek.

Bu arada çaktırmadan bana 'Ne alaka?' dercesine bakışlar yolluyordu. Bende ona 'Sonra anlatıcam.' dercesine göz kırpmıştım.

Bakmayın öyle! Erkekler anlamaz belki ama kadınlar her koşulda, her şekilde anlaşabilirler. Bizim doğamızda var bu. Hele de birbirlerini çok iyi tanıyorlarsa. Beş dakikada günün dedikodusunu bile yapabilirler.

"Şaka yaptım ya! Yoksa senin yaptığım kekleri, börekleri kırk yıllık ustalar yapamaz." kendini korumaya çalışmıştı Sefer ama pek de başarılı olamamıştı.

"Allah'tan bir keki fırında unuttum yani. Hem de beş sene önceydi bu. Unutamadın gitti."

"Tabi ki de unutmam. Seninle yaşadığım hiçbir anı unutamam ben." bunu oldukça ciddi ve romantik bir şekilde söylemişti.

"Yaaa..." demiş ve yanağını öpmüştü Melek. Ne kadar da tatlılardı.

"O zaman biz gidelim değil mi Ece? Geç kalmayalım." diyerek devam etmişti Melek ve ayağa kalkmıştı.

"Tabi tabi, ne kadar erken o kadar iyi." demiştim bende. Bir an önce yola çıkmak istiyordum.

"Tamam, hadi o zaman." beraber odadan çıktığımızda Melek beni dürtmeye başlamıştı bile. Ama ben arabaya binene kadar sessizliğimi korumakta kararlıydım. Kimsenin bizi duymasını ve böyle bir an da yakalanmamızı istemiyordum.

**

"Anlat bakalım neydi o halin? Yüzün kireç gibi oldu." demişti Melek.

Arabadaydık ve sonunda yola çıkmıştık. Telefona gelen konumu ona göndermiştim. Arabayı o kullanıyordu.

Güzel Taktik [Tamamlandı✔]Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang