5-Reichshoffen

273 40 46
                                    

Merhaba~
Uzun zamandır görüşmüyor gibi hissediyorum.Halbuki 4 gün oldu.Neyse canlarım,umarım bu bölümü beğenirsiniz.Biraz geçiş bölümü bu sebeple özenmemişim gibi hissediyorum.

Medya-Anson Saebra/Robin Hood.

İyi okumalar dilerim~

Harry uyandığı zamandan beri yorgun ve eksik hissediyordu.Temizlenmişti,ailesine kavuşmuştu fakat bu Tom'u unutabileceği anlamına gelmiyordu.Tanrı aşkına,bir saniye bile çıkmıyordu aklından!

Nefesini titrekçe verip gözlerini açık tutmaya çalıştı.Gözleri kapalı olduğunda göz kapaklarına vuran görüntü Tom'un cesedinden başkası değildi.Kapının tıklandığını duydu ve birşey demeden annesiyle babasının içeri girmesini izledi.İki ebeveyni yanına oturduktan sonra ellerini tutmuş,silah kullanmaktan su toplayan parmaklarını okşamışlardı."Nasıl hissediyorsun,evlat?Daha iyi misin?"

Sessizce salladı başını.Boğazı sürekli ağladığı için ağrıyordu ve konuşacak güce bile sahip değildi.Annesi şefkatle yanağını okşadığında gülümsedi Harry.Bacağının o uyurken kesildiğini biliyordu,bunu ailesinin ona söylemesine gerek yoktu.Her şeyin farkındaydı minik adam."Seni getirenler gitti ve sana bunları bıraktılar.Tahminimce arkadaşınla içmiştin."dedi ve cebinden Tom ile içtikleri Coca-Cola şişelerinin kapaklarını çıkardı babası.Harry buruk bir gülümsemeyle onayladı."İçki yerine içerdik bunları."dedi çatallı sesiyle.James oğlunun sesini duyabildiği için duygulansa da belli etmeyip kuş yuvası saçlarına koydu elini."Bize anlatmak ister misin,bebeğim?"

Harry titrek bir nefes aldıktan sonra ailesinin Tom'u öğrenmeye hakkı olduğunu düşünerek konuştu."Onbaşı'ydı.Daha önce Wools yetimhanesinde yaşıyorken yetimhaneden çıkınca Reichshoffen'a gitmiş.Safkan ingiliz ama burada doğduğu için terk etmemiş Fransa'yı."derken hafif bir hıçkırık kaçmıştı dudaklarından.Coca-Cola kapaklarını narince tutuyor,kendisi için değerli olduğu izlenimi veriyordu iki ebeveynine."Nöbet tutan askerleri kontrol etmek için gelmişti.Bende kulede nöbet tutuyordum.Coca-Cola şişesi dikkatini çekmiş sanırım.Geldi ve konuştuk.Babası annesini ona hamileyken terk etmiş,yetimhanede büyümesine rağmen çok saygılı,bilgili ve nazikti.Ben nişancı olduğum için ve kalbim yüzünden diğer askerler takım olmak istemedi.Benim takım arkadaşım olmadığını duymuş belli ki,iki gün sonra yanıma geldi,takım arkadaşı olalım dedi.Reddetmedim."

Lily elini uzatıp zümrüt gözlerden fırlayan göz yaşını tuttu,nazikçe sildi.James oğlanı kırmaktan çekinerek sordu ona."Öldüğüne emin misin?"

Harry başını titrekçe salladı."Almanlar oradayken saklanmamı ve savaş bitene kadar öyle kalmamı istedi.Karnından,bacağından ve omzundan vurulmuştu.Tam 4 saat kaldım orada.Hiçbir tıbbi müdahele edilmeden yaşayamazdı."

Lily içten içe o adama teşekkür etti,Harry'i ikna ettiği için.

"Dostun muydu yoksa..?"diye mırıldandı James.Harry'nin gözleri doldu ve dudaklarını birbirine bastırıp iki yana salladı başını."Onu seviyordum."dedi ve kapakları bırakıp elleriyle kapattı yüzünü."Çok üzgünüm,bebeğim.Üzgünüm."diye fısıldayarak saçlarını okşadı annesinin narin elleri."Savaş bitince onun büyüdüğü yere gitmeye karar vermiştik.Sonra bizim evimize gelecektik.Ona sürpriz yapacaktım,aynı kasabada olduğumuzu söyleyecektim."Lily hıçkırarak ağlayan oğluna sarıldı ve dudaklarını bastırdı alnına.Onu bu halde görmek acıtıyordu kalbini.Oğlunun ağladığını görmeye kıyamazken o şimdi sevgilisinin ölümüne üzülüyordu.Kim bilir orada neler görmüştü?Nelere şahit olmuştu?

"Yanındayım,tatlım.Buradayım."dedi kısık sesle,oğlanın kollarını belinde hissetti hemen sonra."O-Onu vurdular ve sonra yanına gelip yazık olduğunu söylediler.O harikaydı anne!Tanışsaydın onu çok severdin.Herkes onu severdi.Tom harika bir adamdı."diye sayıkladı ağlarken.James yumuşak bir sesle sordu."Soy ismi nedir?"

Malédiction D'éternité // TomarryWhere stories live. Discover now