bölüm 2

58.5K 3.1K 1.2K
                                    

Garip bir heyecanla okul çantamı odamdaki herhangi bir yere fırlattım. Dolabıma ilerleyip okul kıyafetlerimden kurtuldum ve pijamalarımı giydim. annemin kırıştırdığım kıyafetlerimi görmemesi için pembe ve lila çarşaflı yatağımın altına tıktım. hızla siyah dönen sandalyeme oturup bilgisayarı açtım. bu gün babam eve dönecekti ve o gelmeden oynayabildiğim kadar oynamalıydım. oyunun üzerine tıklayıp kulaklığımı kulağıma taktım. gurup oyuna girmişti. gördüğüm şeyle gülmeme engel olamadım. isimlerini değiştirmişlerdi. Biri kullanıcı adını xkişisibenege diğeriyse xkişisibenburak yapmıştı. Bir tek ismini değiştirmeyen kişi uluay dı. İnat mı yapıyordu yoksa canı istemediği için mi yapıyordu bilmiyordum. Sanırım ilk defa arkadaşım olacağı için heyecanlıydım. Oyuna girdiğimde bütüm küfür sesleri kesilmişti. Bu tepkilerine gülümsedim.

"Üç aydır gurup olarak oynuyoruz. Emin olun duyacağımı duydum"odamın kapısı açılırken onlar konuşmaya devam ediyordu.

"Dolunay. Kızım yarın sınavın yok mu senin" etrafta silah bulmak için aranırken sordum.

"Bilmem. Yarın sınavım var mı benim" kaşlarını çatıp kafama yavaşça vurdu.

"Dalga mı geçiyorsun. Dalga geçilecek zamanmı. Bak böyle devam edersen lise üçe geçemeyeceksin" şaşırma nidaları kulağıma gelirken annem yine bağırdı.

"Nereye teptin yine kıyafetlerini. Bak küflenecek onlar küflenecek" neden bu kadar pinpirikliydi ki.

"Anne büyün gün çöpün içinee yuvarlanmıyorum ben. Okula gidiyorum okula." Yatağın altına eğilip kıyafetlerimi çıkardı.

"İşte Ondan şüpheliyim. Eve gelirkenki halini görmen gerekiyor. Savaştan çıkmış gibisin. Ne gösteriyorlar sanki okulda. Milletin çocukları geziyor geziyor. Hay ben ne yapayım. Ne zaman büyüyeceksin sen de gezeceksin. Ay bir de kendin gibi bir manyağı sevgilim bu diye karşıma çıkarırmışsın. Kahrımdan ölürüm" göz ucuyla ona baktım.

"Ölmezsin" ablama yaptığı hata buydu. Eve getirdiği adamı istememiş ve onları zorla ayırmıştı. Ablamı kendi istediği biriyle evlendirmişti.

"Anne işin bitmedi mi senin" yanıma gelip bilgisayara baktı.

"Yine aynı elin adamları mı" ekran aniden kırmızıya döndüğünde sinirle bağırdım.

"Hangi şerefsiz öldürdü lan beni" enseme yediğim tokatla susmak zorunda kaldım.

"Sus kız" uzun uzun ekrana bakıp kolumu dürttü.

"Dolunay. Sen bu elin adamlarıyla oynuyon ya. Ay düşünsene hayırlı bir kısmet çıkarmış" kulaklarımı kahkaha sesleri doldururken sinirle anneme baktım.

"Babam gelmiyor mu bu gün. Sen gidip yemek falan yapsana. Bak her yer parmak parmak toz olmuş. Hadi git temizle ya ne olur." Yanımdan gitmemekte ısrarcıydı.

"Bunlar duyuyor mu beni" başımı hafifçe yukarı aşağı salladığımda kulaklığı başımdan çekip aldı ve kendi taktı.

"Oğlum bu kıza kalırsa evlenemez. Çıkmıyor dışarı gezinmiyor. Herkeslerin kolunda var birisi bizimkinde yok. Evde kalacak ya. Bulsanız ya şu akılsıza hayırlı bir kısmet. Bak güzeldir benim kızım. Akılsız olsa da kafası çalışır. Bulun ona  Şöyle eli yüzü düzgün. Efendi" kulaklığı ondan hızla aldım.

"Anne ne yapıyorsun sen. Hayır her şey bitti. Komşu çocuğu o bu hepsi bitti oyundaki eelin adamlarına mı sıra geldi. Benim kıyafetlerime takılırken koltukların mı küflensin. Çok kötü olmuş git sil onları" telaşla odadan çıkıp kapıyı kapattı. Nasıl konuşacaktım ki şimdi onlarla.

"Yanlız teyze evlenme programı falan sunsa yüzünü görmeden bir sürü talibi çıkar" burağın bu dediğine kahkahalarla gülerlerken ben sinirle oynamaya devam ediyordum. Ekran tekrar kırmızıya döndüğünde tekrar sinirle bağırdım.

"Hangi şerefsiz öldürüyor ya beni" oyuna girdiğimden beri sesi çıkmayan uluay şimdi konuştu.

"Hiç yakıştıramadım küçük beste yazarı. Sen dememiş miydin. Kaçan kovalanmak istediği için kaçmaz mıydı" elimi sinirle alnıma vurdum.

"Merak etme. Ben sözlerini çalmam. Ama güzel sözler. Çalınabilinir yani. Bu arada kullanıcı adı zekice. Sadece sözlerin yazıldığı bir yerde yine aynısı. Xkişisi , özel bir anlamı var mı" oynamaya devam ederken mesafeli ses tonumla cevapladım.

"Yok. Gayet açık değil mi. Annem her şeyi ortaya dökmeden önce tanınmak istemeyen bir oyuncuydum" gülme sesi geldi.

"Şu hale bakın ya. Birini çok iyi oynuyor diye oyun gurubuna alıyoruz. 3 ay boyunca beraber her gün aynı oyunu oynuyoruz. Hatta arkadaş gurubumuza alıyoruz ve aniden mikrafonun yanlışlıkla açık kalmasıyla erkek sandığımız kişi on yedi yaşında küçük bir kız çıkıyor" bunu söyleyen ege ydi. sinirle konuştum.

"Hiç de küçük değilim. Ayrıca on yedi yaşına daha girmedim. Birkaç hafta var" bana nasıl küçük derlerdi. Küçük değilim diye itiraz etmiyordum ama beni küçümsemeleri hoşuma gitmemişti

"Yolda geçen her kumral kızı durdurup dolunay sen misin diye sordum. Çoğu kez dayak yedim. On altı yaşında olduğunu daha önce söyleseydin yanımdan geçen küçük ve doğal kumral olan kızlara bakardım. Çok zordu ya. Samanlıkta iğne aramaktan da beterdi. Antalya da ne çok kumral kız varmış" şaşkınlıkla kaşlarımı çattım.

"Boşa kürek çekmişsin" dedim şaşkınlıkla.

"Ben antalya da yaşamıyorum. İzmir de yaşıyorum. Orada yazlığımız var ama yine de geri kalan aylar izmir deyiz" tekrar öldüğümde sinirle masaya vurdum.

"Sonuçta gelmeyecek misin buraya" sanki görebilecekmişçesine başımı yukarı aşağı salladım.

"Okullar kapanmadan bir hafta önce geliyoruz. Iki hafta sonra" kapım aniden açıldı ve içeri babam girdi.

"Dolunay. Kapat o bilgisayarı, geç ders çalış. Bu eve yetmişten aşağı not girmeyecek demedim mi. Hala bilgisayarla oynuyorsun" odanın içinde birkaç tur attı.

"Bir gün beni delirteceksin. Eğer bu sınavlardan yetmişin altında not alırsan ne yazı yazacağın bir duvarın. Ne de o çok değerli bestelerini yazdığın defterlerin yanında olacak. Çabuk kapat onu. Ben iniyorum. Sen de ders çalışıyorsun. Tamam mı" dedi kapıya ilerlerken.

"Tamam baba" diye mırıldandığımda kapıyı açıp dışarı çıktı.

"Ne bu şimdi. Iki dakika önce annene atar yaparken babandan tırsıp oyunu mu kapatacaksın" dertle ofladım.

"Bilmiyor musun ege. Her küçük kız babasından korkar" içimden geçenlere engel olamadım eğer onlar babamın sinirli halini görselerdi benim gibi davranırlardı.

"Çıkıyorum ben" hızla konuşan burağın sesi duyuldu.

"Tekrar geleceğin zaman yazarsın" çıkmadan önce cevap verdim.

"Yazarım" oyundan çıkıp bilgisayarı kapattım. Bu sefer kalın uçlu kırmızı keçeli kalemi alıp duvara ilerledim. Eğik bir el yazısıyla yazmaya başladım.
Kaçan kovalanmak için kaçmaz mıydı...

OYUN (Tamamlandı)Where stories live. Discover now