Altmış altıncı bölüm

2.6K 129 93
                                    


Ben nasıl bir yazarım ya hala emin değilim kendimden , hangi yazar kendi yazdıklarından sıkılır ? 😅 Belkide sıkkınlığım hayata karşıdır neyse boş yapmadan , sıkılmadan okuyacağınız bir bölüm olsun . 🎉

Bir yıl geriye sarsam zamanı Sıraç'ın önüne çıktığım andan tekrar yazılsa kaderimiz o gece üstüme bir araba sürülse , dışarıda sabahladığım günün ardından Karmen kafeden ayrılıp , yatay geçişle okulumu değiştirerek ipek annemin yanına Ankara'ya ta...

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Bir yıl geriye sarsam zamanı Sıraç'ın önüne çıktığım andan tekrar yazılsa kaderimiz o gece üstüme bir araba sürülse , dışarıda sabahladığım günün ardından Karmen kafeden ayrılıp , yatay geçişle okulumu değiştirerek ipek annemin yanına Ankara'ya taşınır ve ne gerçek ailemin varlığından haberdar olurdum ne de Karmenlerle kötü anılar biriktirirdim . Ne İpek annem ölürdü ne de ben kalbimi Sıraç gibi katil bir mafyaya kaptırırdım. Belki ömrümün sonuna kadar Sedat'ın yaşatıklarını hatırlamaz , anılarım yüzünden ıstırap verici günler yaşamazdım. Kendim için en doğrusu ve en iyisi bu olurdu fakat gerçek ailemin acıları asla dinmezdi.

Gerçekten kaybolmuş bir haldeydim. Geçmişten başka bir şey düşünemiyordum. Adeta geçmişte yaşıyor gibiydim. Keşkelerim vardı bir sürü. Şunu yapsaydım ,bunu yapsaydım diye değişmeyecek geçmişle alakalı planlar kurup duruyordum zihnimde. Altı ay boyunca geçmişi düşünmemek için zihnimi hep dolu tutmuştum ancak İzmir'e geri dönüşümle geçmiş anılarım zihnimden dolup taşmıştı. Belkide gelmemeliydim.

Şimdi bile kararlarımdan asla emin değildim. Düşündükçe işin içinden çıkamıyor düşünmediğim zamanda vicdan yapıyordum. Ne olacaktı halim? Bir günümü bile içime sinerek yaşamayacak mıydım?

Bir yanda kalbinde bana yer aç , gölgende yaşayayım , diyen nişanlı bir adam vardı , bir yanda ise on yıl önceki hayatımızı geri kazanalım , diyen ailem . Kimin yanında olsam canım acıyordu. Artık farkındaydım kalbime söz geçiremiyordum fakat ailemin istediği gibi davrandığımda ise içimde bir boşluk oluşuyordu.

Zihnimde ne yapmam gerektiğini söyleyen bir ses , kalbimde ne yapmam gerektiğini söyleyen bir ses ve ailemin sözleri.. Hangisini dinlesem daha az acı çekecektim? Hangisinin dediğini yapınca mutlu olacaktım? Cevabını bilmiyorum nede olsa ben hep mutsuz olmaya mahkûmdum. Kaderimin seçimleri bile benim ellerimde değildi.

Altı ay önce kaderimin ipleri Sıraç'taydı altı ay sonra ise ailemde . Peki bundan sonra ipleri elime alabilir miydim? Bunu denemekten korksam bile hayat bana korkularımın üstüne gitmeyi öğretmişti , sonucu ne olursa olsun bir kere kendi verdiğim karardan emin ve sonuçlarına katlanmak istiyorum. Bir kere bile isteye uçurum kenarında kollarımı açacak ve rüzgarın ahengine karışacaktım. Sonunda ya ölecek yada kanatlanıp uçacaktım.

Evimizdeki hizmetli ablanın beni kahvaltıya çağırmasıyla salona indim. İlyas dışında hepsi masadaydı. Bugün bir değişiklik yapmak istedim ve Gülşah annem ile babamın yanaklarına bir öpücük kondurdum. İkiside şaşkın bir keyifle gülümsediler.

"Kızım bugün güzel uyandın galiba şaşırdık." dedi annem.

"İçimden geldi anne. Sizin gibi bir aileye sahip olduğum için mutluyum."

мαчıƨ ɢüʟü νε мαғчαDonde viven las historias. Descúbrelo ahora