Bölüm 61

2.2K 176 18
                                    

Üstünden onca zaman geçmesine rağmen hatırladıkça bana iç çektiren sızıyı içimden söküp hiçbir yere atamadım hala. 

Zaman eskidi, ben eskidim. Ama o acılar ilk günkü gibi  dipdiri. Bana sürekli acı vermeyi asla kesmiyorlar. Bilmiyorum belki de onların gitmesiyle bebeğimin de aklımdan gitmesinden korkuyorum. Arada bir gülerken aklıma gelince ona ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum. Onu unutmak istemiyorum galiba. Bu yüzden o acıyı atmak için çok fazla uğraşmıyorum. Daha doğrusu uğraşmıyordum. Ama artık uğraşmam gerekiyordu. 

Güçlü olmak zorundaydım artık. Her ne kadar içim kan ağlasa da güçlü olmak zorundaydım. Bunun nedenlerinden biri de artık hayatımıza girmek üzere olan Yağız dı. Onu evlat edinmiştik. Artık bizimle kalıyordu. Tüm kontroller yapılmış onu almamıza izin vermişlerdi. Ve birkaç gündür bizimleydi. 

Onu evlat edinip birer ebeveyn olmuştuk artık. O da bizden biri olmuştu ve acılarımı ona yansıtamazdım. Henüz küçüktü. Akıllı ve küçük bir çocuk. Yaşına göre olgundu ama yine de o yaştaki bir çocuğa ne olursa olsun hiçbir acı yansıtılmamalıydı. 

" Hala uyuyor mu Poyraz abi? " henüz yeni uyanmışken başımda duyduğum sesler ile hafifçe gülümsedim. 

" Bilmem ki. Test mi etsen acaba? " onları duysam da gözlerimi açmadan ne yapacaklarını bekledim. 

" Nasıl yapıcam ki onu ? "

" Ona sarılabilirsin mesela. " Yağız dan gelen kıkırdama sesi ile kendimi gülmemek için tuttum. Birkaç saniye içinde Yağız ın varlığını yanımda hissederken başını önce kolumun üzerine koydu. Ellerini belime dolarken yavaşça ama sıkı bir şekilde sarıldım ona. 

" Uyanmış! " dedi Yağız neşeyle. Tek gözümü açıp ona bakarken bir yandan da gülüyordum. 

" Uyandırdın beni " dedim sahte bir sitemle. 

" Hih ben mi uyandırdım? " tamamen ona dönüp birden onu gıdıklamaya başladım. 

" Evet bu da senin cezan ufaklık  " dedim. Kahkahaları arasında beni durdurmaya çalışırken ben de onunla birlikte gülüyordum. İkimizin kahkahası odada yankılanırken Yağız Poyraz ı çağırdı. 

" Poyraz abi yardım et " böylelikle kahkahalarımıza Poyraz da karışırken bir eliyle beni bir eliyle Yağız ı gıdıklamaya devam etti. 

" Poyraz dur " ona durması için seslenirken daha çok gıdıklıyordu. En sonunda üçümüz de yorulunca hepimiz kendimizi yatağa bıraktık. 

" Güne enerjik başladık " dedi Poyraz sonra da devam etti. 

" Ve bunu güzel bir kahvaltıyla da devam ettirebiliriz. Ne dersiniz? "

" Evet! " 

" Hadi bakalım o zaman Yağız bey. Ellerinizi yıkadınız mı? " diye sordum. 

" Ohoo Oya abla çok oldu ben ellerimi yıkayalı. "

" Bak sen " dedim. Bana gülümserken yataktan kalktım. 

" O zaman siz gidin ben de hazırlanıp geleyim "

" Tamam " onlar odadan çıkarken yüzümdeki gülümseme birkaç saniye içinde burukluğa dönüştü. Kafamdaki düşünceleri bırakıp ayağa kalktım. Elbette doğru olanı yapıyordum. Yağız a böyle davranmayacaktım da kime davranacaktım? 

Banyoda işimi halledip üzerimi değiştirdim. Etrafta ilaçlarımı ararken aşağıda olduğunu hatırlayınca yüzüm buruştu. Yağız ın yanında ilaçlarımı içemiyordum. Poyraz gibi o da neden ilaç kullandığımı sorup içmemem gerektiğini söylüyordu. Sıkıntılı bir nefes alıp aşağı indim. Masaya oturmuş beni bekliyorlardı. Boş sandalyeye oturup kahvaltıma başladım. Kahvaltımız sessiz geçerken ilaç içmediğim için titreyen ellerimi saklamaya çalışıyordum. 

SNİPERWhere stories live. Discover now