22

571 70 21
                                    

Louis çalan telefona son anda yetişip cevapladı. "Efendim?"

"Hala evde misin sen?"

"Ne? Nerede olmam gerekiyordu?" kaşları çatılmıştı.

"Louis daha önce konuşmuştuk, sana konumu bile gönderdim. Kendin gelecektin, Tanrı aşkına. Çabuk hazırlan, yarım saate ödül töreninin yapılacağı yerde ol." aklına dolan konuşmalarla gözleri irileşti.

"Tamam, hemen hazırlanıp çıkıyorum." dedi kadın telefonu kapatmadan önce boğazını temizleyerek dikkatini çekti. "Şey, Harry'de orada olacak mı?"

"Evet tatlım, sana attığım adreste buluşup tek arabayla gideceksiniz. Hadi hazırlan, geç kalma sakın." veda ederek telefonu kapatıp odasına koşturdu. Dolabı açıp göz gezdirirken bir yandan da ıslak saçlarını kurulamaya çalışıyordu.

Harry'yi üç hafta sonra ilk defa görecekti. Burnunda tütüyordu. Siyah pantolon, tişört ve blazer ceket seçip yatağın üzerine bıraktıktan sonra saçlarını kurutup şekil verdi. Üzerini üstün bir hızla giyinip dişlerini fırçaladıktan sonra aynanın karşısında kendine baktı.

Son olarak parfüm sıkıp derin bir nefes alarak eksik bir şeyi olup olmadığını kontrol etti. Salondan telefonunu da alarak evden çıktı. Taksiyle gidecekti. Son mesajları kontrol edip konumu buldu.

Taksiciye yolu tarif ederek konuma ulaştı. Onu görünce büyük siyah bir arabanın kapısı açıldı. Kalbi ağzında atarak arabaya yerleşti. "Hoşgeldin canım." gülümsemeye çalışarak kadına selam verdi. Gözü yanında oturan Harry'ye kayınca yutkunma ihtiyacı hissetti.

Harry ifadesizce dışarı bakıyordu. Onun menajeriyse durum pek umurunda değilmiş gibi gelmemişti bile. Titrek bir nefes alarak Nicole'e baktı. "Ben tamamen unutmuşum, ödül almak için falan mı gidiyoruz?" sesinin titremesini engelleyemedi.

"Evet tatlım, gerilmene gerek yok. Kısa bir teşekkür konuşması yapman yeterli olacak. Diğer oyuncu arkadaşlarınızda yanınızda olacak zaten. Hep birlikte kısa bir konuşma yapıp inersiniz sahneden." başını sallayıp göz ucuyla tekrar Harry'ye baktı.

"Harry sen zaten deneyimlisin bu konuda. Çocuklara da yardımcı olursun, değil mi?" Harry baygın bakışlarını ona çevirip başını salladı. "Çok iyi. Ayrıca ikinizde yüzünüze güzel ve inandırıcı gülümsemeler yerleştirin lütfen. Birbirinize düşmanmış gibi uzak duramazsınız, tüm medya sizin yakın arkadaş olduğunuzu biliyor. Anlatabildim mi?" Louis Harry'ye bakıp gözlerini kırpıştırdı. Ondan onay bekliyordu.

"Tamam, merak etme." kadın Louis'nin hala Harry'ye hayranlık dolu bakışlar attığını görünce boğazını temizledi.

"Şimdi önce ben iniyorum, sonra siz inip diğer oyuncularla birlikte halıda poz veriyorsunuz. Sahici bir gülümseme ve yakınlık lütfen." ikisi de başını sallayıp açılan kapıdan önce kadının inmesini beklediler. Louis Harry'ye bakınca Harry ona bakmasa da eliyle dışarıyı gösterdi.

Louis arabadan inip kendisine doğru gelen kıza gülümseyerek kollarını açtı. "Seni özlemişim Louis."

"Bende aşkım." Onlar birbirinden uzaklaşınca Harry gülümseyerek kızla kısa bir sarılma gerçekleştirdi. Louis içinden keşke bende ayrı gelseydim de bana da sarılmak zorunda kalsaydı diye geçirdi.

Kırmızı halıda birbiriyle fotoğraf çekme yarışına giren insanların karşısına geçtiklerinde Harry elini Louis'nin beline koyup gülümserken Louis olabildiğinde inandırıcı gülümsemeye çalışıp belindeki eli tuttu. Biraz yan tarafa gitmeleri gerektiğinde Harry elini Louis'nin elinden çekip arkasında birleştirerek poz verdi.

F•R•I•E•N•D•S | LarryWhere stories live. Discover now