36

513 55 23
                                    

Double update!

•••

Harry uyumaya devam ederken Louis kucağında bilgisayarıyla kendisine gönderilen senaryoyu okuyordu. Diğer senaryoyu beğenmiş olsa da anlaşamamışlardı. Medyadan gelen tepkilerden dolayı yapımcılar korkup  başkasını bulacaklarını, role uygun olmadığını söyleyerek iptal etmişlerdi. Direkt tepki çeken birini oynatmak istemediklerini söyleseler daha iyi olurdu. Böyle yapınca Louis kendini kötü hissetmişti.

Menajeri Nicole ona bir senaryo daha göndermiş olsa da bariz bir soğukluk vardı tavırlarında. Sanki olmamasını diler gibi bir hali vardı. Karnına sarılı olan Harry'nin kolu sıkılaşınca ona baktı. Kaşlarının ortasının buruştuğunu görünce parmaklarını saçlarının arasına geçirdi.

Harry'nin zaman zaman kabus gördüğü oluyordu. Bu kabuslar onu çok etkileyecek kabuslar oluyordu. Genelde kötü hissettiğinde ya da çok yorgun bir gün geçirdiğinde görüyordu. Bilgisayarı komodinin üstüne bırakarak onun saçlarını okşamaya devam etti. Onu uyandırmaya da korkuyordu çünkü her ne kadar kibar ve tatlı bir yapısı olsa da kabusları yüzünden biraz ters oluyordu. Louis onun gazabına uğramak istemiyordu. Yine de hafifçe ona eğilip "Harry, uyan sevgilim." dedi.

Zaten çok az uyuyordu onda da böyle kabus görmesi hiç iyi değildi. "Kalk aşkım." Harry gözlerini aralayarak ona baktı.

"Ne, n'oldu?"

"Kabus görüyordun." Harry iç geçirerek sırt üstü döndü.

"Nereden anladın? Sayıkladım mı?" Bu da yaptığı şeylerden biriydi. Bazen uyurken sayıklıyordu.

"Hayır, yüzünün şeklinden anladım." oflayarak yerinden kalkıp banyoya gitti. İki dakika sonra geri döndüğünde Louis'nin yanına oturdu. "İyi misin?"

"Pek değil. Hala uykum var." Louis komodinin üzerine bıraktığı bilgisayarı kapatıp ona döndü.

"Uyuyabilirsin tekrar. Henüz alarmının çalmasına var. Hem bende uyuyacağım." Kendisi de pek uyumamıştı.

"Uyu sen, ben biraz balkonda olacağım." Louis onun keyifsiz halde balkona çıkışını izledi. Böyle uykusuz sahneye çıkması pek iyi olmayacaktı. Bir süre kendi haline bırakmak istese de dayanamayıp yataktan çıktı. Kapının yanında durup "Gelebilir miyim?" diye sordu. Harry cevap vermese de Louis yanına yaklaşıp dizinin yanına çöktü.

"Ne gördüğünü anlatmak ister misin?" yine sessiz kalıp gözlerini ovdu. "Anlat Hazz, belki daha iyi hissedersin."

"Bir gün ayrılmak zorunda kalsak bile benimle görüşmeye devam eder miydin? Yoksa tüm iletişimimizi keser miydin?" Louis bu soru karşısında afalladı. Kaşları istemsizce çatıldı.

"Nereden çıktı bu?" Harry'nin gözleri kendisine döndüğünde cevap beklediğini anladı. Elini yanağına götürüp okşadı. "Sen bana hayatımdan çık demediğin sürece başının belasıyım. Bu hep böyle oldu, hep de böyle olacak." yanağını onun eline bastırıp gözlerini kapattı.

"Diğerinde de böyle olmuştu. Ben hayatımdan çıkmanı istedikten sonra gitmiştin." Louis onun üzgün çıkan sesini duydukça kötü hissediyordu. Unutmak istiyordu o zamanları. Bir daha hatırlamak istemiyordu. "Hayatımda yaptığım en büyük hataydı Louis. Yemin ederim ki isteyerek söylememiştim. Onların hiçbirini yapmak aklımın ucundan geçmiyordu ama o kadar kötüydüm ki-"

"Biliyorum." dedi onun üzüntüsünü alabilmek için. Harry'nin normalde ne kadar iyi biri olduğunu en iyi o biliyordu.

"Hayır bilmiyorsun. Sen gittikten sonra ne hissettiğimi bilmiyorsun. Sana ulaşamadığım her an aklımdan neler geçtiğini, neler yapmak istediğimi bilmiyorsun." Louis konuşmak için ağzını açmış olsa da Harry tekrar konuşmaya başlayınca geri kapattı. "Kendine bir şey yaptığını sandım. Ortak tanıdığımız herkesi aradım ama kimse bilmiyordu. Ben ilk defa bir şeyden bu kadar çok korktum. Seni kaybetmekten deli gibi korkuyorum. Eğer sana bir şey olmuş olsaydı kendimi asla affetmezdim. Öyle devam edemezdim."

Louis dolan gözlerini kapatıp yerden kalkarak onun kucağına yerleşti. Başını kollarının arasına alıp saçlarını öptü. "Geçti, gitti her şey. Bak şimdi iyiyiz. Unut artık o zamanları."

"Unutamam. Her şey yolunda olsa da bu unutabileceğim bir şey değil. Kapının önünde ağlarken çıkıp sana sarılmadığım için kollarımı kırmak istiyorum. Sana bunların hiçbirini yaşatmaya hakkım yokken sen yine de beni affettin. Eğer seni bulamasaydım kendimi-"

"Yeter Harry. Kendini suçlamayı bırak artık. Ana odaklanamaz mısın? İkimizde hata yaptık ve tüm bunları geride bıraktık. Şimdi çok güzel bir ilişkimiz var, saklanmak zorunda değiliz. Her şey çok güzel. Kötü şeyler düşünme lütfen, üzüyorsun beni. Gördüğün kabus bununla alakalı bir şey miydi?" başını sallayıp yüzünü onun boynuna gömdü.

"Lütfen beni bırakma Lou'm."

"Bırakmayacağım." Saçlarını okşayarak onun sakinleşmesini bekledi. "Eğer uyumazsan sahnede uyuklayacaksın. Hemen uyumaya gidiyorsun. Bu bir emirdir." Harry kucağında onunla birlikte ayağa kalkıp odaya geçti. Onu yatağa bırakıp yüzleri karşı karşıya gelecek şekilde yattı.

"Üzgün olunca çok çirkin olduğunu söyleyen oldu mu sana?" gülümseyerek baktı onun gözlerine. Louis o gözlerden belli olan hayranlık yüzünden utansa da arsızlığa vuruyordu. Aksi takdirde Harry'nin yüzüne hiç bakamazdı. Yanağını okşayıp dudağına küçük bir öpücük bıraktı. "Seni her şeyden çok seviyorum sevgilim."

"Ben seni daha çok seviyorum. Sakın benimle tartışma bu konuda."

"Şimdi uykum olmasa bu konuda uzun uzun tartışmak isterdim." deyip esnedi. Harry tekrar gülüp burnunu onun burnuna sürttü.

"Uyuyalım o zaman."

F•R•I•E•N•D•S | LarryWhere stories live. Discover now