1

1.6K 91 39
                                    

Harry okuduğu sayısız haberden sonra menajerinden bir radyo programına telefonla görüntülü bağlanması gerektiği haberini almıştı. Balkona çıkıp çağrıyı cevapladı. "Merhaba Harry."

"Merhaba, nasılsın?" diyerek gülümsedi.

"İyiyim, sen?" teşekkür ederek karşılık verdi. "Şu an Londra mısın?"

"Evet, bir süre burada takılacağım."

"Sonunda İngiltere vatandaşı olduğun geldi aklına, öyle mi?" gülerek başını salladı.

"Biraz eve dönmem gerektiğini düşündüm. Uzun zamandır farklı yerlerdeydim ve evi özledim."

"İyi yaptığın düşüncesindeyim açıkçası. Peki neler yapıyorsun? Nasıl gidiyor?"

"Güzel gidiyor, biraz dinlenmek iyi geliyor." deyip parmaklarını saçlarından geçirerek düzeltti.

"Diğer ülkelere gidip şarkılar yazdığını duyduk, eve dönünce ara mı verdin?"

"Yani öyle de denilebilir. Sürekli bir şeyler yazmak yerine, aralıklı olarak yazıyorum. Aklıma gelen şeyleri karalıyorum falan. Daha çok arkadaşlarımla iletişim halinde olmaya çalışıyorum, biraz boşladım onları." kadın laf tam istediği yere gelmiş olduğu için kocaman gülümsedi.

"Seni özlemiş olmalılar."

"Bilmem." diyerek omuz silkti, bir yandan da gülümsemeyi ihmal etmedi.

"Uzun zamandır görüşmediğin arkadaşlarınla görüşmek nasıl hissettiriyor? Araya zaman girmiş olması arkadaşlık ilişkilerinizi etkiliyor mu?"

"Kişiden kişiye değişiyor aslında. Tabii ki arkadaşlık bağına göre de değişiklik gösterebiliyor." kadın anladığını belirtmek için başını salladı.

"Peki şunu söylememe izin ver, birçok arkadaşının içinden insanların gözüne batan tek kişi Louis Tomlinson. Onunla ne zaman görüşsen ertesi gün bir sürü haberle uyanıyoruz. Bu konu hakkında ne söyleyeceksin?"

"Bu konu hakkında pek bir şey söylemeyeceğim. Seninde dediğin gibi her zaman oluyor bu. Artık arkadaşımla görüşürken çekinmeye başladım. Onun kariyeriyle konuşulmasını isterim açıkçası, benimle görüştüğü için konuşulmasını değil." kadın tek gözünü kısarak dinledi onu.

"Sadece arkadaş olduğunuzu söyleyip herkesi sakinleştirebilirsin o zaman, tabii öyleyse." son söylediği sessiz söylemiş olsada duyulmayacak kadar sessiz değildi.

"Elbette iyi arkadaşız, iyi anlaşıyoruz, kesinlikle taktir ettiğim bir kişiliği ve yeteneği var."

"Seninde oyunculukta yeteneğin var belki onunla ortak bir projede buluşursun."

"Onun kadar iyi değilim. O çok yetenekli ama biraz hakkının verilmesi gerektiğini düşünüyorum. En azından başrolü hak ediyor." Daha fazla konuşmaması gerekiyordu. Konuştukça daha çok övecekti onu.

"Bence yapımcılar bunu bir düşünsünler." Harry başını sallayıp tekrar gülümsedi. "Bize katıldığın için teşekkürler, o halde senin son şarkınla devam ediyoruz. Görüşürmek üzere."

"Hoşçakalın." diyerek kapattı. Yüzündeki sahte gülümsemeyi silip telefonu masaya bıraktı. Louis ile ne zaman görüşseler mutlaka gizlice fotoğrafları çekiliyor ve basında yerlerini alıyorlardı. Telefonuna gelen mesajla tekrar eline aldı.

Loubear: Beni başrol yapacak kahramanımı akşam yemeğine davet ediyorum.
Not: yemekler benden :)

Gülümseyerek cevap yazdı.

Hazz: Randevum olabilir kontrol etmeliyim

Loubear: Hadi be, sinirlendirme beni. Yemeği bile ben yapacağım, bekliyorum

Hazz: Geleyim bari, istediğin bir şey var mı?

Loubear: Sadece sen

°°°

Harry Louis'nin kapısında parmağını zilden çekmeden bekliyordu. Louis kapıyı açıp onu içeri çektiğinde oldukça kızgın görünüyordu. "Bütün apartmanı başımıza mı toplayacaksın?" diye azarladı.

"Hoşbuldum, ne güzel bir karşılama bu." elindeki paketi uzattı. Louis paketi eline alıp Harry'nin yanağını öptüğünde ikisi de gülümsedi.

"Neyseki kendini affettirmeyi iyi biliyorsun. Hadi hemen masaya geçelim, senin için çok güzel şeyler hazırladım." Harry kaşlarını kaldırdı. "Bu sefer gerçekten güzel yaptım." diyerek gözlerini devirdi. Louis en son Harry'ye yemek yaptığında tuz yerine limon tuzu dökmüştü yemeğe, yemeği yiyemeyince de pizza söylemek zorunda kalmışlardı.

Mutfaktaki masada yerini aldığında Louis fırından tepsiyi çıkardı. Harry'nin tabağına tepsideki balığı bıraktı. Kendi tabağına da diğer balığı bırakıp kadehlere şarap doldurdu. "Bugün menümüzde fırında levrek balığı, yanında acuka, şarap ve olmazsa olmazımız salata." deyip sırayla saydığı şeyleri gösterdi.

"Hmm, büyük uğraş var ama bu sefer tuz var değil mi yemeklerde?" Louis yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi.

"Sen stand-up falan mı yapsan? Çok komiksin." gözlerini devirip surat astı. Harry masanın diğer ucundan uzanıp yanağını sıktığında bile yumuşamamış, yüzünü çekmişti.

"Küstün mü?" cevap alamayınca yerinden kalkıp onun arkasına geçti. Sarılıp yanağını öperek "Özür dilerim, şaka yapıyordum. Eminim çok güzeldir, hatta deneyip kendimden geçeceğim ama önce gülümse." dedi.

Louis tepki vermeyince dudağını büzüp masum olduğunu düşündüğü bir bakış attı. "Geç otur yerine, acıkmadın mı?" diyerek başından savdı Louis. Harry yerine oturup Louis'nin servis ettiği balığı tattı. Şaşkınca Louis'ye baktığında Louis tek kaşını kaldırıp sırıttı.

"Vay canına, bu kadarını beklemiyordum." dediğinde Louis daha geniş gülümsedi.

•••

İlk birkaç bölümü milattan önce yazmışım ve saçmalığı yüzünden ağlamak istedim ama değiştirmeye de elim gitmedi. Eski yazım tarzıma göre gelişip gelişmediğimi ilerleyerek göreceğiniz bir hikaye olacak. Nedense çok küfür yiyecekmişim gibi geliyor ama hadi hayırlısı.

Yaklaşık kırk bölüm kadar olmasını planlıyorum ama duruma göre değişebilir. Keyifli bir serüven olması dileğiyle.

F•R•I•E•N•D•S | Larryحيث تعيش القصص. اكتشف الآن