37

550 56 48
                                    

Tüm alanı çığlıklar kaplamışken Louis kulaklarındaki çınlamayı azaltabilmek amacıyla parmaklarını kulaklarına bastırıyordu. Yanında bir koruma bekliyordu ve Harry'nin gelmek üzere olduğunu söylemişlerdi ona. Birkaç saat sonra Londra'ya uçacaktı. Çığlıklar arttığında Harry'nin sahneyi terk ettiğini anladı. Her zaman bu sese nasıl dayanıyordu bu adam?

Harry'nin koşturarak kendisine doğru geldiğini görünce kollarını açarak bekledi. Aralarındaki mesafe kapanır kapanmaz kollarını onun boynuna sardı. Harry terli olduğu için çekinse de Louis'nin bunu sorun eder gibi bir hali yoktu. Aslında her konser bitiminde aynı şey yaşanıyordu. Louis'nin Harry ile birlikte geldiği beşinci duraktı. Artık Londra'ya dönmesi gerekiyordu.

"Çok iyiydi sevgilim." Harry onun ayaklarının yerden kesilmesini sağlayarak sıkıca tuttu.

"Harry hadi, üşüteceksin." Harry onu daha sıkı tutmaya çalışsa da Louis ondan uzaklaşıp anlayışla gülümsedi. Dudağına kısa bir öpücük kondurup gitmesi için teşvik etti.

"Üstümü değiştirip geleceğim hemen." diye bilgilendirerek yanından uzaklaştı. Uzun bir süre görüşemeyeceklerdi. Tabi ki buna en çok Jeff seviniyordu. Harry'nin şarkıları söylerken sürekli Louis'ye bakmasından rahatsızdı.

"Ben size araca kadar eşlik edeyim." başını sallayıp adamın kendisini yönlendirmesine izin verdi. Siyah bir araca binip Harry'yi beklemeye başladı. Onun hızlıca duş alıp geleceğini biliyordu. Terli olmaktan asla hoşlanmıyordu, her zaman temiz kokmak istiyordu.

Telefonunu çıkararak zaman geçirmeye çalıştı. Sosyal medyada çoktan Harry'nin videoları ve kendisinin Harry'yi hayranlıkla izlerken çekilmiş fotoğrafları yer edinmişti. Aracın kapısı açılınca başını telefondan kaldırıp baktı. "Harry'nin çantası."

"Tamam. Alayım ben, teşekkürler." deyip çantayı aldı.

"Demek gidiyorsun?"

"Evet." bundan oldukça memnun olduğunu biliyordu. Onunla iletişimi olabildiğince aza indirmişti. Hala orada dikildiğini görünce beklentiyle baktı. "Bir şey mi söyleyeceksin?"

"Artık dönmenin zamanı gelmişti. Harry kabul etmese de hayranlarına odaklanamıyordu." Louis sinirle güldü.

"Harry ile ben çok sayılı göz göze geliyoruz. Sen kabul etmek istemiyorsun ama Harry hayranlarıyla gayet iyi bir iletişimde ve tüm odağı onlarda. Başka bir şey yoksa..."

"İyi yolculuklar."

"Sağol." deyip kapıyı kapatmalarını istedi. Sinir bozucu adam. Aradan çok geçmeden Harry geldi. Saçlarının ıslak olduğunu görünce kaşlarını çatarak baktı Louis. "Saçlarını niye kurutmadın?"

"Geçen her dakika aleyhimize işliyor." Louis ona sokularak beline sarıldı. Başını omzunda dinlendirirken kokusunu içine çekmeyi ihmal etmedi. "Başka bir yerde yine gelir misin?"

"Bilmiyorum. Çok isterim tabi ki ama eğer çekimler falan başlarsa çok zor olur." Harry'nin sıkıntılı bir nefes aldığını duydu. Yüzünü görmese de huzursuz olduğunu hissedebiliyordu. "Beni bırakıp aylarca şarkı yazma uğruna farklı ülkelere gittiğin zamanları hatırla Harry. Birbirimizi yine özlüyorduk ama işlerimizi yapabilmemiz için biraz fedakarlık etmemiz gerekiyor."

"Aynı şey değil. O zamanlar sevgili bile değildik. Sevgili olduktan sonra en fazla birkaç hafta ayrı kalabildik. Şimdi nasıl dayanacağız?" Louis'de en az onun kadar üzülüyordu ama birinin daha güçlü durması gerekiyordu.

"Drama kraliçesinin ben olduğumu düşünüyordum. Ne o, bana mı özeniyorsun?" Harry buruk bir şekilde gülümseyip onun alnını öptü. "Sık sık konuşuruz, yazışırız. Söz veriyorum ayarlayabildiğim tüm yerlere geleceğim. Hadi amaa! Daha önce hiç asık yüzlü kurbağa görmemiştim, türünün tek örneği misin?" deyip onu gülümsetmeye çalıştı.

F•R•I•E•N•D•S | LarryWhere stories live. Discover now