9

758 75 33
                                    

Louis evde sadece eşofman altıyla dolaşırken kapı çaldı. Henüz yeni uyanmış, çayın olmasını beklerken de salondaki tabak ve bardakları mutfağa taşımıştı. Onları bulaşık makinesine yerleştirip koltuğun yastıklarını düzenledi. Birini beklemiyordu bugün. Kapıyı açtığında karşısında London'ı görünce şaşırdı.

"London?"

"Selam. Evlerimiz çok yakınmış, birlikte kahvaltı yaparız diye düşündüm." elindeki poğaça paketini kaldırdı. Louis hala kapıda durduklarını fark edince kapıyı biraz daha araladı.

"İçeri gelsene." oğlan içeri girip elindekini Louis'ye uzattı. Ayakkabısını çıkaracakken "Kalsın, sorun değil." diyerek salonu gösterdi Louis.

"Ben üzerime bir şey giyip hemen geliyorum." diyerek odasına geçti. Nereden çıkmıştı şimdi bu? Üzerine uzun kollu ince bir badi giyip salona geri döndü.

"Ben öyle çatkapı geldim ama işin yoktu değil mi?"

"Hayır, evde olacaktım." telefonunun zil sesi kulağına iliştiğinde yastıkların altına bakındı. Gece koltukta uyumak iyi bir fikir değildi. Telefonu bulup son anda çağrıyı cevapladı.

"Günaydın küçük prens." Harry'nin enerjik sesi kulağına dolduğunda gülümsedi.

"Günaydın."

"Hadi hazırlan, seni alayım da birlikte kahvaltı yapmaya gidelim."

"O olmaz işte." deyip mutfağa doğru geçti.

"Niye ki?"

"Misafirim var Hazz, istersen sen gel. Daha kahvaltı etmedim."

"Misafirin mi var? Bu saatte kim geldi?" Louis kahvaltılık bir şeyler çıkarırken boğazını temizledi. London onun arkasından mutfağa girmişti.

"London burada, evlerimiz yakınmış."

"Rüyasında mı görmüş seni? Ayrıca evinizin yakın olduğunu nereden biliyormuş?" Louis gözünün ucuyla yanındaki oğlana baktı.

"Umm, bu konuda pek bir fikrim yok. Sen yürüyüşe çıktın mı?"

"Evet, eve dönüp duş bile aldım."

"O zaman geliyorsun değil mi?" sert bir kapı sesi geldi, ardından da motor sesi.

"Yoldayım, bir şeye ihtiyacın var mı?"

"Belki biraz ekmek."

"Tamam, biraz sonra orada olurum." vedalaşıp telefonu kapattı.

"Ben çay yaptım ama başka bir şey içersen onu da yapabilirim. Dolapta meyve suyuda var."

"Kahve olursa sevinirim." kahvaltılıkları masaya yerleştirip kahve için ıstıcıya su koydu. "Birisi mi geliyor?" başını salladı.

"Evet, Harry geliyor."

"Siz tatil gününde bile ayrılamıyorsunuz değil mi?" Louis çay ve kahve için fincan çıkardı.

"Birbirimize çok fazla alışığız ve çok yakınız. Yani diziden öncede çok yakındık."

"Peki bir ara görüştüğün biri vardı?"

"Eski arkadaşımdı ve denemek istedik ama olmadı. Arkadaş olarak devam ediyoruz. Senin hayatında biri yok mu?" ona sahte sevgilisi olduğunu falan söylemeyecekti tabii ki.

"Olsa şu an burada olur muydum sence? Kız kardeşimle birlikte yaşıyoruz ama o bugün evde değil." kapı çaldığında Louis hızlı adımlarla açmaya gitti. Kapıyı açtığında Harry'nin huysuz yüzüyle karşılaştı.

"Hoşgeldin Hazzy." birbirlerine sarılıp bir süre öyle kaldılar. "Sakın ters bir şey söyleme." diye uyardı Louis. Harry'nin elinden ekmeği alıp onu bileğinden çekiştirerek mutfağa götürdü.

"Selam Harry, n'aber?"

"İyiyim sen?" o da aynı şekilde karşılık verdiğinde ellerini yıkayıp Louis'ye yardım etmek için fincanlara çay doldurmaya başladı.

"Bir tanesine kahve yapacağım." diyerek uyardı onu Louis. Harry'nin kaşları çatıldı. Louis kahvaltı yaparken kahve içmezdi. Bir de kafeye gelmiş gibi sipariş mi veriyordu bu çocuk? Louis onun gergin halini fark edince yanına geçip kolunu okşayarak "Ben hallederim." dedi.

"Yine kavanozu kırma."

"Bence şu an sen kırmaya daha eğilimlisin." diye mırıldanıp parmaklarını saçlarının arasında gezdirdi. Tezgahla Harry arasına girip kahve kavanozunu eline aldı. "Hadi otur sende." kahveyi yapıp London'ın önüne bıraktı. İki çay fincanını da alıp birini Harry'ye vererek saçlarını öptü.

Yanlarındaki oğlan çokta umurlarında değil gibiydi. Onlar her zaman böyleydi. Küçük sohbetlerle kısa bir kahvaltıdan sonra salona geçtiler. Harry kolunu Louis'nin omzuna atıp kendine çekti.

"Sende mi buraya yakın oturuyorsun?" dedi Harry.

"Evet, Louis'nin de burada oturduğunu duyunca yalnız kahvaltı yapmak yerine onunla yapmayı düşündüm. Aslında bir saate kadar başka bir yerde olmam lazım."

"Louis'nin evinin burada olduğunu nereden duydun?" Louis Harry'yi dirseğiyle dürtsede pek bir faydası olmadı.

"Sette yeni senaryoları göndermek için menajerlerle görüşmek yerine direkt adreslere göndereceklerini konuşuyorlardı, bende o sırada Louis'nin adresini söylediklerini duyunca yakın olduğumuzu fark ettim." Louis Harry'nin ondan pek hoşlanmadığının farkındaydı.

Rol icabı da olsa onunla görüşmesini  istemediğini söylediğindeki sinirinin gerçek olduğunu biliyordu. "Kalkayım artık ben. Bir dahakine sen bana gelirsin Louis. Teşekkür ederim kahvaltı için."

"Rica ederim." deyip gülümsedi. Louis onu kapıya kadar geçirip geri salona döndü.

"Bir daha gelmesin, ya müsait olmasaydın?"

"Aman Harry, bir şey olmaz. Günlük ev halindeydim işte."

"Yeni uyanmıştın ve üzerinde tişört yoktu." Harry tek kaşını kaldırarak baktı ona.

"Evet." gözlerini devirerek başını geriye attı. "Yazık ama, yalnız kalmış."

"Bu kadar iyi niyetli olmasan mı? Adam bildiğin seninle flört edecekti de ben işi bozdum."

"Yok artık."

"Var artık. Sen beni öptüğünde nasıl baktığını görmedin mi? Aramızda ne olduğunu çözmeye çalışıyordu resmen." Louis onun çocuk gibi söylenmesine gülüp parmaklarını saçlarına geçirerek saçlarını karıştırdı.

"Sen biraz kafayı takmış olabilir misin?"

"Hiçte bile. Neyse işte, yeni gelen senaryoya bakabildin mi?" Louis başını iki yana sallayıp çekmecede duran kağıtları çıkardı.

"Sen baktın mı?"

"Baktım." dedi Harry. Son bölüm için yazılan senaryo daha bir gün önce ellerine ulaşmıştı.

"Nasıldı?"

"Biraz şeydi." Louis ona soru soran gözlerle baktı.

"Neydi?"

"Belki de kendin okumalısın. Hatta yalnızken okusan daha iyi olur." Louis'nin kaşları çatıldı.

"Eğer yine uzun bir öpüşme sahnesi falansa daha önce yaptık yine yapabiliriz. Bir bakmışsın alışmışız buna, sürekli birbirimizi öpüyoruz." Harry'nin sadece tebessüm etmesiyle hoşuna gitmeyecek bir şeyler olduğunu anladı. Senaryoyu hızlıca bir incelediğinde kaşları havalandı. Alt dudağına dişlerini geçirerek Harry'ye baktı.

F•R•I•E•N•D•S | LarryWhere stories live. Discover now