19

689 63 36
                                    

Harry albümü çıkacağı için sürekli koşturuyordu. Louis ise rolünü başkasına kaptırdığı için hala depresyondaydı. Harry döndüğü gün onun tüm gece ağladığını anlamıştı. Ona sıkıca sarılıp defalarca kez özür dilemiş ve ellerinin üzerini okşayarak sakinleşmesini sağlamıştı.

Louis Harry'ye asla karşı koyamamanın karşılığı olarak onu hemen affetmiş kendini gece onun kollarında yatarken bulmuştu. Halinden şikayetçi olduğunu söyleyemezdi tabii ki. Bu dünyada nefret ettiği şeylerin başında Harry ile arasının bozuk olması geliyordu.

Louis yine evinde pineklerken kapının çaldığını duyunca yavaş adımlarla açmaya gitti. Kapıyı açıp karşısında elinde pizza kutusuyla Harry'yi görünce gülümsedi. Harry içeri girer girmez onu öpüp burnunu ısırarak kendisine vurmasına neden olmuştu. Bunu sürekli yapıyordu ve Louis'nin elinin ağır olduğundan yakınıp duruyordu.

Gülerek içeri geçip pizzayı sehpaya bıraktı. Ceketini çıkarıp koltuğa oturduğunda Louis bacağını iki yanına açarak kucağına yerleşti. Harry onun yüzüne baktı. "İyi misin bebeğim?"

"İyi değilim." deyip alt dudağını büzdü. "Benim yerime kimi seçtiklerini biliyor musun?"

"Kimi seçmişler?" Louis gerçekten üzgün görünüyordu.

"Jacop Heps." Harry kaşlarını kaldırdı.

"Hani daha önce de senin yerine bir filmde başrole aldıkları adam mı?" başını sallayıp Harry'nin ensesindeki saçlarla oynadı.

"Sinirim bozuldu. O gün iyi oynamamış olabilirim ama bu her zaman kötü oynayacağım anlamına gelmiyor. Sonuçta oyunculuğum ortada, değil mi?" deyip oflayarak gözlerini kapattı.

"Üzülme bebeğim, daha güzellerinde oynarsın. Kıytırık filmlere mi kaldın? Bırak gişede çöksünler de görsünler günlerini." diyerek burun kıvırdı.

"O iş öyle olmuyor işte. Çocuk çok iyi oyuncu. Bir sürü hayranı var. Benim neyim var, hiçbir şeyim." Harry onun belini okşadı. Nasıl teselli verebilirdi ki? "Nicole başımın etini yiyor, sürekli sosyal medyadaki insanlarla uğraşmak zorunda kalıyorum. Yoruldum."

"Nicole ile neler olduğunu anlatmakla başlamak ister misin? Anlatırsan biraz rahatlarsın." Louis onun dudağına küçük bir öpücük bıraktı.

"Yeterince yorgunsun zaten, halledemeyeceğim şeyler değil."

"Seni her zaman dinlerim. Önce güzelce pizzamızı yiyelim, sonra da kahve yapıp senin aklını meşgul eden şeyleri konuşuruz. Olur mu?"

"Hayır Hazz, bütün gün koşturmaktan yorulmuşsundur. Dediğim gibi, halledebileceğim şeyler." Harry onun sırtını koltukla buluşturup üzerine uzandı.

"Sen anlatmadığın sürece kalkmıyoruz buradan." başını onun göğsüne yaslayıp beklemeye başladı.

"Harry saçmalama da kalk. Acıkmışsındır." Harry sessizliğini koruyarak onu hala onu beklediğini göstermeye çalıştı. Bıkkın bir nefes verdi. "Nicole kendimi toparlamam gerektiğini söyleyip duruyor. İlişkimizin işimi aksattığını düşünüyor." Harry onun gözlerine baktı.

"Sence de öyle mi?"

"Hayır tabii ki. Bu aşırı saçma bir düşünce. Öyle olsaydı hala yan yana olmazdık." Harry'nin saçlarıyla oynayarak iç geçirdi.

"Sosyal medyada neden insanlarla uğraşmak zorundasın?"

"Seni gay olmaya özendirdiğimi düşünenler var. Yeteneksiz olduğumu, çirkin olduğumu, samimiyetsiz olduğumu yüzüme vuranlar var. Biseksüel olduğum için aşağılamaya çalışanlar. Her türlü şey var işte. Nicole görmezden gelmemi söylüyor ama nasıl görmezden geleceğim?" Harry kendini yukarı doğru ittirip yüzlerini karşı karşıya getirdi.

F•R•I•E•N•D•S | LarryWhere stories live. Discover now