Final

534 54 26
                                    

Louis havaalanına giriş yaptığında gözleri etrafında gezindi. Yanında Harry'nin her ihtimale karşı diyerek Londra'dan beri dibinden ayrılmayan bir koruması vardı. İri gözlerle oturan insanları süzerken gözüne ilişen şapkalı ve gözlüklü sevgilisiyle oraya doğru yöneldi. Dudaklarında bir gülümseme belirmesini engelleyemedi. Adımları öyle hızlıydı ki neredeyse koşmaya yakındı.

Harry onun kendisine doğru geldiğini fark edince ayaklandı. Burada böyle sakin oturması çok zor olmuştu. Onu fark eden iki üç hayran bir süre sonra yirminin üzerinde çıkmıştı. Neyse ki güvenlik görevlileri araya girerek birkaç fotoğraf çekmeleriyle sonlanmıştı. Aralarında kalan iki adımdan sonra Louis'yi kollarında buldu. "Hoşgeldin sevgilim."

Louis onun boynuna sokularak ıslanan kirpiklerini saklamaya çalıştı. Ensesindeki saçlarını okşarken dudaklarını boynuna bastırdı. Harry bu sırada onun kokusunu içine çekmekle meşguldü. "Bay Styles araca geçmemiz gerekiyor." Louis yüzünü geri çekerek dudaklarını Harry'nin dudaklarına bastırdı. Kısa bir öpücükten sonra Harry Louis'nin elini tutarak çıkışa ilerlemeye başladı. "Çok özledim seni."

"Bende." derken koluna sarıldı Louis onun. Hala dışarıda bekleyen kız grubunu görünce Harry'ye baktı. Harry onu kızların olduğu yöne çekiştirdi. Louis durdurmaya çalışsa da umursamadan o yöne ilerledi.

"Merhaba kızlar. Gördüğünüz gibi oldukça yorgunuz. Bugünlük bizi affedin."

"Senin için uzun zamandır bekliyoruz. En azından ikinizin bir tane fotoğrafını çeksek." Harry Louis'ye baktı. Gözlerini irice açmış kızlara bakıyordu.

"O zaman bir tane grup fotoğrafı çekelim. Olur mu?" herkes onayladığında Harry kızlardan birinin telefonunu korumalarından birine vererek kolunu Louis'nin beline sardı. Louis'nin sırtı onun göğsüne yaslanmıştı böylece. İkisi hafif diz çökerek herkesin görünmesini sağladılar. Fotoğraf çekildikten sonra veda ederek araçtaki yerlerini aldılar.

"Yolculuk nasıl geçti?" Louis yüzünü göstererek omuz silkti. Yüzünden yorgunluk akıyordu. Gözlerinin altındaki torbalar bile uykusuzluğunu ele veriyordu. "Gel sevgilinin kollarına." deyip kollarını açtı. Louis gülümseyerek başı Harry'nin sol tarafında, bacakları sağ tarafında kalacak şekilde kucağına oturdu. Kollarını boynuna sararak gözlerini kapattı.

"Senin için çok güzel bir oda ayarladım. Hemen uyuyabilirsin."

"Önce duş almalıyım."

"Kötü kokmuyorsun ama yine de sen bilirsin. Sana eşlik edebilir miyim?" son söylediği şeyi sadece onun duyacağı bir ses tonuyla söylemişti.

"Memnuniyetle kabul edeceğim sanırım." dudakları sesli bir öpücükle buluştu. "Şimdiden nasıl geri döneceğimi düşünüyorum."

"Anı yaşa. Düşünme orayı şimdi. Bak şu an benim yanımdasın, kollarımın arasındasın." Louis onun çene kemiğini öptü. "Kısıtlı olan zamanımızı en güzel şekilde geçirelim."

"Senin yanında aksi mümkün değil ki zaten." Harry gülümsedikten sonra onun boynuna bastırdı dudaklarını.

"Görüşmeyeli romantiklik mi öğrendin sen?" Louis kıkırdayarak başını salladı. "Bak sen şu işe." deyip burnunu onun burnuna sürterken araba durdu. Louis kucağından kalkarak araçtan indi. Harry'de onun arkasından inip elini tutarak yönlendirdi. Louis'nin valizini Harry aldı.

"Buradan sonrasını ben hallederim." diyerek gönderdi diğer adamları. Asansörle odasının olduğu kata çıkıp kartla kapıyı açtı. Valizi bir kenara bıraktıktan sonra Louis'yi kendine çekerek dudaklarını buluşturdu. Louis ona büyük bir zevkle karşılık verirken ellerini Harry'nin göğsünde, omuzlarında ve kollarında gezdiriyordu.

F•R•I•E•N•D•S | LarryМесто, где живут истории. Откройте их для себя