37| KAVGA

3.9K 165 248
                                    

Nick'in ayarladığı yeni yıl tatilinden döneli iki gün olmuştu. O kadar harika bir hafta sonu geçirmiştim ki hafızalarımdan silinmeyecek anılara bir yenileri eklenmişti âdeta.

Şimdi ise Claire ile okulun çıkışına doğru ilerlerken sohbet ediyorduk. Daha doğrusu ben ona Nick'in sürprizini anlatıyorum, o da Bash ile yaptıklarını bana anlatıyordu.

Aklıma tekrardan o gün yaptıklarımız gelirken aptal aptal gülümsedim. Birlikte teleferiğe binmiştik ve bir sürü fotoğraf çekilmiştik. Sonrasında Nick mangal yakacağını söylemişti ama yakmaya çalıştığı kömürler et pişirmeye yetecek kadar alev almayınca vazgeçmiştik. En sonunda da yakınlardaki bir restoranda yemeğimizi yiyip gece yola çıkmıştık.

Bir insana basit gelebilecek şeyler bile o kadar değerli anlar gibi gelmişti ki gözüme...

Claire bunları daha sonra detaylı konuşacağımızı söyleyip kızların yanına giderken ben de adımlarımı bahçeye yöneltmiştim. Görüş açıma giren Nick'in arabasıyla genişçe gülümsedim. Varlığı beni mutlu ediyordu.

Ben tamamen ona odaklanmışken bir anda bileğimden tutulup duraksatılmamla bakışlarım ne olduğunu anlamak amacıyla o tarafa çevrildi. Okulun çıkış kapısının önünde beni durdurmasının amacını kendimce anlamaya çalışıyordum. O da bunu fark etmiş gibi konuşmaya başlamıştı.

"Birkaç dakikan var mı Nina?"

Bakışlarım önce hemen ilerideki Nick'in arabasını buldu. Ardından Noah'a çevrildi. Açıkçası şu an onunla muhatap olmak isteyeceğim son şeydi. Hele ki beni Nick bekliyorken.

"Acelem var, Noah. Üzgünüm."

"Sadece birkaç dakika."

Nick'in arabasının kapısının çarpılma sesiyle bakışlarım anında o tarafa kaydığında onun da bir şeylerin ters gittiğini hissetmiş olabileceğini anlamıştım.

Arabadan çıkıp eliyle alnına dağılmış saçlarını geriye atarken buraya doğru gelmeye başlamıştı. Ben de ona dalıp gitmiştim. Üzerine giydiği beyaz gömleği bileklerine doğru hafifçe sıyırmış, gömleğinin yukarıdan birkaç düğmesi onu rahatsız etmemesi için olsa gerek açıktı.

Onu incelemeye o kadar çok dalmıştım ki ne ara yanıma geldiğini bile anlayamamıştım. En sonunda Noah'ın sinirle söylediği sözler beni gerçek dünyaya döndürmeyi başarmıştı.

"Bak şu işe, küçük patron da buradaymış!"

Bakışlarım anında Nick'e dönerken herhangi bir olay çıkarmamasını umuyordum. Mavi gözleri âdeta alev alacak kadar koyulaşmış, Noah'a bakıyordu. Bakışları ufak bir an beni bulduğunda ise dudaklarımı oynatarak "Boş ver sen onu, gidelim," dedim ama beni umursadığı falan yoktu.

"Ne dedin sen?"

"Küçük patron dedim."

Nick bunu yedirememiş olacak ki birkaç adım ona yaklaştı. Boyu Noah'tan uzun olduğu için ona üstten alayla bakmaya başlamıştı. Çevredeki bir grup insanın duraksayıp neler olduğunu anlamak amacıyla bizi izlediğini fark etmiştim fakat şu an Nick'i elinden tutup kendime doğru çekiştirmekten başka bir şey gelmiyordu elimden.

Nick hâlâ daha ona bakarken "Küçük?" dedi tıslarcasına. Noah ise onu kızdırmış olmanın rahatlığıyla omzunu silkip gülmüştü. Nick bir kez daha "Küçük," diye mırıldandığında parmaklarımın arasındaki elinin sıkılaştığını hissetmiştim.

deniz kızı ile sarhoşlar masalıWhere stories live. Discover now