4| TEHDİT

9.2K 325 384
                                    

Okulun çıkış zili çaldığında eşyalarımı çantama tıkıp kızlarla okulun çıkışına ilerlemeye başladık. Jane her zamanki gibi yine ailesinin onu çok sıkmasından rahatsız olduğunu anlatıp duruyordu. Claire ile Hannah onu dinliyor, ben de aklım başka yerlerde öyle takılıyordum.

"Nina! Hey, sana diyorum."

Bakışlarımı kaldırıp Jane'e baktım. Ne var dercesine kafamı salladığımda "Diyorum ki ne zamandır kızlar gecesi yapmıyoruz. Aramızda yalnız yaşayan tek kişi de sen olduğuna göre," diye açıkladı tekrardan.

"Gelirsiniz hafta sonu."

Claire modumun düşük olmasına daha fazla dayanamamış olacak ki "Yine o patron kılıklı adamla bir şeyler oldu, değil mi?" diye sordu. Cevap vermedim. Yeterince belli değil miydi zaten?

Bahçeye indiğimizde esen havayla birlikte iyice sarıldım üzerimdeki sweatshirte. Havalar gittikçe soğuyordu. Henüz ceket giyme havasına gelmemiştik ama o da yakındı.

Claire'in "Kızım bu o adam değil mi?" diye ileriyi işaret etmesiyle hızla kafamı kaldırdım. Okulun çıkışında son model arabasına yaslanmış, gözünde güneş gözlüğü, kollarını göğsünde bağlamış okuldan çıkan kişileri izliyordu.

Bekle sen, şimdi sıçtım ağzına!

Adımlarımı hızlandırıp yanına ilerledim ve "Ne işin var senin burada?" dedim sinirle. Yaslandığı yerden yavaşça doğruldu. Güneş gözlüğünü çıkarıp yakasına takarken "Telefonum?" dedi hâlâ bende kaldığını ima ederek. Ben onu çoktan unutmuştum.

Sıkıntılı bakışlarımı etrafta gezdirdiğimde çoğu kişinin bizi izlediğini fark ettim. Bok vardı sanki. Alt tarafı yakışıklı bir adam okula gelmişti. Hem de benim için!

Kızlar yanımıza geldiğinde Hannah "Biz gidiyoruz," dedi kaş göz hareketiyle gelecekteki sevgilimi işaret ederek. Gözlerimi devirdim. Normalde yarı yola kadar beraber yürüyorduk, bugün bensiz idare edeceklerdi artık.

Enişteleri ile hâlletmem gereken bazı ufak konular vardı.

"Yarın sabah görüşürüz."

Üçüyle de öpüşüp vedalaştığımızda okuldaki çoğu kişi çoktan dağılmıştı. Bakışlarım ismini söylemek istemediğim kişiyi buldu. Sürücü koltuğunun yanındaki koltuğun kapısını açtığında kafasıyla binmem için işaret etti.

Hareketlere bak ya!

Arabaya bindiğimde o da oyalanmadan kendi tarafında yerini almıştı. Arabayı çalıştırmadan önce hemen "Nerede telefonum?" diye sordu. Yüzüme yapmacık bir gülümse kondurup "Evimde duruyor telefonun, amca," dedim 'amca' kelimesine iyice baskı yaparak.

Benden dün gece ona abi dememi istemişti ama tabii ki de onu dinleyecek değildim. Şu ana kadar aramızda bu konunun lafı geçmemişti. Çünkü beni sürekli görmezden geliyordu. Şimdi neden her hareketim ona batıyordu anlam veremiyordum.

Keskin bakışları anında beni bulduğunda ondan tarafa bakmamak için ayrı bir çaba harcıyordum. Arabayı çalıştırıp evime doğru yola koyulurken sinirle bana cevap vermişti.

"Laflarına dikkat et Nina!"

Kendimi sakin kalmaya zorladım. Şu an kavga etmek istemiyordum. Dün gece söylediklerini aklımdan bir bir geçirirken "Neden, dün sen o lafları ederken hiç dikkat etmiyordun ama!" diye meydan okudum ona. Ardından aklıma gelen detayla gülümsedim.

"Kıyamam, sen de haklısın aslında. Yaş ilerledikçe alzheimer riski de artıyor. Hatırlamıyorsundur sen şimdi dün neler dediğini."

deniz kızı ile sarhoşlar masalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin