43| SONUÇ

3.1K 134 191
                                    

"Nina bak, senin en sevdiğinden aldım. Çikolatalı olan."

Merakıma yenik düşüp kafamı kaldırdığımda Claire yüzündeki gülümsemeyle bana aldığı yaş pastayı önümdeki sehpaya bıraktı. Bunu fırsat bilen Jenna da hemen elindeki kutuyu açıp bana gösterirken "Ben de o çok sevdiğin çikolata kaplamalı çileklerden aldım. Affettin mi artık bizi?" diye sordu heyecanla.

Yüzümdeki ciddi ifadeye son verip onların bu hâllerine kahkaha attığımda zorlukla "Affettim," diyebildim gülümsemelerimin arasından. Onlar gibi bir dosta sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyordum.

Claire derin bir rahatlamayla salondaki koltuklara kendisini bırakırken Jenna da aldıkları pastayı servis edebilmemiz için mutfaktan gerekli şeyleri almak için ayrıldı yanımızdan.

"Siz niye okula gitmediniz ki?"

Claire sorduğum soruya karşılık "Sen burada bu hâldeyken okula mı gidecektik bir de? Dünden beri seni sınıfta yalnız bırakıp gittiğimiz için kendimizi suçluyoruz," diye konuştuğunda anında cevap verdim ona.

"Tamamen benim dikkatsizliğimdi. Hem siz beni boş verin, sevgilim bana gayet iyi baktı. Daha iyiyim anlayacağınız."

Aklıma dün yaşanılanlar geldikçe gülmeden edemiyordum. Ciddi anlamda Nick'in burnundan getirmiştim. Gece bana süt ısıtıp geldikten sonra bir türlü uykuya dalamamış, ondan bana masal anlatmasını istemiştim. Aklına bir şey gelmeyince internetten dinlemem için masal açmıştı. En sonunda da kendisi uyuyup kalmıştı.

Jenna'nın elindeki tabak ve çatallarla yanımıza gelmesiyle aklımdaki düşüncelerden sıyrılıp şu ana odaklandım. Claire'in yardımıyla birlikte pastayı kesip bana uzattılar. Geriye de en güzel kısım olan yemesi kalmıştı.

Onlar pastalarını yemeyi bitirmeden ben çoktan bitirmiş, bir diğer dilimi kesmeleri için rica etmiştim. Jenna da dediğimi yapmıştı. Şu sıralar sebebini bilmediğim şekilde iştahım fazlasıyla açılmıştı. Önüme ne gelirse yiyordum.

Kızlar benim pastadan bu kadar çok yememe hayret etmiş olacaklar ki hem anlamsız bakışlarla beni süzüyorlar hem de pastalarını yiyorlardı. Omzumu silkip sehpada duran çikolata kaplamalı çileklerden de tabağıma aldım. Aşırı güzel gözüküyorlardı.

"Nina, özel günün mü yaklaşıyor? Sen sevsen bile bir oturuşta bu kadar çok kremalı ve çikolatalı şeyler tüketemezdin."

Bakışlarımı tabağımdan kaldırıp Jenna'ya baktığımda söylediği şeyler karşısında bir an duraksadım. Kaşlarımı çatmama engel olamazken elimdeki tabağı sehpaya bırakıp koltuğun üzerinde duran telefonumu elime aldım.

Telefonumun kilidini açıp takvime girdim. Gördüğüm rakam şaşırmama sebep olurken "İki hafta gecikmesi normal mi?" diye sordum kızlara. Sonra umursamadan tekrar pasta tabağımı elime alıp yemeye devam ettim. Stresten olsa gerek gecikmişti.

Bir anda fark ettiğim detayla bakışlarımı hızla kızlara çevirdim. Onlar şok olmuş şekilde bana bakarlarken aklımızdan aynı düşüncelerin geçtiğinden emindim. Benim ihtimal dahi veremediğim o şey...

"Bize anlattığın doğum gününden sonra kaç kez daha yaptınız?"

"B-ben," diye konuşmaya başlayacak oldum ama yaşadığım şaşkınlıktan dolayı doğru düzgün cümle bile kuramıyordum. Derin bir nefes alıp "Birkaç kez daha," diye ekledim.

"Hamile kalmana sebep olacak kadar yani."

"H-hamile mi?"

Gözlerim fal taşı gibi açılmış bir şekilde onlara bakarken ellerimi nereye koyacağımı bilemeyip koltuktan destek aldım. Claire, Jenna'yı hamilelik testi alması için yanımızdan gönderdiğinde o da itiraz etmeden ayrılmıştı evden. Ben ise derin düşünceler içersinde öylece arkasından onun evden gidişini izliyordum.

Claire yanıma gelip beni sakinleştirmek adına telkinlerde bulunmaya başladığında onu dinlemeden "İmkanı yok! Değilimdir bence. Öyle değil mi?" diye sordum. O ise "Öğreneceğiz, sakinleş biraz. Yaraların kanayacak," diyip beni kalktığım koltuğa oturttu.

Bana çok uzun gelen bir sürenin ardından Jenna sonunda gelebildiğinde yaralarımı umursamadan hızla ayağa kalktım. Bana uzattığı paketi alıp adımlarımı banyoya yönelttim. Onlar da arkamdan gelip banyo kapısının önünde dikilmeye başlamışlardı.

Testi hemen yapıp banyodan dışarıya çıktım. Elimdeki henüz sonucu belli olmayan çubuğu onlara uzatırken tekrardan salona döndüm. Tek kişilik koltukta yerimi alıp dirseklerimi bacağıma yasladım ve ellerimle yüzümü kapattım. Bundan sonra ne olacağına çıkacak sonuç karar verecekti.

"Zaman doldu."

Ellerimi yüzümden çekip bakışlarımı Claire'e yönelttim. Bir elindeki teste bakıyor, bir bana bakıyordu. En sonunda benim meraklı bakışlarıma dayanamamış olacak ki konuştu.

"Çift çizgi."

Hiçbir şey söyleyemedim. Öylece donup kalmıştım âdeta. Belirtilere baktığımda sonucun bu şekilde olacağı bariz belliydi ama içimde hamile olmadığımı söyleyen ufak bir umut kırıntısı vardı. O da paramparça olmuştu zaten.

Aklımda yankılanan sesler bende ağlama isteği uyandırıyordu. Bir bebeğimin olmasını her şeyden çok istiyordum. Sonucun pozitif çıkması beni mutlu bile etmişti. Ama aklıma gelen şeyler mutluluğumun yerini hüzne bırakıyordu.

İleride çocuk sahibi olma gibi bir planım yok.

Çocuklara tahammül edemem.

Bu çok saçma bir ihtimal.

Oturduğum yerden ayaklanıp sarsak adımlarla odama ilerledim. Claire'in "Nina," diye seslenişini umursamadan yatağın altındaki valizi zorlukla alıp yatağın üzerine bıraktım.

Yönümü kıyafet dolabına çevirip işimi görecek rastgele kıyafetler çıkarırken odaya birden dalan Claire endişeyle "Ne yapıyorsun?" diye sordu. Onu duymazdan gelip işime devam ettim.

"Sırf bu yüzden her şeyi bırakıp gidecek misin yani?"

"Anlamıyorsunuz! Nick bebek istemediğini defalarca söylemişti, ama ben ne yaptım? Lanet olsun! Benim buradan uzaklaşmam gerekiyor, tamam mı? Onun yüzüne baka baka bu gerçeği saklayamam. Gitmem gerekiyor. Kafa dinlemem gerekiyor..."

"Saçmalama Nina! Nick bu bebeği reddedecek değil ya, babası sonuçta. Üstelik çocuk senden."

"Bu hiçbir şeyi değiştirmiyor. İstemediğini söylemişti. Ya benden aldırmamı isterse? Ben buna katlanamam."

Ellerini bileğime yerleştirip beni durdurdu ve yatağın üzerine oturttu. Gözlerimden ne ara aktıklarını bile bilmediğim gözyaşlarını eliyle sildikten sonra "Bir çözüm bulacağız," dedi beni ikna etmek için sakin çıkan sesiyle. Ardından ekledi. "Hem nereye gideceksin ki?"

"Rusya'ya döneceğim."

ohhh kaç bölümdür sıkılıyordum kaossuz rahatladım valla😌

deniz kızı ile sarhoşlar masalıWhere stories live. Discover now