11| DENİZ

6.2K 274 300
                                    

Nick döneli 2 gün olmuştu. Beni sürekli arıyordu ama telefonlarını açmıyordum. Her ne kadar deli gibi özlemiş olsam da ondan uzak durmaya çalışıyordum. Yaptıklarımdan sonra pek de sakin kalacağı söylenemezdi çünkü. Bu sefer fazla ileri gitmiştim.

Bugün ise deniz kenarına bakan bir mekanda kızlarla yemek yemeye gelmiştik. Onlara üstünkörü anlatmıştım olayları. Haksız olduğumu biliyordum ama onlar neden benim arkadaşlarımdı? Haksız olsam da haklı olduğumu söylemeleri için.

"Patatesleri yemeyeceksen ben yiyeyim mi?"

Claire'in sorduğu soruyla bakışlarımı ona yönelttim. Tatlı olduğunu düşündüğü bir gülümseme gönderirken eliyle tabağımdaki patatesleri işaret ediyordu. Gözlerimi devirdim.

Tabağı ona uzatırken bardakta kalan soğuk çayı içmeye devam ettim. Bir yandan da ısrarla bana bakan etraftaki insanların amaçlarını anlamaya çalışıyordum.

Ben öylece dalıp ilerideki deniz manzarasına bakarken bir anda görüş açıma giren kişilerle kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Gitgide bizim oturduğumuz masaya doğru yaklaşırlarken elim ayağım birbirine dolanmaya başlamıştı. Nick'in beni burada nasıl bulduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu.

Bakışlarımı kızlara çevirip "Burada olduğumuzu hanginiz söyledi?" dedim tek tek onları incelerken. Claire elini usulca kaldırdığında gözlerimi kısıp ona sinirli bir bakış attım.

Lakin bu kısa sürmüştü. Domenic, Bash ve Kol çoktan yanımıza gelmişti. Onlara samimiyetten uzak bir gülümseme göndererek oturduğum yerden ayaklandım.

Uzanıp kollarımı Nick'in boynuna dolarken "Hoş geldin," dedim ona sıkıca sarılıp. Çok pis özlemiştim. O da ani refleksle olsa gerek belime yerleştirmişti ellerini. Yoksa beni iteceğini bile göze almıştım.

Daha fazla parmaklarımın uçlarında duramayacağımı anlayınca geri çekildim. Onun sinirli mi yoksa sakin mi olduğunu anlayamadığım yüzüne öylece bakarken Bash ile Kol çoktan masada yerlerini almışlardı.

"Nasıldı iş gezisi? Bensiz pek güzel olacağını düşünmüyorum."

Bravo Nina! Hem suçlusun hem de laf etmekten gocunmuyorsun.

Nick beni hiç umursamazken "Başıma iş açmak için ekstra bir çaba gösteriyorsun resmen, Nina," dedi sakin çıkan sesiyle burada yokken yediğim boklara imada bulunarak. Evet, boklara.

Gerçi ben de ne düşünmüştüm ki? Beni özlediği için buraya geldiğini falan mı?

"Suçluluk duymuyorum. Özür falan da bekliyorsan, bekleme."

Alt tarafı ailesine kendimi sevgilisi olarak tanıtmış ve onlarla fotoğraf çekilip instagramda paylaşmış, hakkımızda bir sürü dedikodu çıkmasına sebep olmuş olabilirdim. Çok bir şey yaptım sayılmazdı yani.

"Sadece bir gece ailemle yalnız kaldın. Bu kadar ileri gitmiş olabileceğini tahmin etmemiştim."

Unutmadan, hakkımızda fan sayfalarının açıldığından bahsetmiş miydim?

Derin bir nefes aldım. Ona hangi bahaneyi öne sürersem süreyim haksız olduğumdan dolayı kızacaktı. Her türlü kızacağı için de sessiz kalmayı tercih etmiştim.

Bash onu kolundan tutup boşta olan sandalyelerden birisine oturtunca ben de kendi sandalyeme geri oturdum. Tedirgin bakışlarımı ona yönelttiğimde masanın üzerinde parmaklarıyla ritim tuttuğunu gördüm.

Ah, daha fazla bu sinirli hâllerine katlanamayacaktım!

Çantamı ve siyah yün hırkamı alıp ayaklandım. Mekanın çıkışına doğru ilerlerken Nick'in de arkamdan geldiğini anlamıştım. Biraz daha orada öyle kalırsak mekanı birbirine katabilirdik. En iyisi kimsenin olmadığı sessiz sakin bir yerde tüm sinirimizi birbirimize kusmamızdı.

Adımlarımı sahil kenarına yönelttim. Birkaç saniye ne yapacağımı bilemezken kıyıya vuran sulara basa basa uzaklaştım mekanın oradan. Üzerimde beyaz kısa bir elbise olduğu için sadece bacaklarım ıslanmıştı.

İnadına deniz suyunu arkamdan gelen Nick'e sıçratarak yürümeye devam ettim. Kendi kendine bir şeyler mırıldandığını fark ediyordum ama dalgaların sesinden ne söylediğini duyamıyordum. Büyük ihtimalle küfrediyordu.

Esen rüzgarla birlikte üzerimdeki hırkaya iyice sarıldım. Ayağımdaki sandaleti ne akılla giydiğimi dahi anlayamıyordum. Gündüz hava güneşli diye giyip çıkmıştım ama şimdi feci bir şekilde üşüyordum.

Aniden durup arkamı döndüm. Ne olacaksa bir an önce olsun ve bitsin istiyordum. Beni haklı çıkarmayacağını bilsem de "İşlerin bu kadar büyüyeceğini düşünmemiştim," diye açıklamada bulundum.

Bana alaylı bir gülümseme gönderip "Sen neyi düşünebiliyorsun ki zaten?" dedi sonlara doğru yükselen sesiyle. Yüzündeki alaylı ifade birden silinmiş, yerini sinire bırakmıştı.

"Bana bağırma! Karşında iş yerindeki rastgele bir çalışanın yok."

"Kim varmış karşımda? Aileme yalan söyleme hakkını kendinde bulan birisi mi?"

"Ailene birkaç gün sonra ayrıldığımızı söylersin, konu kapanır. Büyütme artık!"

"Annem tüm akrabalara senden bahsetmiş. O kadar kolay olacağını düşünmüyorsun herhalde küçük hanım!"

Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken "Ben sadece biraz eğlenmek istemiştim," dedim neredeyse mırıltı şeklinde çıkan sesimle. O ise ellerini sinirle saçlarından geçirmiş, bir süre öylece beklemişti. Onu kızdırmaktan başka bir işe yaramıyordum galiba ben.

"Senin eğlence anlayışın bu mu?"

Ellerini saçlarından çekerken sinirden koyulaşmış mavi gözlerini bana yöneltti. Sorgularcasına bakmaya başladığında kafamı hızla sağa sola salladım. Lakin beni umursadığı falan yoktu.

"Benim eğlence anlayışım da bu!"

Bana doğru adımlayıp bir anda beni omuzlarımdan denize ittiğinde vücudumda hissettiğim soğuklukla çığlık attım. Gözlerim anında dolarken kafamı kaldırdım ve ona iğrenircesine bir bakış attım.

Üşüdüğümü gördüğü hâlde bana bilerek bunu yapması kalbimde tarifi imkansız bir acı yaratmıştı. Bu sefer canımı çok yakmıştı. Gözlerini benden çekip başka bir tarafa bakmaya başladı. Ben ise çekemiyordum gözlerimi üzerinden. Kopamıyordum adeta.

Ellerimden destek alarak ayağa kalktım. Üzerimdeki neredeyse tamamen ıslanmış hırkayı çıkarıp çantamı da elime aldım. Elbisemdeki fazlalık suyu titreyen ellerimle sıkmaya çalıştım.

Onun kendi kendine "Sikeyim!" diye mırıldanmasını işitmiştim ama şu durumda umursayacağım en son şey oydu.

Omuzlarımda hissettiğim bir başka ceketle sanki bunu bekliyormuş gibi iyice sarıldım cekete. O kadar çok üşümüştüm ki itiraz dahi edemiyordum ceketini bana vermesine...

deniz kızı ile sarhoşlar masalıWhere stories live. Discover now