25| KARAR

5K 187 280
                                    

Nick'in toplantısı bir türlü bitmek bilmeyince ben de odada beklemekten sıkılıp Sarah'ın yanına gelmiştim. Şimdi de şirkettekilerin dedikodusunu yapıyorduk. Daha doğrusu ben ona zorla anlattırmıştım. O da anlatıyordu işte.

Normalde Nick'i kesinlikle beklemez ve çekip giderdim burdan. Lakin işin içine merak girmişti. Ben meraklı bir insandım. Nick de bunu çok iyi bilip benim merakımdan faydalanmıştı. Sonuç olarak; buradaydım.

"En sonunda Domenic Bey uğraşmak istemedi ve kovdu. Bildiğim kadarıyla daha sonradan kendi iş yerini kurmuş ama yürütememiş."

Tam cevap vereceğim sırada arkamdan gelen sahte bir öksürük sesiyle kafamı istemsizce o tarafa çevirmiş, bakış açıma Nick'in girmesine izin vermiştim. Ona 'ne var?' dercesine kafamı salladığımda "Toplantım bitti, çıkalım mı?" diye sormuştu. Başımla onayladım onu.

"Okul çantamla montum odanda. Getirip gel, gideriz sonra nereye gideceksek."

Hiçbir şey söylemeden yanımdan ayrılıp odasına doğru gitmeye başladığı sırada bakışlarımı Sarah'a çevirdim. Olanları şaşkın şaşkın izlerken "Domenic Bey şu an itiraz dahi etmeden dediğinizi yapmaya mı gitti yani?" dedi. Omzumu silktim. Tabii ki yapacaktı.

"Çok pohpohlamışlar bunu zamanında. El bebek gül bebek büyütmüşler sonra da böyle biz uğraşıyoruz. Alışsın şimdiden."

Sarah söylediklerime gülerken ben de ona tebessüm etmekle yetindim. Zaten o arada da Nick montum ile sırt çantamı getirmişti. Oturduğum masadan kalktıktan sonra okul eteğimi düzelttim ve Nick'in elindeki montumu alıp üzerime geçirdim.

Sırt çantamı da almam için bana uzattığında "Onu sen taşıyacaksın," dedim. Kaşlarını çatıp bana bakarken ben, onu görmezden gelip Sarah'a "Sohbet için teşekkürler, Sarah. Daha sonra görüşürüz," dedim gülümseyerek. Ardından vedalaşıp asansörün olduğu kısma doğru ilerledim. Nick de ardımdan geliyordu.

Asansörü çağırıp beklemeye başlarken montumun cebindeki telefonumu çıkarıp oyalanmaya başladım. Amacım o burada yokmuş, sanki onu önemsemiyormuşum gibi davranmaktı.

Asansör geldiğinde oyalanmadan içeriye girdim. Nick zemin katın bulunduğu tuşa dokunduğunda derin bir sessizlik eşliğinde beklemeye başladık. Arada bir de onu süzüyor, gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Elindeki sırt çantam üzerinde o kadar emanetmiş gibi duruyordu ki bu durum komiğime gitmişti.

Sonunda asansör zemin katta durduğunda ilk önce ben, sonra da o inmişti. Bu sefer onun beni yönlendirmesine izin vermiştim çünkü arabasının nerede olduğunu bilmiyordum.

Birkaç dakikanın ardından şirketin otoparkına geldiğimizde hemen ilerideki onun arabasını rahatlıkla ayırt edip o tarafa doğru yönelttim adımlarımı. Nick arabanın kilidini açıp önce sırt çantamı arka koltuğa bıraktı. Sonra da sürücü koltuğunda yerini aldı. Ben ise çoktan binmiştim arabanın ön koltuğuna.

Arabayı çalıştırıp otoparkın çıkışına doğru sürerken başımı geriye yasladım ve beni nereye götüreceğini düşünmeye başladım. Aslında Sarah'tan birkaç bir şey öğrenmiştim ama doğru olup olmadığını bilmiyordum. Bir türlü gelemiyordum böyle belirsizliklere.

"Nereye gidiyoruz?"

Cevap vermedi. Bir de bana?

Kaşlarımı çatıp ona döndüğümde öylece yola odaklandığını fark ettim. Derin bir nefes alıp "Nick, sana bir soru sordum. Yarın okulum var ve ben şu an evde oturup ders çalışmam gerekirken senin saçma salak işlerinle uğraşıyorum," dedim kendimi sakin kalmaya zorlayarak.

deniz kızı ile sarhoşlar masalıWhere stories live. Discover now