9| SOHBET

6.9K 298 380
                                    

Zaman geçtikçe yavaş yavaş bardaki insanlar azalmaya başlamıştı. Öyle ki terastaki insan sayısı bir elin parmağını geçmiyordu. Burası en çok manzarasından dolayı gün batımı vaktinde kalabalıklaşıyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde de insanlar zaten alt kattaki otel odalarına dağılıyordu.

Daha fazla soğukta kalmaya niyetim olmadığı için içeriye dönme kararı aldım. İçeri girer girmez gözlerimle oturduğumuz yeri aradım. Lakin gördüklerimle vücudumu anında ateşler basmış, bana gelmeye başlamışlardı. Sinirden gözlerim seğiriyordu.

Sakin ol Nina, muhakkak mantıklı bir açıklaması vardır. Yoksa niye 4 tane kız bizim masada oturuyor olsundu ki?

Bunun nasıl mantıklı açıklaması olabilir ya!

Adımlarımı hızlandırıp bir hışımla yanlarına ilerledim. Nick koltuğun en köşesine geçmiş telefonuyla ilgilenirken kızlardan 3 tanesi Bash ve Kol ile ilgileniyordu. Diğer kalan kişi de Domenic'e sırnaşmaya çalışıyordu. Ama Domenic'in kızı umursadığı falan yoktu.

Ben bunu mıncırırım!

Tabii önce daha önemli işlerim var.

E ama ben bu kızı parçalarım!

Nick'in bakışları beni bulduğunda gözlerimi kısıp ona sert olduğunu düşündüğüm bir bakış gönderdim. Mavi gözleri öylece bana bakarken daha fazla dayanamayacağımı anladım ve hızla onun yanındaki kıza doğru adımladım.

Kolundan çekip onu ayağa kaldırdığımda kızı kaldırdığım yere kendim oturdum. Bacak bacak üstüne çalarken "Buraları boş sandın herhalde tatlım," dedim yüzümdeki yapmacık gülümsemeyle. Kız ise bana anlamsız bakışlar atıyordu.

Şu an çirkeflik yapıp onu yerden yere vurmayı o kadar çok istiyordum ki...

Ama Domenic'in yanında bunu yapmak istemiyordum. En azından aramız biraz olsun normalken saçma salak bir kız yüzünden kavga edip tekrardan eski hâlimize dönmek istemiyordum. Ona olgun bir insan olduğumu kanıtlamak istiyordum sadece.

"Hadi bay!"

Elimi kaldırıp ona doğru sallarken birden orta parmağımı gösterdim ve gülümsedim. Kız sinirle yanımızdan ayrıldığında diğerleri de o kızın ayrılmasıyla kalkıp gitmişlerdi.

Bash ile Kol onlara uyup kalkarlarken arkalarından gitmeye başlamışlardı. Gözlerimi devirdim. Nick alışkın olmalı ki hiçbir tepki vermeden öylece izliyordu olanları.

"Sen de onlara katılmak istiyorsan gidebilirsin. Ben engel olmayayım sonra sana!"

İçim içimi yese de dışarıya olabildiğince sakin bir Nina yansıtmak için elimden geleni yapıyordum. Söylediğime şaşırmış gibi bana bakarken "Ben gideyim o zaman," diye ayaklandığında gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.

Hızla ben de ayağa kalkıp bileğinden tuttum ve "Otur oturduğun yerde!" dedim sinirle. Bu tepkime kahkaha attığında "Böyle bir tepki vereceğini tahmin etmiştim," dedi geri yerine oturduğunda. Bir de aklı sıra beni kandırmaya çalışıyordu ya!

"Sence anlık zevklerle uğraşacak bir adama mı benziyorum?"

Onun yanına geri otururken kafamı olumsuzca salladım. Ona aşık olma sebeplerimden birisi de bu olabilirdi. Karşı cinsi etkilemek için uğraşmıyordu, onlarla gereksiz samimiyet kurmuyordu. En önemlisi de herkesi yanına yaklaştırmıyordu. Sadece değer verdiği insanları alıyordu hayatına.

Birden alakasızca "Kendinden bahsetsene," diye bir konu koydu ortaya. Ona ciddi mi değil mi diye bakarken parmağımı çeneme götürüp düşünür gibi yaptım. Beni çok fazla tanımıyordu ve sormakta haklıydı.

"Adım aslında Natasha İrina Zamochkova. Babam rus, annem doğduğundan beri burada yaşıyormuş. Adımı babam koymuş ama annem söylemesi çok uzun olduğu için Nina şeklinde kısaltmış. Küçüklüğümden beri böyle seslendikleri için bir süre sonra ben de alıştım ve daha kolay olduğu için bu ismi kullanmaya başladım."

Beni ilgiyle dinlerken arada kaşlarının havalanmasından şaşırdığını anlamak zor değildi. İki farklı medeniyetten ailem olduğu için küçüklüğümden beri iki dili de aşılamıştı annemle babam bana. O yüzden aksanım iyiydi. Daha önce fark etmemesi de gayet normaldi.

"Rusça konuşabiliyor musun?"

Başımla onayladım onu. Buraya taşındığımız zamandan beri çok fazla konuşmuyordum ama yine de arada Rusya'daki arkadaşlarımı arayıp görüşüyordum.

"Annenle baban nasıl tanışmış?"

Yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım. Mekandaki yüksek sesli müziklere son verilmiş, daha yavaş müzikler çalmaya başlamıştı ve onunla bu sakin müzikler eşliğinde sohbet etmek çok güzel bir histi.

"Annemle babam çok basit şekilde tanışıp aniden evlenme kararı almışlar. Annem Rusya'yı ziyaret etmek için yola çıkmış. Uçakta da babamla tanışmışlar. Babam biraz sohbetin ardından gezilecek yerleri beraber gezmeyi teklif etmiş, annem de kabul etmiş. Birkaç haftanın sonunda annem geri İngiltere'ye döneceği zaman babam, annemi kaybetmeyi göze alamamış ve onunla gelmeyi seçmiş. Sonra da evlenme teklifi etmiş."

Yüzümdeki gülümsemeyle ona bakarken o söylediklerimi başıyla onaylayıp "Anladım," diye mırıldandı. Ardından derin bir nefes aldı. Bu hâliyle bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi.

Aniden bana dönüp eliyle elbisemi işaret ederek "Şu göğüs dekolteni düzeltir misin lütfen? Söylediklerine odaklanamıyorum," demesiyle elbisenin askılıklarını yukarı doğru çekiştirdim. Ardından sinirle ona döndüm.

"Bravo, sıçtın ortamın içine!"

Beni umursamadan bakışlarını etrafta gezdirdi ve "Birkaç gün sonra iş için yurt dışına çıkacağım. Haberin olsun şimdiden," dedi aramızdaki sessizliği fırsat bilerek.

"Kaç gün kalacaksın?"

"Bir haftayı geçebilir."

Birden tüm mutluluğum yok olmuş, yerini üzüntüye bırakmıştı. Ben ondan iki günden fazla ayrı kalmamışken şimdi bir haftadan fazla mı uzak kalacaktım yani? Yok, ben Nina isem bu fikri asla kabullenemezdim!

Heyecanla "Ben de geleyim o zaman? Hem sınav haftam yeni bitmişken güzelce kafa dağıtırım ben de?" diye sordum beklentiyle ona bakarken. Şu an sülük gibi ona yapıştığımın farkındaydım ama eğer istemiyorsa teklifimi kabul etmezdi zaten.

"Götüremem, Nina. Başına bir şey gelirse o sorumluluk benim üzerimde olacak. Ailen bu durumu hoş karşılayamayabilir."

Annem dünden razı tatlım.

"Lütfen, lütfen, lütfen..."

deniz kızı ile sarhoşlar masalıWhere stories live. Discover now