29| ANI

4.4K 179 263
                                    

Sınav haftam biteli birkaç gün geçmişti. Henüz iğrenç geçen sınavlarımın bende bıraktığı etkiyi atlatamasam da bir şekilde devam etmeye çalışıyordum günlük yaşamıma. Hoş, sanki hayatıma devam etmek dışında başka bir seçeneğim vardı elimde.

Bir zamanlar hayatımın merkezi olan erkek kişisiyle ise neredeyse 2 haftayı aşkın bir süredir hiçbir türlü konuşmamam da bok gibi giden hayatımın üzerine tuz biber olmuştu resmen. O olmayınca hayatım o kadar monoton gitmeye başlamıştı ki kendime itiraf etmek istemesem de eski hayatımı özlemiştim sanırım.

Derin bir nefes alıp yaptığım asıl işe odaklanmaya çalıştım. Kıyafet dolabından kendime şık bir kombin hazırlamakla uğraşıyordum. Lakin aklımın böyle başka yerlere dağılmasına izin verirsem geç kalacaktım. Bir an önce hazırlanıp dışarı çıkmam gerekiyordu.

Bugünki planlarımda normalde gün boyu evde kalıp dizi izlemek ve boş boş yatmak olsa da sabahleyin beni bu fikirden vazgeçirecek güzel bir haber almıştım. Bu da günümün tamamen değişmesine sebep olmuştu.

Rusya'dan en yakın arkadaşlarımdan birisi olan Veronika benim yaşadığım yere birkaç saatlik uzaklıktaki bir yere turla ziyarete geleceğini ve benimle vakit geçirmek istediğini söylemişti. Bana da onu hoş bir akşam yemeğine çıkarmak düşüyordu hâliyle.

Eski anılarım istemsizce aklımda canlanırken yüzümde geniş bir gülümseme yer edindi. Böyle bir şeye gerçekten ihtiyacım vardı. Rusya'daki eski arkadaşlarımı çok özlemiştim...

Taksiden iner inmez hemen görüş açıma girmiş olan mekana doğru adımladım. Hazırlanmam biraz uzun sürdüğünden geç kalmıştım. Yolda Veronika'ya durumu haberdar etsem de bu kendimi kötü hissetmemem için yeterli değildi.

Restorandan içeriye girdiğimde ufak çaplı bir göz gezdirdim masalara. Daha önceden rezervasyon yaptırmadığım için onun nerede olduğunu bilmiyordum. Fakat bu durum uzun sürmemişti. Onu kısa sürede bulmuştum.

Kalbim bir anda heyecanla atmaya başlarken dolan gözlerime engel olamamıştım. Adımlarımı hızlandırıp oraya doğru koşar adım ilerledim. Veronika beni görür görmez çoktan ayaklanmıştı bile.

Tam karşısına geldiğimde kollarımı açıp sımsıkı sarıldım ona. Ondan da karşılığı gecikmemişti. Bir süre o şekilde birbirimize sarılı kalırken "Seni nasıl özlemişim!" dedim hafif duygusal çıkan sesimle.

En sonunda geriye çekildiğimde yanındaki erkeğin yeni yeni farkına varıyordum. Ufak bir baş selamı verdikten sonra üzerimdeki siyah kabanı çıkarıp oturacağım koltuğa astım. Ardından da masada yerimi aldım.

"Tanrım, hâlâ daha inanamıyorum! Bana niye geleceğini daha önceden haber vermedin?"

"Seni hayal kırıklığına uğratmak istemedim. Buraya geleceğim kesin değildi çünkü. Ama her şeyi erkek arkadaşıma borçluyum," dedi bakışları yanındaki çocuğu bulurken. Böylelikle de onun Veronika'nın sevgilisi olduğunu anlamış olmuştum.

Bana daha önceki mesajlaşmalarımızda bir erkekle yakın olduğundan bahsetmişti ama işlerin bu kadar ciddi olacağını o zamanlar tahmin edememiştim. Şimdi birlikte ülke gezmeye bile başlamışlardı. Bu durum beni biraz kıskandırmıştı açıkçası. Ama arkadaşım adına da fazlasıyla sevinmiştim.

Biz siparişlerimizi verip onunla çoktan uzun bir sohbete dalarken yanımızdaki çocuk da öylece bizi dinliyordu. Hayatımızda gelişen detayları birbirimize sabırsızca anlatıp yemeklerimiz gelene kadar asla susmaksızın konuşmuştuk. Yemekler geldiğinde ise aynı şekilde kaldığımız yerden devam etmiştik konuşmaya.

Yemeklerimiz bittiğinde izin isteyip masadan ayaklandım. Dudağımdaki kırmızı rujun darmadağın bir hâle gelmiş olmasından korkuyordum. O yüzden kafamı yere eğip elimdeki çantam eşliğinde lavaboların olduğu kısma doğru ilerlemeye başlamıştım.

Lavabodan içeriye girdikten sonra direkt aynanın karşısına adımladım. Ellerimle dudağımın kenarına taşan ufak tefek yerleri temizledikten sonra çantamdan rujumu çıkardım.

İşimi fazla oyalanmadan kısa bir sürede hâlledip lavabodan ayrıldım ve onları bekletmemek adına oturduğumuz masaya geri ilerlemeye başladım. Lakin o esnada gözüme çarpan şeyle istemsizce duraksamıştım. Bir anda bakışlarımın odağına giren kişiyi burada görmeyi beklemediğim aşikardı. Hem de yanında bir kadınla...

Zorlukla oturduğumuz masaya geldiğimde onlara hiçbir şey belli etmemek için ekstra bir çaba harcamaya çalışmıştım. Yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirirken "Buraya yakın çok güzel bir tatlıcı biliyorum. Sizi oraya götürmemi ister misiniz?" diye sordum. Buradan bir an önce gitmek istiyordum.

Neyse ki onlar da işimi kolaylaştırmış, teklifimi kabul etmişlerdi. Hesabı isteyip ödememizin ardından ayaklandığımızda kafamı son kez gördüklerimin doğru olup olmadığını doğrulamak için o tarafa çevirdim.

Mekanın en köşesindeki masalarda, daha önce yakınında hiç görmediğim bir kadınla baş başa yemek yiyorlardı. Karşısındaki benden oldukça olgun duran kadın ona bir şeyler anlatırken Nick de ilgiyle ona bakıyordu. Sürekli gülümsüyor, bazen de kahkaha atıyordu. Oysaki benim yanımda çok nadir gülümser ya da bu denli mutlu olurdu.

"Nina, sen iyi misin tatlım?"

Veronika'nın endişeyle sorduğu soruya başımla onaylayarak cevap verdim. Şu an kendimi onun kollarına atıp ağlaya ağlaya olanları anlatmak istesem de bu anımızı mahvetmek istemiyordum. Zaten çok nadir bir araya gelebiliyorken şu zamanı da kendi dertlerimle onu boğarak geçiremezdim. Bunu kendime yakıştırmıyordum.

Derin bir nefes aldım. Her şeyin muhakkak yoluna gireceğini ve hiçbir şeyi düşünmemem gerektiğini kendime hatırlatmamın ardından Veronika'ya iyi olduğumu belirtmek istercesine gülümsedim.

"Hadi gidelim. Sizi götürmek istediğim başka bir yer daha var. Bayılacaksınız!"

Restoranın çıkışına doğru ilerlerken bir yandan da onların sohbetine eşlik etmekle uğraşıyor, etrafa gülücükler saçmak için sınırlarımı sonuna kadar zorluyordum. Sanki hiç Domenic'i bir başka kadınla görmemiş, deli gibi kıskanmamış gibi...

bu satırda beni 3 emojiyle anlatın desem?? :))

çünkü neden olmasın

şaka maka yorumlarda sizle konuşmayı feci özlediimmm!!!🥳🥳🧚🏻‍♀️🧚🏻‍♀️

deniz kızı ile sarhoşlar masalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin