49. Bölüm

10.8K 740 309
                                    

Ben geldimmm. Multide ki şarkıya bir bakın derim güzelmiş.

Okumaya başlamadan önce oy vermeyi unutmayınn.

İyi okumalarrr ❤

Şeytan sadece gözlerimin içine odaklanmıştı. Söylediğim sözleri duyduktan sonra bana kararsız bir şekilde bakmıştı.

Başını olumsuz anlamda sallayıp dudaklarını ıslattı. "Seni oraya götürmek istemiyorum..." dediğinde derin bir nefes aldım.

"Savaş... Senden ayrılamayacağımı biliyorsun" dedim ve gözlerimi ondan çekip yere kaydırdım. "Bu görevi kabul edip etmemek sana kalmış" diye devam ettiğimde başını salladı.

"Babama söyleyelim" Söyledikleriyle kaşlarımı çattım. "Bana bağlı olduğunu anlatalım onlara" Araya girip yüzüne çaresizce baktım.

"Bunu yapamayız..." bakışlarımı yüzünde gezdirdim. "Ortalık zaten karışık daha fazla olay çıkartamayız Savaş" Dedim ve derin bir nefes aldım. "Herkes Sareyle evleneceğini sanıyor, bunu söylersek onları çok kızdırırız"

Bir yandan haklıydım. Sare'nin ailesi Büyücü krallığını yönetiyordu. Savaşa bağlı olduğumu söylersek bize sinirlenip olay çıkartabilirlerdi. Krallığın başı bizim yüzümüzden derde girerdi.

Şeytanın bana sarılmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp bende kollarımı ona doladım. Yüzünü boynuma gömdü ve yavaşça iç çekti. "Sana bir şey olmasına izin vermem" dediğinde kaşlarımı çattım. Elini kaldırıp ensemdeki ize getirdi.

Savaşla yakın olduğumuz için Mührü hissetmiyordum. Etkisini birazda olsa kaybetmeye başlamıştı. Şeytanın, Mührü kimin yaptığını bildiğini biliyordum. Bana söylememesine biraz kızsamda etkisini hissetmediğim için çok üzerine gitmiyordum.

Biraz daha sarıldıktan sonra belimde ki kollarını gevşetti ve beni yatağa yönlendirdi. "Yarın çok yoğun bir gün olacak dinlenmemiz gerekiyor" Dedi.

Yorganı kaldırıp yatağın içine girdim ve Şeytanı izledim. Tişörtünü çıkarıp kenara fırlattıktan sonra yanıma geldi. Yatağa girip beni kendine çekti. "İyi geceler" dediğinde derin bir nefes aldım.

"İyi geceler şeytan" diye mırıldandım.

.........

Saat kaçtı bilmiyordum. Gecenin bir yarısı gördüğüm kabusla huzursuzlukla gözlerimi açmıştım. Korkuyla şeytanın göğsüne biraz daha sinmiştim. Düzenli nefes alıp verişlerinden uyuduğunu anlamıştım.

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Endişeyle ve çaresizlikle gözlerimi yüzünün her santiminde gezdirdim. Ezberlemek istermiş gibi.

Onu kaybetmekten ölesiye korkuyordum. Gördüğüm kabus ise hiç iyi şeylerin olmayacağının bir kanıtıydı.

Rüyamda ise, onu kaybediyordum...

Başımı sallayıp titrek bir nefes aldım. O ölürse bende ölürdüm ama rüyamda öyle olmuyordu.

Onu kaybediyordum ve öylece izliyordum. Hiçbir şey yapamadan gitmesine izin veriyordum.

O anlar tekrar zihnimde canlandığında korkuyla iç çektim. Göz yaşlarım bağımsızlığını ilan etmişlerdi. "Dolunay?" Şeytanın konuşmasıyla gözlerimi kapattım.

"Gitme..." diye fısıldadım. Ağlamam şiddetlenirken başımı göğsüne daha çok bastırdım. "Lütfen gitme şeytan... Ben seni özlerim ki" Ellerini saçlarımda hissettiğimde yavaşça iç çektim. "Yapamam ben sensiz..." bir kez daha üzgünce iç çekmemle eğilip başımı kaldırdı. Yüzümü endişeyle izlerken gözlerinde hüzün vardı.

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now