40. Bölüm

12.6K 854 400
                                    

Ben geldimmm bebeklerimm. Multide ki şarkıyı isterseniz dinleyin bölümle alakası yok ama koyasım geldi jsnsjdben

Neyse daha fazla bekletmeyeyim, iyi okumalarrr ❤

Savaş konuştuğunda, kapının önünden yavaşça geri çekildim ve duvara yaslandım. Nefes alamıyordum, abim böyle bir şey yapmazdı, bir sorun vardı...

Kesinlikle bir sorun vardı. Kraliçe yaptıklarının aynısını sürüyede yapmış olmalıydı. Ya abim? O nasıl izin vermişti? Başımı salladım ve derin bir nefes aldım. Bize saldırdıkları için zarar görmüşte olabilirlerdi. Ölmüş bile olabilirlerdi...

Gözlerimin yanmaya başladığını hissediyordum. Neden her şey bu kadar kötü gitmek zorunda?

Toplantı odasından tekrar Savaş'ın sesi geldiğinde orayı dinlemeye başladım. "Bunu kraliçe yapmadı, o bu kadar güçlü değil, bir sürüyü kontrol edemez"

Bu seferde Savaş'ın abisi konuşmaya başladı. "Yeni bir düşman, ne güzel!"

"Ne istediğini öğrenmeliyiz" Dedi Savaş ve devam etti. "Emreyi ve Yiğiti orada göremedim, onlar kontrol altında olmayabilirler."

Gözümde ki yaşı elimin tersiyle sildim ve ayağa kalktım. Bunun bir açıklaması olmalıydı.

Gözlerimin kızardığına emindim. Yinede aldırış etmeden büyük koridorda ilerlemeye devam ettim. Nova da arkamdan geliyordu.

"Dolunay, iyi misin?" değilim.

"İyiyim" Nova çatık kaşlarıyla yanımda ilerlerken bakışlarını bana çevirdi.

"Nereye gidiyoruz?" dediğinde cevap vermedim. Düz koridorda ilerlemeye devam ettim. "Dolunay burası revire gidiyor"  Başımı salladım.

Revire gidip Alplere bakacaktım. Ondan sonrada dışarı çıkacaktım. Biraz yalnız kalıp düşüncelerimi toparlamam gerekiyordu. Belkide ağlamak...

İçeride kurtboğan olmasına aldırış etmeden bileğimde ki tokayla saçımı topladım ve revirin kapısını açtım. İçeri girdiğim anda boğazım acımaya başlamıştı ama o kadarda kötü değildi.

Sıra sıra dizilmiş beyaz yataklarda yatan yaralıları gördüğümde derin bir nefes aldım.

Bakışlarımı kalabalık revirde gezdirdim. Herkes yakının yanındaydı. Sonunda gözüm bir yere takıldı. Ela, Alp'in yattığı yatağın yanına oturmuş elini tutuyordu.

Gözlerimin tekrar yandığını hissettiğimde bakışlarımı başka tarafa çevirdim. Ela'nın yanına gidecektim.

Boğazımın yanması biraz daha fazlalaşmıştı. Geçmesini beklemek saçmalık olacağı için revirde yavaş adımlarla Elaların yanına ilerledim.

Ela kızarmış gözlerini bana çevirdiğinde yanlarına gelmiştim. Alp iyi gözüküyordu. Hatta gülümsüyordu. Neden gülümsediğini anlamak için kaşlarımı çattım ve sorar gözlerle baktım.

Alp bakışlarını bana çevirdi. "Heh. Dolunay iyi ki geldin" Dedi ve Elayı gösterdi. "Şu kıza artık ağlamamasını söyler misin? Ben iyiyim bir şeyim yok"

Alp'in iyi olduğunu duyduğum için biraz da olsa rahatlamıştım. Ela'nın yanına yaklaştım ve elimi omzuna koydum. Gülümsedim. "Ela, Alp iyiymiş, bak kendisi söyledi neden hala ağlıyorsun?" Ela göz yaşlarını eliyle sildi ve bana döndü.

"O ağlamamam için yalan söylüyor" dediğinde bakışlarımı Alpe çevirdim. Gerçekten iyi olup olmadığını anlamak için bedeninde gözlerimi gezdirdim. Bir kaç yerde sargı vardı.

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now