6. Bölüm

18.8K 1.1K 301
                                    

Off, başım...

Gözlerimi açtığımda büyük beyaz bir tavanla karşılaştım biraz daha tavana baktıktan sonra her şey yeni kafama gelmiş olacak ki hemen yattığım yerden doğruldum.

Dün neler olmuştu öyle?! Hâlâ daha aklım almıyordu.

Yok ya, yaşanan olayların gerçek olacak hâli yoktur heralde. Değil mi?

O zaman ben şu anda neredeyim?

Acaba kaçırıldım mı?

Yoksa gördüğüm şeyler bir rüya mıydı?

Rüya olsaydı burada olamazdım.

Aklıma yeni gelen bir fikirle etrafı incelemeye başladım en başından yapmam gereken şeyi en son yapıyorum ne kadar güzel bir beynim var.

O değilde, ben neden bu kadar sakinim,

Etrafta sıra sıra dizilmiş beyaz yataklar vardı bir revire benziyordu.

Yataktan kalkıp kapıya doğru yürümeye başladım. Dışarı çıktığımda  kulübe gibi ahşaptan yapılmış bir yerdeydim aşağı doğru uzanan merdivenler vardı.

Şu anda tek amacım annemle Yiğiti bulmaktı.

Aşağı indiğimde salon gibi bir yerle karşılaştım koltuklar vardı sadece.

Bahçeye çıktığımda ormanın içine yapılmış kasaba gibi bir yerle karşılaştım ahşap evler yan yana dizilmişti.

Sanırım saat daha çok erkendi etrafta birkaç kişi vardı.

Tuhaf olan ise erkeklerin üzerinde tişört yoktu kızlarda sıfır kollu giymişlerdi.

Siz şimdi bunun neresi tuhaf diyorsunuzdur, hemen söyleyeyim;

Biz kış ayındayız...

Onların yanına gidip burasının neresi olduğunu sormaktan başka çarem yoktu.

Yanlarına yürümeye başladığımda hepsi bana baktı.

"Merhaba." Dedim

Bir kız bana büyümüş gözlerle bakıyordu.

"Sen koruyucu melezsin."

Kızın dediğini anlamamıştım. Ne kadar çok gizem vardı burada.

"Anlayamadım?" dedim.

"Ben seni alfanın yanına götüreyim."

Alfa, vay canına dakika geçtikçe yeni şeyler öğreniyorum, ya ben aklımı kaçırıyorum ya da şu anda bir rüyadayım.

"Alfa derken?"

"Beni takip et."  Dedi ve yürümeye başladı.

Çok açıklayıcıydı (!). Buradaki insanlar ne kadar nazik(!)

Kızı takip etmeye başladım. Benim yaşlarımdaydı kızıl saçlı ve yeşil gözlüydü.

Sonunda bir kulübenin önünde durdu. Bu kulübe diğerlerine göre daha büyüktü.

Kız kapıyı tıklattığında içeriden "gel" sesi geldi. Kapıyı açıp içeri girdi bende onun arkasından içeri girdim.

Bir salona girmiştik soru sormaya fırsat bulamadan beni buraya kadar getiren kız dışarı çıktı ve kapıyı kapattı.

Birazcık ürkmedim değil. Bir süre kapanan kapıyla bakıştım tam önüme dönecekken bana sarılan kollarla yerimde kaldım.

Bana sarılan kişinin kim olduğuna bakmaya çalışıyordum ama öyle bir sıkı sarılıyordu ki kafamı bile kaldıramıyordum. Sadece erkek olduğunu anlamıştım.

"Ne kadar büyümüşsün." Dedi bana sarılan kişi.

Bu sözlerde ne demek oluyordu? Sonunda tanıdık bir sesle beni bıraktı.

Bu ses annemindi. Yanımda duruyordu. Yiğitte arkada koltuğa yaslanmış bizi izliyordu. Anneme hemen sarıldım.

"Dün Neler oldu? Neredeyiz biz? Siz iyi misiniz?"

"Sakin kızım hepsini cevaplayacağım. Önce seni tanıştırmak istediğim biri var."

Benden ayrılıp daha demin ki bana sarılan kişiyi gösterdi. Tahmini  23 yaşındaydı bana çok benziyordu. Kahverengi saçlı kahverengi gözlüydü.

Anneme sorar gözlerle baktım.

"Bu senin abin Emre."

"Ne?"

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now