61. Bölüm

8.9K 648 346
                                    

Ben geldimm. Okumaya başlamadan önce oy vermeyi unutmayın, oy sayımız düşmüş biraz.

Multideki şarkıya bakabilirsiniz.

İyi okumalarr 🖤

Başımı biraz eğdim ve çatık kaşlarımla Maviyi büyük bir dikkatle inceledim. Kucağımdaki küçük kız huysuzlanmaya başlamıştı. Hera konuşmam üzerine okunu indirdi ve Maviyi işaret etti.

"Bu kurt senin kurtun değil miydi?" Sorusuyla başımı salladım. Hera'nın ardından Batu konuşmaya başlamıştı.

"Buraya nasıl geldi?" Diye sorduğunda dördümüzde farkettiğimiz şeyle şaşkınlıkla birbirimize baktık.

"Geçit!" Aynı anda konuştuğumuzda Mavi korkarak bana yaklaştı. Batu küçük kızı kucağımdan aldığında dizlerimin üzerine çöktüm ve Mavi'nin yelesini okşadım. Yorgun görünüyordu, gri yelesinin bazı yerlerinde çamur izleri vardı.

Eğer bir geçit kullanarak bir ay sonra yanıma gelmişse, kapanmayan bir geçit vardı ve krallığa açılıyordu.

Hızlanan kalbimle Mavi'nin gözlerine baktım. "Beni oraya götürebilir misin kızım?" Dediğimde sirkelenip arkasını döndü. Doğrulup onu izledim. Kasabadan uzaklaşıyordu. Başımı salladım ve arkamdaki üçlüye işaret verdim. Mavi'nin arkasından ilerlemeye başladığımda beni takip ettiler. Küçük kızda bizimle gelmek zorunda kalmıştı çünkü onu bırakacak zamanımız yoktu. Biraz daha beklersek geçidin kapanma olasılığı vardı.

Titrek bir nefes alıp hızlı adımlarla ilerledim. Birlikte kasabadan uzaklaşmıştık. Bunu yaparken geçidin kapanmamış olmasını umdum ve işe yaramayacağını bildiğim halde gür ağaçların arasından geçerken zihnimden çaresizce şeytana seslendim.

"Seni özledim..." onun cevap vermeyeceğini bilsemde bir umut bekledim.

Bağ zihnimde yer alan bir köprü gibiydi. Bir tarafında ben varken diğer tarafında şeytan vardı. Bu köprü, yani bağ, sayesinde onun her hissettiğini hissedebiliyordum ama artık öyle değildi... köprünün diğer tarafı boştu sanki. Büyük bir sis tabakası üzerini kaplamış gibi görünüyordu ve ses yoktu.

Bu canımı acıtıyordu.

Boynumda asılı olan kolyenin deli gibi parlamasıyla gözlerimi irileştirip onu avuçlarımın içine aldım. Neden parlıyordu?

Mavi'nin durmasıyla bende durdum ve önümdeki büyük kayayı inceledim. Geçit burada olmalıydı. Bulut ve Hera yanıma gelirken Batu küçük kızla birlikte arkada kaldı.

Bu büyük gri kaya sanki ormanın içine sonradan gelmiş gibi duruyordu. Etrafında ki ağaçlar bir daire şeklini alıp kayanın etrafını çevrelemişlerdi. Mavi'nin hırlamasıyla kayaya biraz daha yaklaştım ve avuç içimi pürüzlü yüzeyine bastırdım. Bir şey olmuyordu...

Yavaşça iç çekip gözlerimi kapattım. Bir geçidin nasıl açılacağı hakkında hiçbir fikrim olmamasına rağmen iç güdüsel olarak elimi kayanın üzerinde tuttum. Parça parça gelen bir enerji hissediyordum. Bu enerji kayadan geliyor ve bedenimin etrafını kaplıyordu. Enerjinin vücuduma düzgün bir şekilde yayılması için kanatlarımı yavaşça açtım. Bu hareketimle başıma büyük bir ağrı saplanmıştı.

Kayaya bir şeyler oluyordu. Bunu hissedebiliyordum. Yüzeyine yasladığım avcum yanmaya başlamıştı. Buna rağmen gözlerimi açmamıştım. Krallığa dönmek için tek şansım bu olabilirdi. Mavi bu geçidi nasıl açmıştı ki?

Yanıma birinin geldiğini hissettiğimde gözlerimi açıp sağ tarafıma baktım. Hera endişeyle yanımda duruyordu. "Dolunay, zorlamanın bir anlamı yok, geçit kendini kapatıyor" dediğinde çaresizce başımı salladım.

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now