82. Bölüm

3.4K 238 407
                                    

Ben geldimm. Çok uzunn bir bölüm oldu o yüzden yavaş yavaş okuyalım bebeklerim 🤍

Önceki bölüme kısa bir göz gezdirerek neler olduğunu daha iyi hatırlarsınız. Şimdiden söyleyeyim.

Başlamadan önce oy vermeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayınn.

İyi okumalarr 🦋

Sadece derin bir nefes almam lazım.

Derin derin nefesler...

Ama lanet olsun ki nefes alamıyorum! Bu adam kendine hangi büyüyü yaptıysa ona dokundukça boğuluyormuş gibi hissediyordum. Ellerinin dokunduğu yerler tenimi yakıyordu. Ellerim omuzlarındaydı, takım elbisesine dokunan avuç içlerim yanıyordu.

Nefes alamıyorum.

Dişlerimi sıkıp birkaç dakikadır kapalı olan gözlerimi açtım ve dönen balo salonunu izlemeye başladım. Ateş'in lanet olası gözlerinden başka bir yere bakmak ve bildiğim dans hareketlerini yerine getirmek cehennem hissi veriyordu. Orman ruhu elbisemde olsada öyle güvensiz hissediyordum ki...

Sanki onun karşısında titreyen on yedi yaşımdaki halime geri dönmüştüm.

Kanatlarımın altında duran ve belime yaslı olan eli yavaşça yukarı çıktığında gerildim. Kanatlarıma dokunuyordu!

"Kes şunu yoksa lanet olası kafan yerinde olmayacak." Dediğimde güldü ama elini beyaz kanatlarımdan çekmedi.

Orman ruhu derhal bir şey yapmazsa onuda Ateş'i de öldürecektim!

Beni bu adamla dans ettirdiği yetmiyormuş gibi şirin bir kelebek süsü şeklinde elbisemin askısında duruyordu. Bu kelebeğin bir şey yapması gerekiyordu artık! Yoksa kenarda öfkeyle bizi izleyen şeytan kendini daha fazla tutamayacaktı.

"Kanatlarına dokundu." Dedi şeytan öfkeyle. İç çekerek gözlerimi kapattım. "Kanatlarına sadece ben dokunabilirim. Ya onunla dans etmeyi kesersin ya da oraya gelir seni alır ve planını bozarım. Birini seç. Şimdi."

Ben stresle Ateş'ten olabildiğince uzaklaşmaya çalışırken o beni daha sıkı tutmuştu.

"Benden korkuyor musun yoksa Dolunay?" Dediğinde sanki her şey yolundaymış gibi dans etmeye başlayan konuklarımız bile duraksadı. "Doğa Koruyucusu benden korkuyor mu? Sen bana meydan okuyan koruyucu değil misin? Neden titriyorsun karşımda?"

Siktir. Siktir. Siktir.

Beni müttefiklerimizin karşısında küçük düşürdü. Hafif bir müzik çalan balo salonunda yankılandı sözleri. Herkes duydu.

Beni kendi etrafımda döndürürken, elbisemde benimle birlikte döndü. Tekrar belimi tuttu ve dansa hiçbir şey olmamış gibi devam etti.

Titremiyordum ben. Neden titreyecektim ki?

Kendini kandırma, Dolunay. Ateş'ten hala deli gibi korkuyorsun.

Ne yazık ki iç sesim haklıydı. Kanatlarıma dokunduğu andan beri stresten ellerim titriyordu. Boğazım yanıyordu ve nefes alamıyordum.

Gerçekten korkuyor muydum ben Ateş'ten? Güçlüydüm, Orman Ruhu bile benimleyken, Nyx bana Ateş'i öldürmem için kılıcını vermişken ben hala korkuyor muydum?

Böyle olmamalıydı...

Gözlerimi açıp kapadım ve kendime geldim. Derin bir nefes alıp başımı dikleştirdiğimde titremem azalmıştı. "Orman ruhu bile benimleyken senden korkmuyorum Ateş. Baloma gelecek kadar aklını kaçırmışsın."

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now