55. Bölüm

9.4K 766 342
                                    

Ben geldimm. Multideki şarkıya bakabilirsiniz.

Hikayeye geçmeden önce oy vermeyi unutmayınn.

İyi okumalarrr <3

Sertçe yutkundum ve başımı kaldırmaya çalıştım. Her yerin bulanık gözükmesi kesinlikle işimi zorlaştırıyordu.

Başımı çok sert çarpmış olmalıydım.

Titrek bir nefes alıp bakışlarımı bana yaklaşan Ateş'e çevirdim. Kaşlarını çatmış yavaş adımlarla yanıma yaklaşıyordu. Suratında alay eden bir ifade vardı.

Hırsla yerimden doğruldum ve büyük taş parçalarının altında kalan kanadıma baktım. Canım acıyordu.

Yüzümü buruşturup parmaklarımla kavradığım hançeri arkama sakladım. Ateş güldü. "Madem seni öldüremiyorum, bende kendi yöntemlerimi denerim" yüzüne anlamaz bir şekilde bakmaya devam ettiğimde, elindeki kılıcı sertçe yere attı.

Kaşlarımı çatarak ne yapmaya çalıştığını anlamak için yüzünü inceledim. Gözlerini kısmış suratıma bakıyordu.

Bir dizini yere yaslayıp yüzüme doğru eğildi ve elini çeneme çıkartıp başımı kaldırdı. Başını hafifçe yana eğip konuştu. "Ne yapsak ki seninle?" Dediğinde elimle hançeri daha çok kavradım.

Bana biraz daha yaklaşması gerekiyordu. Kendimi geri çektiğimde yüzünü yüzüme daha çok eğdi. Gözlerimiz kesiştiğinde derin bir nefes aldım. Bunu yapabilirdim.

Hançeri tam çıkaracağım sırada eliyle hançeri tuttuğum bileğimi kavradı. Alay eden bir surat ifadesiyle güldü. Anlamıştı... "Yaramazlık sana hiç yakışmıyor melekcik" dedi ve hançeri elimden alıp uzağa fırlattı.

Korkuyla yüzüne baktım. Elini yüzüme çıkartıp baş parmağıyla yanağımı okşadı. Tiksintiyle kendimi geri çektiğimde ise bakışlarını yüzümden çekip taşların altında kalan kanadıma kaydırdı. Dudaklarını büzüp konuştu. "Yardım etmemi ister misin?" Dediğinde başımı önüme eğdim.

Neredesin şeytan?

Onlardan başka şansım yoktu. Nereye gittiklerini bile bilmiyordum.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Gözlerimi açtığımda ise sağ elimin avcunu Ateş'e farkettirmeden yere yasladım. Elimin altından çıkan sarmaşıkların ona doğru uzanmasıyla kaşlarını kaldırdı. Şaşırması bana zaman kazandırabilirdi.

Sarmaşıkların yardımıyla büyük taşları kısa sürede kanadımın üzerinden kaldırmıştım. Hızla, sendeleyerek ayağa kalktım. Yere attığı ve beni öldürmeye çalıştığı kılıcın yanına ilerledim. Kılıcı elime aldığımda çoktan sarmaşıklardan kurtulmuş olduğunu görmemle dişlerimi sıktım.

Bana yaklaşmasına ramak kala kılıcı iki elimle kavradım ve sivri ucunu ona uzattım. "Yaklaşma!" Dediğimde durdu. Nefes nefese kılıcı göğsüne hafifçe bastırdım. Bu hareketimle çenesi kasıldı. "Onlara ne yaptın?" Savaşların burada olmamasının sebebinin o olduğunu biliyordum. Yiğiti ve beni onlardan ayırmıştı. Büyük bir ihtimalle Yiğit, abimle birlikte buradaydı.

Bir daha asla burada olmayacağı gerçeğini hatırlamamla dudaklarını birbirine bastırıp gözümden bir damla yaşın yere düşmesine izin verdim.

"Neden kendin görmüyorsun?" Dediğinde kaşlarımı çattım. Ne saçmalıyordu?

Ruhumun bedenimden çekiliyormuş gibi hissetmemle gözlerimi irileştirip yüzüne baktım. Bunu o yapıyordu.

Yutkunarak nefes almaya çalıştım. Başım dönüyordu... Elimde ki kılıcın yere düşmesiyle dikkatim dağılmıştı. Ateş'in alay eden sesini duymamla gözlerimi kapattım.

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now