50. Bölüm

10.3K 715 365
                                    

Ben geldimmm bebeklerimm. Biraz geç geldi bölüm ama olsun.

Bu bölümü geceguzeli_0 ve Lazkizi_03 'e ithaf ediyorumm. Seviliyorsunuz ❤

Multide ki şarkıya bakabilirsiniz.

Okumaya başlamadan önce oy vermeyi unutmayınn.

İyi okumalarrr ❤

"Yine benden bir şeyler sakladın değil mi şeytan?" Başımı önüme eğdim ve derin bir nefes aldım. "Bir hastalığın var ve ben bunu bu aptal Ruh koruyucusundan mı öğreniyorum?" Dudaklarımı ıslatıp başımı salladım. "Süper!"

Ona aptal dememden hoşlanmadığı çok açık olan Ruh koruyucusu gözlerini kısarak bana baktı. "Sözlerine dikkat et" uyarı dolu cümlesiyle bakışlarımı yüzünde sabitledim.

"Senin yüzünden değil mi?" sinirle sorduğum soruyla başını salladı.

"Bir Koruyucuyu öldürmenin cezası olacağını o benden daha iyi biliyordu" Dedi ve gözlerini yanımda sessizce duran şeytana çevirdi. "Ama artık çok geç" deyip devam etti. "Cezasını çekecek"

Gözlerimin yanmaya başladığını hissetmemle sinirle dudaklarımı birbirine bastırdım. "Bunu... Bunu neden benden sakladın Savaş?" sorumla şeytan çaresizce yüzüme bakmaya devam etti. "Birlikte çözebilirdik" dedim ve yavaşça iç çektim. "Çok yoruldum..."

Son söylediğim sözlerle şeytan gözlerini acıyla kapattı. "Dolunay..." konuşmasına izin vermeden hızla araya girdim ve gözlerimi kısarak Ruh koruyucusuna baktım.

"Açıklamanı çok merak ediyorum Savaş ama..." deyip şeytanın yanına geldim. "Şimdi ilgilenmemiz gereken başka bir sorun var"

Ruh koruyucusu kendisini kastettiğimi biliyordu. Söylediklerimle alayla sırıttı ve konuşmaya başladı. "Kalbimi kırıyorsun..." dedi. "Oysaki benim seninle ilgili çok güzel planlarım vardı"

"Senin o planlarını bir yerine..." Şeytan sözlerini tamamlamadan önce bana kısa bir bakış attı. "Monte ederim"

Gözlerimi devirip titrek bir nefes aldım. Şimdi sakin olduğuma bakmayın, şu Ruh koruyucusunu hallettikten sonra şeytanla uzun bir konuşma yapacaktım. Evet, ona sinirliydim ama beklemesi gerekiyordu.

Gözlerimi Ruh koruyucusunun üzerinde gezdirdim. Mührü zayıflattığımız için rahattım. Bir şey yapma olasılığı azdı.

Yanımda bir hareketlenme hissetmemle başımı çevirdim. Şeytan elimi tutmuştu. Ruh koruyucusununda bakışları bir olan ellerimize kaymıştı.

Yavaşça iç çektim ve şeytanın elini daha sıkı tuttum. Bu demek değildi ki onu affetmiştim. Sadece ona kızgın olmanın sırası değildi.

Tam konuşacakken etrafı bulanık görmeye başlamamla gözlerimi kırpıştırdım. Bir anda ne olduğunu anlamamıştım. Başım dönüyordu ve gözlerim kararıyordu. Titrek bir nefes alıp elimi alnıma çıkardım. Sızlayan noktaya baskı uygulamamla acıyla inlemem bir olmuştu.

"Anlaşılan sizin şu Mührü zayıflatma olayı pek işe yaramamış" Ruh koruyucusu konuştuğunda ona bakmamıştım. Başımı kaldırmaya takatim bile yoktu.

"Dolunay..." Şeytan endişeyle adımı söyleyip karşıma geçti. Söylediği şeyleri net duyamıyordum, sadece aralarından bir kaç tanesini seçebilmiştim.

Görüş alanım netleştiğinde bakışlarımı etrafımda gezdirdim. Ruh koruyucusu sırıtarak gözlerimin içine bakıyordu. Bana doğru bir adım atmaya yeltendiğinde şeytan beni arkasına çekti. "Yaklaşma"

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now