42 • Yazar

771 71 80
                                    

3 ay süren hazırlıklardan sonra sonunda o güne çok yaklaşmışlardı. Taeyong gergin hissetmekten kendisini alıkoyamıyordu. Geçengünden beri Jaehyun'suz uyumaya başlamıştı ve evlenip daha sonrasında onunla beraber uyuyabilmek için sabırsızlanıyordu. (Salaqa bak sanki hiç birlikte uyumadılar ha)  Tabi eğer uyumaya gitselerdi.

Mark neredeyse son yarım saattir babasının saçlarını yapabilmek için çabalıyordu ama taeyongun kıpırdanmaları bitmediği için, o da bitiremiyordu. "Baba, lütfen... kıpırdanmayı kes." Babasını azarlamış ve elindeki tarakla şaçlarını şekillendirmeye devam etmişti. Mark saç yapma konusunda oldukça iyiydi. Babası ondan yardım etmesini istediğin zaman internetten öğrenmişti. Mark, konu babası olduğunda hayır diyememişti.

"Çok gerginim, Mark. Ne yapmam gerek?"

"Bilmiyorum, baba. Sakinleş? Daha önce eommamla evlenmiştin yani eminim benden daha çok şey biliyorsundur." Mark, son defa yaptığı saçlara sprey sıkarken cevap vermişti. Taeyong sessizce oğlusunun önerisini kabul etti ve içmek için masadaki suyu eline aldı.

"Yavaş iç, baba. Böyle giderse damatlığına işeyeceksin."






"Anne?" Jeno, Jaehyun'un hazırlanma odasının kapısını tıklattı. Jaemin damatlığı ve saçlarını düzeltiyorken, donghyuck after partinin nasıl olacağını planlıyordu. Üçü de içeri girdiğinde Jeno'ya bakmıştı.

"Hazır mısınız?"

"Saçını hala yapamadım, Jeno. Sadece gidip gelenleri karşıla." Jaemin Jaehyun'un saçlarını yaparken cevap vermişti. Jeno annesiyle özel bir şey konuşmak istiyordu ama Donghyuck ona dışarıyı göstermiş ve onu odadan çıkarıp ses sistemini ayarlamasını ve misafirlerin doğru yere oturup oturmadıklarını kontrol etmesini söylemişti.

"Çok gerginim, Jaemin." Jaehyun daha fazla dayanamayıp Jaemin'e söylemişti. "Her şey mükemmel olacak, Eommonim. Sadece güven bize. Bu düğün muhteşem olacak."

"Öyle mi düşünüyorsun?"

"Evet. Ve birazdan koridorda yürüyen mükemmel bir damadımız olacak." Dedi ve Jaehyun'u aynaya bakabilmesi için çevirdi. Aslında güzeldi.












Donghyuck misafirlerle ilgilenmeye çalışıyordu ama bunu tek başına yapamazdı. Jeno akrabalarından birisiyle konuşuyordu bu yüzden onu çağıramazdı bu yüzden Taeyong'un odasındaki Mark'ı çağırmaya karar vermişti. Oldukça söz dinleyen bir erkek arkadaş olan Mark, aklına ilk gelen olmuştu.(hanımcı yani)

"Tanrım teşekkürler, iyiki geldin, Renjunnie." Mark en yakın arkadaşını birisiyle görmüştü. "Chenle'yla geldim. Erkek arkadaşım." Mark'ın gözlerini kocaman açmasına sebep olacak şekilde söylemişti Renjun. Renjun'un bir erkek arkadaşa sahip olduğunu bile bilmiyordu. "Ne zamandan beri?" Diye sordu Mark ve bu Çinli olanın gülmesine sebep olmuştu.

"Donghyuck biliyor ve sen bilmiyor musun? Ne kadar iyi bir dostsun, Mark Lee." Renjun Mark'ın kötü hissetmesine sebep olacak bir şaka yapmıştı. "Ben üzgünüm."

"Hey, moodunu düşürme, Mark. Bugün ebeveynlerin evleniyor. Mutlu olmalısın." Renjun yakın arkadaşına gülümsedi ve sevgilisine eşlik etti. Donghyuck onlara yerlerini gösterdi ve Mark Donghyuck'a davetlileri yönlendirme konusunda yardım etti.

"Yorgun musun bebeğim?" Diye endişeyle sordu Mark ve sevgilisinin omuzlarına masaj yaptı.

"Birazcık ve... bu iş. Daha... iyi olabilirdi." Donghyuck sevgilisinin omuzlarında gezinen parmaklarıyla hissetiği rahatlamayla gözlerini kapatmıştı... Mark Donghyuck'a içmesi için bir su şişesi uzattı ve davetlilere yerlerini göstermeye devam etti. Mark'ın şaşkına dönmesine sebep olan misafirlerden sonra Donghyuck ona minik bir öpücük vermişti.

"Bu ne içindi, Hyuckie?"

"Bana yaptığın masaj için."

"Sana daha sık masaj yapmam gerekiyor sanırım." Donghyuck'un domates gibi kızarmasına sebep olacak şekilde Mark hafifçe tek kaşını kaldırdı.





Müzik çalmaya başlamış ve herkes hayranlıkla kiliseye tek tek girenleri ve koridorda yürüyenleri izlemişlerdi. Taeyong beceriksizce sağ tarafta durmuştu, yanında en iyi şahidi Mark'la beraber. Şuan sadece yanında Jeno'yla beraber kiliseden içeri giren ve kilisenin koridorunda ilerleyen Jaehyun'u izliyorlardı. "Çok şanslı birisin, baba." Mark babasına doğru fısıldadı. "Mükemmel derecede güzel bir erkekle evleniyorsun."

"Tüm hayatım boyunca sizlere sahip olduğum için yeterince şanslı olduğuma eminim." Taeyong geri Mark'a fısıldamıştı ve bu Mark'ı gülümsetmişti. (Şimdi bir köşede Taeten shipperlar ağlıyor.)











"Anne, gergin misin?" Jeno kilise koridorunda ilerlerken Jaehyun'a sormuştu. Jaehyun bakışlarını kilise mihrabının yanında duran kusursuz adama çevirmişti. Öyle mükemmel görünüyordu ki Jaehyun birazdan bayılacak gibiydi.

"Öyleyim."

"Gergin olma, anne. Her şey muhteşem olacak."

"Jaemin'le ikinizde aynı şeyi söylediniz, ikinizinde yalnızca yakın arkadaş olduğuna emin misin?"

"Olanları hep çok geç öğreniyorsun, anne."

"Yani şuan sevgilin mi?" Diye sordu Jaehyun çünkü ğlunun aşk hayatı konusunda çok heyecanlıydı.

"Şimdilik hayır ama belki daha sonra. Onu aile yemeğine getirdiğim zaman gerçekten çok korkmuştum." Dedi ve Jaehyun gülümsemekten başka bir şey yapamadı. Taeyong'un durduğu yere yaklaştıkları zaman, Jeno Jaehyun'un ağlayacak gibi hissetmesine sebep olan şeyi söylemişti. "Seni seviyorum, anne ve her zaman seveceğim. Umarım babam ve sen hayalleriniz sonunda gerçek olduğu için mutlu olursunuz." 














"Şimdi eşinizi öpebilirsiniz." İkili, kalabalığın neşeli gürültü içerisinde birbirlerine dudaklarını sunmuşlardı. Mark, Jeno, Jaemin ve Donghyuck evlilik seremonisinin en uzun öpüşmesini ayakta alkışlamışlardı. Jaehyun midesindeki minik haraketlenmeyle, kusmak isteyene  kadar ikisi birbirlerinin resmen yemişlerdi. şanslıydı ki... Taeyong'un üzerine değil yanına kusmuştu. Donghyuck ve Jaemin, Jaehyun'un yanına gitmek istese de Mark ve Jeno onları yakalayıp geri yerlerine oturtmuşlardı, babaları bu sorunun üstesinden gelebilirdi.

"Bebeğim, iyi misin?" Taeyong endişeyle yeni eşine sormuştu. Jaehyun başıyla onayladı ve Taeyong'un ona uzattığı mendille dudaklarını sildi ve sakinleşmesi için yanağını öptü. İkili tüm kalabalığın önünde sarılmıştı.

"Hamileyim, Yongie. Bu benim sana düğün hediyemdi." (Yemin ediyorum Hürrem sultan gibi) Jaehyun, Taeyon'un kulağına fısıldamış ve Taeyong heyecanla Jaehyun'u yukarı kaldırmıştı. "TEKRAR BABA OLUYORUM!"

Misafirler övgülerini ve tebriklerini sunarken Jaemin ve Donghyuck gülerek Jeno ve Mark'ın yüzündeki ifadeyi izliyordu.










"Annem hamile kalmak için fazla yaşlı değil mi?" Diye sordu Mark, Jeno'ya ve sonrasında omuz silkti.

"39 yaşında. Hala çocul doğurabilir."

"Dostum, sabah sexlerini hatırlıyor musun?"

"Lütfen bana hatırlatma, hyung. Lütfen?"

"Abi olmak için fazla büyüğüz."

"Doğru ama hala minik bebeğimiz için büyük abiler olabiliriz." Dedi Jeno ve Mark buna daha fazla katılamazdı. İkisi de yeni bir kardeşlerinin olmasını çok istiyorlardı ve yeni Lee için oldukça heyecanlılardı.




"Böyle iki şerefsiz abiye sahip olduğu için üzülüyorum, zavallı bebek..." dedi Donghyuck ve diğer üçü umutsuzca ona bakmıştı.









































♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧

Beklediğiniz için teşekkür ederim ve çok üzgünüm Taeten.

The Lee's  [Tr]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin