24 • Yazar

1.2K 114 102
                                    

Aradan bir ay geçmişti ve her şey oldukça iyi gidiyordu. Ilk zamanlarda, Taeyong ve Jeno, Jaehyun ve Mark'ın etkileşim içinde olmalarına şaşırmışlardı. Jaehyun oğluna ve erkek arkadaşına mezarlıkta ne olduğunu açıklamış ve daha sonrasında oğlu ve erkek arkadaşının iyi anlaştıklarını görünce sevincini saklayamamıştı. Diğer taraftan ise, Jeno aynı şeyi hissetmiyordu.

Önceden, annesini görmezden geldiği için Mark hyunguna çok kızgındı. Ama şimdi tum bu olanlardan sonra, kıskançlığı büyüyordu. Sadece annesinin ilgisi için değildi, hemde hayatının aşkınaydı.

O günden sonra Mark ve Donghyuck sürekli birlikte vakit geçiriyorlardı. Jeno'nun düşüncesine göre , o ve Donghyuck da vakit geçiriyorlardı ama Donghyuck'un ilk önceliği her zaman Mark hyunguydu. Donghyuck neden böyle olduklarını bilmiyordu ama iki kardeşin yıldızlarının barışmadığının farkındaydı. Donghyuck'a göre, iki kardeşe de eşit davranıyordu.

"Yaşamak berbat." Jaemin aynı şeyi tekrar duyduğunda derin bir nefes aldı.

"Yine mi, Jeno..."

"Donghyuck'un dikkati her zaman Mark hyungun üzerinde. Hatta bugün senin evinde olduğumu bile bilmeyecek kadar annemin gözleri Mark hyungta." Jeno sözünü tamamladı ve Jaemin sadece somurtan en yakın arkadaşının yüzünü seyretti.

"Onlar her zaman birlikte dışarı çıkıyorlar... O üçü ve onlar bana gelmek isteyip istemediğimi sormayı bile düşünmüyorlar."

"Bu çok çocukça Jeno. Artık 17 yaşındasın ve hala bu şeyleri düşünüyorsun."

"Bu sadece... mark hyung istediği tüm ilgiyi alıyor. Sanki o savaşı kazanmış ve ben senin evinde, başarısız birisi gibi ağlıyorum."

"Aptal gibi davranma Jeno. Daha öncesinde Mark hyungu yenebileceğini kanıtlamadın mı? Neden şimdi yapamıyorsun özellikle şimdi daha çok yapmak için sebebin varken? Sadece yapman gerekeni yap ve daha çok çabala."

"Nasıl yapacağım? Donghyuck'un tüm ilgisi Mark hyungun üzerindeyken?"

"Sen Lee Jenosun. Bunları nasıl yapacağını çok iyi biliyorsun." Jaemin en yakın arkadaşına göz kırptı ama sonrasında dalga geçti. "Ne hakkında konuştuğunu biliyorum. Geri adım atmayacağım. Söyledim ve bu konuda sana söz vermiştim."

"O zaman göster bana."

"Göstereceğim."





Mark ve Donghyuck, kütüphanenin köşe bir tarafına oturmuş, nefret ettikleri konu hakkında kitap okuyorlardı, fen. Jeno ikisini de gördü ve çekici hedefinin yanına oturdu. Donghyuck yanına oturan Jeno'yu görünce şaşırmış ve Mark'a bakmıştı. Mark garip bir şekilde kardeşini görmezden gelip kitabını okumaya devam etti ama gizlice onları dinlemekten çekinmemişti.

"Aç mısın, Donghyuck?" Jeno Mark'ın duyabileceği kadar kısık bir sesle mırıldandı.

"Pek değil. Mark hyung ve ben buraya gelmeden önce yemiştik."

"Öyleyse, snaa biraz atıştırmalık aldım." Jeno çantasını açtı ve içindeki çikolata ve cipsleri gösterdi. "Kütüphane içerisinde yiyecek olmaması gerekiyor, Jeno." Donghyuck uyardı ama Jeno sadece gülümsedi. "O zaman dışarı çıkalım."

"Ama..."

"Gidebilirsin, Hyuck. Ben burada iyiyim." Mark ona emin bir şekilde gülümsedi. Donghyuck başta tereddüt etti ama Jeno'nun ısrarından dolayı, Jeno'yla kütüphaneden çıkıp kantine gitti. Mark, sonrasında Jeno ona sırıtarak bakana kadar kendini tutabilmişti.

"Eğer savaş istiyorsan, sana istediğin savaşı vereceğim, biricik kardeşim." Mark kendi kendine mırıldandı ve tüm kütüphanede duyulabilecek bir seste kitabı kapattı. Utançla başını eğdi ve sonrasında sessizce kütüphaneden ayrıldı.

~~~~

Selamlar! 4.4k olmuş o yüzden okuyup oylayanlara çok teşekkür ederim. Ne kadar mükemmel bir hazırlık dönemi geçirmiş olsamda çok acemice olduğuna eminim o yüzden tekrar özür dilerim.

Ve bu bölüme yazar laptopunun düzeltilmediğini ve birkaç typo ve grammer hatasının olabileceğini söylemiş. Yani anlamsız gelen yerleri boşverin.

Ve bir şey yapmak istiyorum içimde kalmasın.

#teamJeno

#teamMark

Ikisini de dene tarafını seç. 😂

Bu arada hard Mark biased olsam bile bence Team Jeno. Zavallım tamamen suçsuz.

The Lee's  [Tr]Where stories live. Discover now