33 • Mark

1K 107 73
                                    

Neredeyse Donghyuckla konuşmamızın üzerinden 5 gün geçmişti. Jeno neden Donghyuck'tan uzak durduğumu söylemeyerek iyi bir iş çıkartmıştı. Tabiki kesinlikle Donghyucktan hala hoşlanıyordum ve bu neden onun bilmesini istemememin sebebiydi. Sadece ilk olarak hayatıma devam etmek ve Jeno ve Donghyuck'un ilişkisini yapmak istiyordum. Eğer hazır hissedersem Jeno'ya Donghyuckla flört etmesi konusunda yardım edeceğime söz vermiştim.

Başta çok kolay olacağını düşünüyordum ama ne zaman Donghyuck'u görsem, kalbim milyonlarca parçaya ayrılıyordu. Onun güzel esmer tenini, kumral renkteki saçını,kalp şeklindeki dudaklarını ve büyüleyici sesini her duyduğum zaman, her zaman yıkılıyordum. Ne zaman küçücük bile olsa birlikte yaptığımız anıları düşündüğüm zaman ağlamama engel olamıyordum. Ilk tanıştığımız kütüphanede, söylemek istediğim her şeyi başardığım o uçurumda, geleceğe dair şeyler konuştuğumuz her zamanki parkta, beni ona dondurma almaya zorladığı o avmde, bana kahvaltı hazırladığı o odamda, Eomma'mı ziyaret etmeye gittiğimde bana eşlik ettiği mezarlıkta, Bay Kim'in Donghyuck'a sevgilim olarak seslendiğini her zaman hatırladığım o sınıfta... her yerde... her zaman Donghyuck diye bağırıyor.

Onu düşünmemek için kendimi çok zorladım. Renjun bir anda yalnızlaşmamı fark etti ve bu konuda bana yardım etmekte tereddüt etmedi. Bu tarz sorunlarda en çok güvendiğim kişi o olduğu için Donghyuck'u biliyordu. Renjun benim yardım elim. Önceden de sızlanmalarımı ve yıkılmalarımı sürekli dinlerdi ama baba birkaç gündür, ciddiye alacağı derecede son zamanlarda farklı olduğumu söyledi.

"Ona çok feci şekilde aşıksın, değil mi?" Renjun biz dondurma yerken aniden sordu.

"Nasıl bunu söylersin?"

"Yine ona bakmaya başladın." Bu yalan değildi. Özellikle böyle parladığı sürece Donghyuck'tan gözlerimi alamazdım. Her zaman parlıyordu ve bu benim için kocaman bir sorundu. "Nasıl hayatıma devam edeceğim?"

"Başka şeylere odaklan. Belki de bazı klüplere katılırsın ya da başka bir şey?" Dedi Renjun ve dondurmasından başka bir kaşığı ağzına götürürken. " Hangi klübü önerirsin?" Soğuk tatlıyı kaşıklarken sordum.

"Bilmiyorum. Belki de Basketboll takıma katılmalısındır? O sporda iyiydin değil mi?" Diye önerdi Renjun ve çokta kötü bir fikir değildi. "Denemeleri atlatacağımı düşünüyor musun?"

"Kendine güven, Mark Lee." Dedi ve bana başparmağını kaldırdı. (👍şu)



"Mom, dad, eve geldim." Giriş kapısından seslendim ve Jaehyun annemin mutfaktan geldiğini gördüm... Donghyuck'la. (Yırtık dondan fırlar gibi her yerden çıkıyor mübarek) "Oh, Mark! Bugün biraz geç geldin?" Diye sordu Jaehyun annem ve alnımı öptü. "Renjun'leydim." Dedim ve Donghyuck'a baktım.

"Selam Mark Hyung!" Utangaç bir el sallamayla Donghyuck selamladı beni. "Oh, bu arada, Mark... Donghyuck seni görmek için geldi." Dedi Jaehyun annem ve gelip benle yüzleşmesi için Donghyuck'u işaret etti.

"Uhm... Sanırım siz ikinizi yalnız bırakmam gerek. Affedersiniz." Jaehyun annem üst kata doğru giderek bizi yalnız bıraktı. Çantamı yere bıraktım ve önünde kendimi kaybetmemek için çok çabalayarak, koltuğa oturdum. Karşıdaki koltuğa oturdu ve ellerini dizlerine yerleştirdi.

"Nasılsın, Mark hyung?" Donghyuck aramızdaki garip sessizliği bozarak sordu. "Iyi." Soğuk bir şekilde cevap verdim. Dürüst olmak gerekirse, bu benim için çok zordu. Donghyuck'u incitemezdim özellikle böyle soğuk tavırlar alamazdım ama bu işleri düzgün hale getirmenin tek yoluydu.

"Ben gerçekten... hyung... demek istediğim..."

"Neden buradasın, Donghyuck?" Donghyuck'u şaşırtacak şekilde dümdüz sordum. Donghyuck başını eğdi ve tekrar kalbimi kıran sözleri mırıldandı.

"Seni özledim." Sessizlik... duyabildiğim tek şey bizim nefes seslerimiz ve bu beni boğuyormuş gibi hissediyordum. Bu histen nefret ediyordum. Böyle yapmayı kes lütfen, Donghyuck. Yapmazsan, belki seni şimdi öper ve daha sonra bunu redderdim.

"Ben... özlemedim." Yumruklarımı sıkarken söyledim ona. Yalan. Tekrar yalan söyledim.

Koltuktan kalktım ve çantamı aldım. Donghyuck'ta kalktı ve onun görüş alanından çıkmak için hareket edecekken, kolumu yakaladı ve bana sarıldı. Kokusu, sıcaklığı, o duygu... Onun dokunuşlarıyla eriyordum. Hissetmek için gözlerimi kapattım. Kalp atışlarımın hızlandığını hissedebiliyordum. Pes etmek istiyordum... Ben de ona sarılmak istiyordum... ama yapmadım. Yapamazdım.

"Beni yalnız bırak, Donghyuck." Diye fısıldadım kulağına. Donghyuck sarılmamızı bozdu ve başını tekrar aşağı eğdi. Sevdiğim tek kişiyi kırdığım için bu beni tekrar suçlu hissettirdi. Arkamı döndüm ve üst kata yürüdüm. Odamın kapısını açtım ve sertçe geri kapattım. Kendimi atağa bıraktım ve tüm gece boyunca her şeyiyle ağladım.



"Mark?" Jaehyum mom kapıyı açtı ve başını içeri uzattı. "Iyi misin, tatlım?" Diye sordu ama cevap vermedim. Odama girdi ve yanıma oturdu. "Onu seviyorum, Mom." Diye açıkladım ve Jaehyun annem başım onun göğsündeyken bana sarıldı. "Üzgünüm, Mark." Dedi ve kalbim sökülene kadar ağladım.

"Senin için şarkı söylememi ister misin?" Jaehyun annem sordu ve onayladım. Şimdi ikimizde yatağımda uzanıyorduk ve başım hala onun göğsündeydi. Tüm ağlamalarımdan sonra beni uyutacak gibi hissettirecek şekilde parmakları saçlarımda geziniyordu.

"I saw an angel when I first saw you
You shined like an angel from heaven
I got curious, who do you resemble to be that beautiful?
I'll be your morning star and you are my angel, you are my angel
I'll be your morning star, and you are my angel, You are my angel..."

"Wow Mom, böyle güzel bir sese sahip olduğunu bilmiyordum." Dedim ona ve kıkırdamasını duyabiliyordum. "Önceden aslında koronun bir parçasıydım, Mark."

"Gerçekten mi?"

"Evet. Ama bıraktım. "

"Neden?"

"Öyle kalbim kırıldı ki, çok kötü darmadağın hissettim."

"Ne olmuştu?"

"Gerçekten bilmek istiyor musun?"

"Evet."

"Baban Eommanla tanıştı."

"Üzgünüm."

Hayır Mark, bu yaşandığı için çok mutluyum. Eğer olmasaydı, şimdi sana sahip olmazdık, değil mi?" Jaehyun annem yanağımı sıktı ve sapşallığına güldüm.

"Sadece bilmelisin ki Mark, ne olursa olsun, her zaman kalbini dinle. Kalbin her zaman gerçekten ne istediğini ve gerçek amacının ne olduğunu bilir." Jaehyun mom alnıma anlam dolu bir öpücük kondurdu ve uyuyabilmek için gözlerimi kapattım.




♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧





Şarkı bilirsiniz ki Angel by Nct127. yazarımız demiş ki çünkü Mark bir melek. Üşenmedim kopyala-yapıştır yaptım.

The Lee's  [Tr]Where stories live. Discover now