39 • Taeyong

941 88 48
                                    

Hiçkimse de dememiş ki 38 den 40'a nasıl atladın?
-----------------------------------------------------------------------------------




I'm Staying Up

O notun Ten tarafından bana verilebilmiş olması ihtimali yüzünden, uyuyamıyordum. Tek düşünebildiğim şey nasıl ve neden bana böyle bir not bıraktığıydı. Her şeyi en iyisi olacak hale getirmeyi sevdiğini biliyordum ama onun yaptığı gibi yapabileceğimi sanmıyordum. Hala onu rüyalarımda görüyordum ama şimdi, benimle birlikte olmayı hakkeden birisiyle mutlu olmam gerektiğini söylüyordu. Onu anlamıyordum. Beni mutlu eden tek kişi oydu. Öyleydi değil mi? Yoksa ben mi yanılıyordum?

I don't Wanna Come Down From Your love

Ten'le tanıştığımdan beri, onun hayatımın aşkı olacağını biliyordum. Geleceğimin onunla birlikte olacağını. Öyle oldu. Maalesef ki, düşündüğüm kadar uzun olmadı. Ayrıldık. Boşandık. Beni terk etti. Asla geri dönmeyecek. Her zaman bu acıyı unutmak isteyeceğim. Her zaman onu onu sevmekten vazgeçmek isteyeceğim ama asla olmayacak. Aşkından kopmak istemiyorum... ona olan aşkımdan. (Çok saçma bir cümle oldu ama takılmayın. ) onu tamamen unutmaktan korkuyordum ama simdi, o not ve rüyalarımdaki görüntüsü bana, hayatımın tamamlanmasına sebep olan kişiyi asla unutamayacağımı kanıtlamıştı.

We'll Get Lost Together

Birlikte. Jaehyun ve ben aşk denen o trajik olaya yakalanmıştık. Jaehyun, bana olan aşkını kanıtlamak için her şeyi yapmıştı ama buna karşılık ona bir karşılık vermeye çalışırken, günün sonunda hep onu üzmüştüm. İkimizde birlikte aşkın içinde kaybolmuştuk. Benim yüzümden mahvolmuştu. Mahvolmuştum, ten yüzünden. Mahvolmuştum çünkü onun trajik kayboluşu, kalplerimizdeki tüm acıların sebebi olmuştu. Benim hatamdı diye düşünüyorum. Bu karmaşaya sebep olan benim. Her şeyi düzeltmek istiyorum ve teşekkürler tanrım bana bunları düzeltecek gücü verdiğin için.

Let Me Flow

Her saniye, her dakika, her saat Jaehyun'laydım, bu benim bir şeyi anlamama yol açmıştı. Ten'e ne kadar aşık olursam olayım, Jaehyun her zaman arkamdaydı, ne zaman düşersem beni tutabilmek için. Göremeyecek kadar kör olduğum bir sevgi ve ilgiyle benimle ilgilenmişti. Bu körlüğü iyileştirmek istemiştim. Sevgi seli olarak adlandırılan şeyin bana doğru akmasını istiyordum. İzin ver kalbini doldurayım, Jaehyun. Kalbimi doldurmana izin vermeye hazırım.

Don't Ever Let Me Come Down From Your love

O an, eğer ilk Jaehyun bana olan aşkını açıklarsa buna daha fazla katlanamazdım. %100 eminim ki ona delicesine aşığım. Ne zaman güzel yüzünü görsem ve mükemmel sesini duysam, ona daha fazla aşık olmaktan başka bir şey yapamıyorum. Bu akşam, güzel görüntüsüne tekrar bakabilmiştim. Bu bana, hayatımda onun gibi birisine sahip olduğum için ne kadar şanslı bir adam olduğumu hatırlatıyordu.

From Your Love

Sonunda yorganıma gömülmüş ve uykuya dalmıştım. Yarın yapacağıma karar vermiştim... bizim yıl dönümümüzde.




Tam önümdeki meleğimsi gülümsemeyle uyanmıştım. Tatlı gülümsemesiyle günüm daha güzel bir hale gelmişti. Jaehyun, gözleri ruhuma bakarken elleri saçlarımı okşamayı bırakmamıştı. "Günaydın, değerli Taeyong'um." Dedi ve yanağımı sıktı. Günüm gerçekten güzel gidiyordu.

"Günaydın, Baby." Dedim ve, Jaehyun'un şaşkınlıkla tökezmesine sebep olacak bir şekilde, bu sefer öpücüğü ben başlattım. "Yıl dönümümüz kutlu olsun." Öpüşmemizin arasında söylemiştim ve bu Jaehyun'un gülümsemesine sebep oldu. "Bu sefer doğru hatırladığın için tebrikler." Nefes alabilmek için ayrıldığımızda dakgasını geçmişti. Yataktan indi ve sıcaklığının eksikliğini hissedebiliyordum.

"Kahvaltı hazırlamaya gidiyorum." Dedi ama onu geri yatağımıza çektim ve bedeninin üzerine çıkıp onu yatağa sabitledim. "Tae... çocuklar..."

"Çocukların burada olmasını umursamıyorum. Belki de ,sabah kahvaltıda annelerini yiyebilecek kadar mutlu olduğumu bilmelerini istiyorumdur."

"Seni sapık. Eminim çocuklar açtır." Dedi, kaçmaya çalışmıştı ama gitmesine izin vermedim.

"Dadı Ji onlara yemek hazırlamak için orada. Ayrıca, bu bizim yıldönümümüz. Bunu kutlamalıyız, değil mi?" Kaşımı oynattım ve Jaehyun çok feci şekilde kızarmıştı. Jaehyun sürekli benden kaçmayı deneyecek kadar inatçıydı ama ben de onu tutabilecek kadar güçlüydüm.

"Tae..."

"Eğer gerçekten kaçmak istiyorsan, önce soruma cevap vermelisin." İşte böyle.

"Hangi soru?"

"Benimle evlenmek ister miydin?"

"Bana evlilik teklifi mi ediyorsun?"

"Biliyorum, bunu sormak için doğru bir yer ve zaman değil ama evet, sana teklif ediyorum."

"..."

"Jae?" Shit.(yani diyor ki 'lanet olsun') ağlıyordu. Bu hayır demek miydi? Yoksa evet mi? Söyleyemem. Cevabını bilmekten çok korkuyordum çünkü o ağlıyordu. Üzerinden çekildim ve yanına oturdum. Endişeyle ona baktım, hala cevabını bekliyordum. Jaehyun da doğrulup oturdu ve eliyle göz yaşlarını sildi.

"Evet." Bekle... ne?

"Evet. Seninle evlenirim." YUH EVET!

"YUH EVET! " ayağa kalktım ve herkesin duyabileceği bir şekilde bağırdım. Jaehyun'u kendime çektim ve sıkıca sarıldım.

"Teşekkür ederim, bebeğim! SENİ ÇOK ÇOK SEVİYORUM AMAN TANRI-!" Tekrar bağırmıştı ki bu sefer Jaehyun'umun dudakları sözümü kesmişti.

"Ben de seni seviyorum, Taeyong. Hemde çok."

From Your Love...
















♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧

Şarkı Ten'in şarkısı ve şimdi açıklama yapayım sonra bir sorun çıkmasın. İngilizce de geçen sözlerle altaki metinler uyumlu ama tam çeviremedim çünkü Flow hem devam etmek hem de doldurmak, akmak anlamlarına geliyor. O yüzden garipsemeyin. Biz deki mevsim olan yaz ve yazma eyleminin aynı olması gibi.

The Lee's  [Tr]Where stories live. Discover now