13 • Taeyong

1.3K 131 56
                                    


"Bay Lee, istediğiniz bir şey var mı?"

"Jaehyun'u ara. İşim olduğu için bugün eve gelemeyeceğimi söyle."

"Not edildi, efendim."

"Teşekkürler... ve lütfen... ona nereye gittiğimi söyleme."

"Tabi efendim."


Koltuğumdan kalkıp eşyalarımı aldım. Ten'i rüyalarımda görmeye başladığımdan beri zihnimi temizlemem gerekiyor. Açıkça onu çok özledim ama bunu Jaehyun'a söylemeye gücüm yetmez.
Bunun için acı çekmesini istemiyorum.

Arabama yürüdüm ve içine bindim. Arabamı yavaşca yalnız hissettiğimde gittiğim yere sürdüm... Ten'le tanıştığımız yere.



Apartmanımın koridorunda yürürken, birisinin ağladığını duydum. Sesi takip edip doğruca balkona yürüdüm. Göz yaşlarını silerken elinde telefonu olan, çokta kısa olmayan bir adamı gördüm. Yanına yürüdüm ve ona baktım.

"Yaşamak berbat değil mi?" Konuşmaya başladım ve bana baktı. Ağlamaklı gözleri, kırmızı yanakları ve somurtan dudağı.... ilk defa Cennet'ten gelen birisini görüyorum. O çok güzel.

"Öyle." Cevap verdi ve tekrar ağlamaya başladı. "Babam başarılı olamayacağımı söyledi. Sanırım o haklı."

"Hey, öyle deme."

"Giriş sınavı geçemedim. Hayat gerçekten berbat." Söyledi ve başını avcuna gömdü.

"Öyleyse, başarısız olduysan tekrar dene. İlk denemede başarısız olduğun için asla pes etme. Hayat inişler ve çıkışlarla dolu ve ne kadar çok denersen, o kadar çok tecrübe edinirsin."  Ona söyledim ve başını kaldırıp bana baktı.

"Bilirsin, çok fazla kez başarısız oldum ve vazgeçmedim. Annem, ailemin yüz karası olduğumu söyledi ama onlara farklı olduğumu kanıtladım. Şu an çok fazla ders çalışıyorum işte çalışırken ve tek söyleyebileceğim kendimle gurur duyuyorum." Devam ettim ve o gözyaşlarını eliyle sildi. Ona en sıcak gülümsememi gösterdim ve o da gülümsedi.

"Yardımın için teşekkür ederim. Ben Ten."

"Ve ben de Taeyong. Neyse, gitmeye çalıştığın okul hangisi?" Sordum.

"Seoul üniversitesi. Aslında Tayland'dan geliyorum ve sadece hayallerimdeki üniversiteye girebilmek için çok fazla Korece öğrenmeye çalışıyorum."

"Yani sen yabancısın. Korecen çok iyi olduğundan dolayı yabancı olduğun belli olmuyor. Aslında o okulda okuyorum. Sınav konusunda sana yardım etmemi ister misin?" Ona önerdim ve umarım evet derdi böylece onunla tekrar karşılaşabilirdim.

"Bana yardım mı edeceksin?" Başımla onayladım. "Teşekkkür ederim! Teşekkür ederim! Teşekkür ederim!" Sevinçle zıpladı ve bana sarıldı. İlk defa kalbim bu kadar hızlı atıyordu. Ona sarıldım ve hiçbir zaman bu kadar mutlu hissetmemiştim.

"Seni özledim, Ten. Seni çok özledim." Soğuk rüzgarın yüzüme çarptığını hissettim. Burada balkonda tek ağlayanın ben olmam ne kadarda ironik. Keşke onunla daha fazla zaman geçirebilmek, onu mutlu edebilmek, geçmişe dönmek ve bizi ayıran hatayı yapmamak için bir şansım olsaydı.

Onu öyle çok seviyorum ki hala acıtıyor. Hatta değerli hayatını kaybetmeden önce ona, onu sevdiğimi söyleyemedim bile. Hatta şimdiye kadar ona ihtiyacım olduğunu bile söyleyemedim.

Jaehyun'u seviyorum ama Ten'i çok fazla sevdiğim gerçeği beni aldatan kişi gibi hissettiriyor. Jaehyun'un üzmek istemiyorum ama Ten'i kalbimden silemem.

Ağlamak acımı azaltmıyor ama bu balkonda zaman geçirmek azaltıyor. Ten, her zaman buraya eski apartmanımızın balkonuna dönmemi ve kötü hissettiğim her şeyden kurtulana kadar ağlamamı hatırlatırdı. Her zaman işe yarıyor.


"Taeyongie hyung" arkama döndüm ve dünyanın en mükemmel erkeğine baktım. Ona gülümsedim ve bana birkaç kağıdı gösterdi.

"Bu ne?"

"Sınavı geçtim! Seninle aynı üniversitede olabilirim!"

"GERÇEKTEN Mİ? AMAN TANRIM TEN! I SENİ SEVİYORUM!" Ağzımdan kaçırdım ve hemen elimle ağzımı kapattım. Ten'in yüzüne baktım ve o söylediklerime çok şaşırmış gibi görünüyordu.

"Te-"

"Sh... Taeyong, ben de seni seviyorum." Ten ileri doğru adım attı ve aramızdaki mesafeyi kapattı. Daha önce hiçbir insanla öpüşmemiştim ve şükürler olsun ki Ten ilk öpüştüğüm kişiydi. Bunu daha romantik yapan ise onun cennetten geldiği yer olan bu balkonda yapmamızdı.

~~~~

Burayı ve Ten'in ölmeden önceki bölümünü okuyunca hep ağlıyorum. :" ve bunlarda düşünüp ağlayın diye.

 :" ve bunlarda düşünüp ağlayın diye

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
The Lee's  [Tr]Where stories live. Discover now