9 • Mark

1.4K 147 20
                                    

Bu bilinmeyen yerde olmak zorundaydım. Bilinmeyen değildi ama belki benim günlük rutinim ev-okul-ev şeklinde olduğu için benim dışımdaki insanlar biliniyor olabilirdi. Eommam öldüğünden beri dışarı çıkma konusuyla pek ilgili değildim.

Donghyuck ve ben üzerinde "satılık" yazan açık bir müstakil eve gelmiştik. Elini hemen bırakıp okula geri dönmek istedim ve Donghyuck bana engel oldu, böylece beni tekrar çekip evin içine itmişti. Kabul ediyorum, aslında benden daha güçlüydü.

"Biliyorum biz sadece bugün tanıştık ama lütfen bu seferliğine bana güvenebilir misin?" Söylediğinde istediğini yapmasına izin verdim. Tekrar beni çekerek arka bahçeye getirdi ve gördüklerime hayran kalmıştım. Eski terk edilmiş evin arkabahçesinde Seoul'un bütün güzelliklerini görebileceğimiz bir uçurum vardı. Seoul'ün böyle bir yeri olduğunu bilmiyordum.

"Topum buraya kaçtığında yanlışlıkla bu evi bulmuştum. İçeride ne olduğunu merak etmiştim bu güzelliği görene kadar. Güzel değil mi?" Bana bakarken sordu. Dürüst olmak gerekirse, daha önce hiçbir insana karşı böyle hissetmemiştim. Belki ondaki bir şeyler beni onunla daha çok konuşmak istememe sebep oluyordu.

"Evet, öyle." Söylediğimde yüzündeki kızarıklığı gördüm. Aslında çok sevimli görünüyordu.

"Eğer tüm içindeki duyguları dışarı atarsan, daha iyi hisedeceğini söylerler." Göz kontağımızı bozmadan söyledi.

"Öyle mi?"

"Evet, neden denemiyorsun?" Donghyuck bana sabırsızca bakıyordu. Onun tavsiyesini almayı kabul ediyordum.. her şeyi dışarı atacaktım...

"HAYATIMDAN NEFRET EDİYORUM! LANET OLASICA HAYATIMDAN NEFRET EDİYORUM! HERKES BENİ TER EDİYOR! HİÇ KİMSE BENİ GERÇEKTEN SEVMİYOR! MÜKEMMEL OLDUĞUN İÇİN SENDEN NEFRET EDİYORUM JENO! BABAMI ALDIĞIN İÇİN SENDEN NEFRET EDİYORUM JAEHYUN! BENİ YETERİNCE SEVMEDİĞİN İÇİN SENDEN NEFRET EDİYORUM BABA! BENİ BIRAKTIĞIN İÇİN SENDEN NEFRET EDİYORUM EOMMA! seni özledim eomma... gerçekten özledim... neden beni yalnız bıraktın?" Gerçekten bir kaç saattir tanığım Donghyuck'un önünde ağladığıma inanamıyordum.

Haklıydı, eğer duygularını dışarı atarsan, daha iyi hissediyordun. Donghyuck bana sarılıp iyi hissetmem için uğraşıyordu. Bu konu açıldığında Dadı Ji ve Renjun dışındaki insanların yanında hiç bu kadar rahat hissetmemişti ."sadece hepsini dışarı at, Mark." Böyle dediğinde daha çok ağladım. Bugün beklediğimden daha çok ağlamıştım.




Donghyuck benimle birlikte evime yürüdü. Onu hiç istememiştim ama benimle yürümek konusunda ısrarcıydı.

"Teşekkür ederim." Mırıldandığımda Donghyuck bana parlak gülümsemesiyle gülümsedi.

"Rica ederim."

"Gerçekten, teşekkür etmek istiyorum... bir kaç saattir tanışıyor olmamıza rağmen iyi bir arkadaş olduğun... için..."

"Mark, dinle... birsiyle arkadaş olmak için sadece zamana ihtiyacın yok. Birisine güvenmeyi ve kalbini birisine açmayı da öğrenmen gerekiyor." Söylediğinde ben, ilk defa, açıklamasını kabul ettim.

"Tekrar teşekkür ederim."

"Oh, lütfen? Garip olmayı bırak. Sadece bana daha sonra mesaj at, tamam mı?" Söyledikten sonra elini sallayarak gitti. Tekrar güzel gülümsemesini göstermişti ve normal olmayan bir şeyler hissetmiştim. Neden şuan kalbim bu kadar hızlı atıyordu?

The Lee's  [Tr]Where stories live. Discover now