30 • Yazar

1K 108 83
                                    

"Hyung! Yardım et!" Jeno abisini gördükten sonra ciğerleri çıkana kadar ağlamaya başladı. Hayata tutunabilmesi için uçurumun kenarındaki bir kayaya sarılıyordu. Tek bir büyük hata ve ölmüş olacak.

"Neredesin?" Mark seslendi ve saniyeler içinde kardeşini buldu.

"Bana yardım et! Hyung!" Jeno tekrar ağladı ve o zaman, Mark ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

"Yardım çağıracağım!"

"Daha fazla dayanamayacağım, hyung!" Jeno bağırdı ve bu Mark'ın yürümeyi bırakmasına sebep oldu. Seviyor ya da sevmiyor olsa bile, bunu yapması gerekiyordu. Kardeşinin öylece ölmesine göz yumamazdı, değil mi? Bir şekilde, o hala onun abisiydi.

Mark tutması için Jeno'ya elini uzattı. Elini yakaladı ama onu yukarı çekmeye çalıştığında, yapamadı.

Jeno düşmüştü. Bu Mark'ın hatasıydı. Eğer biraz daha çok çabalasaydı kardeşini kurtarabilirdi. Ama o işe yaramazdı...



Mark alarmı dördüncü defa çaldığında uyanabilmişti. Tekrar Kabus gördüm. Dedi kendi kendine. Son üö gündür, çoğunlukla kendisi ve Jeno'yla ilgili şeyler hakkında rüyalar görüyordu. Neden böyle rüyalar gördüğünü bilmiyordu ama kesinlikle geçen hafta mom Jaehyun'un söyledikleriyle ilgili bir şeyler yapması gerekiyordu.


"Jeno'yla yine kavga ettiğinizi duydum." Yiyecek bir şeyler almak için dışarı çıktıkları zaman Jaehyun Mark'a söyledi. Jeno yine Donghyuckla birlikteydi ve bu Jaehyun'un da fark ettiği gibi Mark'ın surat asmasına sebep oluyordu. Oğullarına ne olduğu konusunda aşırı endişeliydi ve artık olaya adım atma vakti gelmişti. Neredeyse saçma şeylerden kavga edeli 3 ay oluyordu. Hatta ikisi de birbirlerinin yanında duramadığı için planlanmış olan aile tatillerini mahvetti, iki hafta yatmalarına sebep olacak kadar yumruklarını savuruyorlardı.

"Jeno'yla olan kavgalarınızdan hiç memnun değilim." Sebze standından taze salatalık seçerken söyledi. "Ikinizde kardeşsiniz. Birbirinizi seviyor olmanız gerek, Mark." Jaehyun'un her şeye rağmen haklı olduğunu bildiği için Mark hiçbir şey söylemedi. Ama Hoşlandığı kişiye vurulmuşken kardeşinden nefret etmek istemesine engel olamaz, değil mi?

"Siz bir ailesiniz." Jaehyun öğütlerini dikkatle dinleyen Mark'ın yüzüne baktı. "Ve Mark... burada büyük olan sensin. Kardeşine yol gösterecek kadar olgun olman gerekiyor, tam tersine değil. Önyargılı değilim. Ikinizi de seviyorum ama lütfen, bencilliği bırakın ve birbirinize sevgi gösterin." Mark başıyla onayladı ve utançla yere eğdi.


Gerçekten fazlasıyla bencilce mi davrandı? Tek istediği hoşlandığı kişi tarafından sevilmekti... hepsi bu ama... Neden şimdi çok suçlu hissediyor? O zamandan beri Jeno'dan hoşlanmıyor... ve bu onu çok yaralıyor.

Jeno her hyung'unu gördüğünde ilgisini gösteriyor. Mark'ı seviyordu ama Mark bencilliği yüzünden onun sevgisine karşılık vermiyordu. Jeno ona çok fazla kez yardım etmiş olsa bile sürekli onu itmişti. Dadı Ji'nin ona bayıldığında onu eve taşıyanın Jeno olduğunu söylediğini hatırlamıştı şimdi. Mark suçlu hissediyordu... tekrar. Jeno bu savaşa sadece Mark onu zorladığı için dahil olmuştu.

Jaehyun annem haklıydı... ben bencilce davranıyorum. Mark kendi kendine söyledi.

Ailem için, bu savaştan geri çekileceğim. Seni seviyorum, Donghyuck ama aillemi tekrar kaybetmeyi göze alamam. Dedi kendi kendine ve ne yapmaya ihtiyacı olduğunu kabul etti.

Mark yatağından indi ve direkt Jeno'nun odasına gitti. Kapısını tıklattı ve Jeno abisini kapının önünde gördüğü için çok şaşırmıştı.

"Hadi birlikte aşağı inelim. Gidelim mi?" Diye önerdi ve Jeno ona baktı, şaşkın bir şekilde.

"Benimle dalga mı geçiyorsun, hyung?" Diye sordu Jeno ama Mark onaylamaz bir şekilde başını salladı. "Küçük kardeşimle beraber aşağı inmek istemiştim, bu kötü bir şey mi?"

Minik bir tereddütle, odasından dışarı adım attı ve yanındaki Mark Hyunguyla aşağı kata indi.

Jeno'yu en çok şaşırtan şeyse Mark hyungun ona yemeğini vermesiydi. Jeno bütün bunları izliyor ve gülümsüyordu. Diğer tarafta Taeyongsa, kardeşlerin sevimliliğinden dolayı donup kalmıştı. "Doğru mu görüyorum?" Mırıldandı ama koluna sert bir yunruk yemişti Jaehyun tarafından.


~~~

"Dont hate me please?" Demiş yazar ablamız. En sevdiğim bölüme ve biraz da finale yaklaşıyoruz.

Acaba Fransızca bir kitap çevirmeyi düşünsem Nohyuck ya da Jaeyong olarak okumak isteyen olur mu?

The Lee's  [Tr]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin