15 • 16

1.3K 140 31
                                    

15 • Jaehyun


"Bana nasıl yumurta pişirleceğini öğretebilir misin?"

Neredeyse önünde tabağı yere düşürüyordum ki, gerçekliğe döndüm.

"Ta-tabi." Kekelemiştim. Mark'tan böyle şeyler duymak gerçekten şaşırtıcıydı. Ondan böyle şeyler duyacağımı hayal bile edemiyordum ki özellikle yemek yapma konusunda.

"Öyleysenasıl yaptığını söyle." Söyledikten sonra onu doğruca ocağın önüne getirdim.

"İlk olarak, sıvı yağı kızarma tavasına koyman gerekiyor." Yaptıklarımı söylemeye başladım. " sonra, tavayı 1 dakika ısıt. Bundan sonra, kızartma tavasına bir yumurta kır. Yumurtaya kabuklarının düşmediğinden emin ol." Mark'a baktım ve öğrenmek konusunda çok istekli görünüyordu.

"Böyle mi?" Mark sordu ve başımla onayladım. " pişene kadar 3-5 dakika beklemen gerekiyor."

"Çok kolay görünüyor.. ama aslında sen yaptığında zor." Mark söylediğinde üzüntünün belli eden iması tüm mutfağı kapladı.

"Sorun olan bir şey mi var, Mark?" Markla sordum ve başını salladı ve bana arkasınu döndü.

"Her şey yanlış. Hiçbir zaman seni istemedim ama neden sende bir şeyler arıyorum? Sanki... bilmediğim bir şeyin özlemini duyuyorum." Kesinlikle ne aradığını biliyorum.

"Biliyorsun... Mark.. her zaman senin için buradayım, bunu biliyor musun? Hatta beni hep uzaklaştırmaya çalışsan bile, sana iyi bakmak için beklemekten vazgeçmiyorum. Eğer beni kabul edersen... Eomman olabilirim."

"Sadece tek bir Eommam var." Mark söyledi ve ayaklarını yere vurarak odasına gitti.

Yanlış kelimeyi seçtin, Jaehyun. Yanlış seçim.

16 • Donghyuck


Oyun salonundaki olayın üzerinden 4 gün geçti ve Mark hala beni görmezden geliyor. Diğer insanların yaklaşmak istemediği tipik soğuk görüntüsüne geri döndü.

Her zamanki rutininden farklı olarak artık sınıf bittiğinde hep kütüphanede oluyor. Artık kapıda beklemiyor ve bu beni daha suçlu hissettiriyor.

Beni suçlu hissettiren bir başka şey ise Jeno'ya hala ilk onun abisiyle arkadaş olduğumu söylememiş olmamdı. Ona söylemek istiyordum ama bana iyi insanların yaptığı gibi davrandığında korkaklık ettim.

Şimdi ise, sonunda her şeyi boşvermeye karar verdim. Bu karmaşayı her şey daha kötüye gitmeden önce düzeltmek istiyorum.

Jeno, kafeteryanın önüne en yakın yerde oturuyor. Ona doğru ilerledim ve en büyük gülümsemesiyle bana el salladı.

"Ders nasıldı?" Jeno yanındaki sandalyeye hafifçe vurdu.

"Jeno, konuşmamız gerekiyor."

"Sen iyi mi-"

"Mark hyungunla arkadaşım." Sözünü kestim ve gözleri itirafımla kocaman açıldı."İlk onunla arkadaş oldum ve şimdi senle arkadaş olduğumuzu öğrendi, beni görmezden geliyor."

"Bu yüzden mi bir süredir kaybolmuş ve yalnız görünüyordun?" Söyledi ve ben sadece basitçe onayladım.

"Öyleyse onunla konuşabilirim." Söyledikten sonra yerinden kalktı. Bir şeyler yapmadan hemen onu durdurdum.

"Hayır, Jeno. Onunla ben konuşabilirim." Söyledikten sonra hemen kütüphaneye gittim.


"Mark." Ona seslendim ve her zamanki gibi, kim olduğuma bakmak için başını kaldıracak vakti bile yoktu.
Sağır taklidi yapıyor olsa bile her şeyi açıklamak istiyordum. En azından nasıl hissettiğimi bilmiş olurdu.

"Her şey bir yanlış anlaşılma, Mark. Seni beklediğim gün Jeno'yla tanıştım ve sonra sen planımızın iptal olduğunu söyledin ve çok önemli bir buluşmanın olduğunu söyledin. Planımız iptal olduğu için üzülüyorken o yanımaydı ama son dakikada attığın mesajı görmedim. Ayrıca, bana eşlik eden Jeno'nun kardeşin olduğunu sen mesaj atana kadar bilmiyordum. Eğer hala bana kızgınsan, özür dilerim Mark. Seni uyuz etmek için yapmadım. Gerçekten üzgünüm. Ben." Söyledim ve ondan bir cevap bekledim. Maalesef ki, hiçbir tepki alamadım ve sadece onu yalnız bırakmaya karar verdim.

Arkamı döndüğüm anda, Jeno aniden bana sarıldı ve sadece şaşkınca orada öylece kaldım. Mark her şeyi görmüştü ve sandalyesinden kalktı ve Jeno ve beni yalnız bıraktı.

" Neden böyle yaptın?" Jeno'ya sordum ve o gözlerimin içine baktı.

"Benimle kal, Donghyuck. Lütfen?" Dediğinde Jeno'nun yaptıkları yüzünden karmaşık hissediyordum. Boşveremedim ama bunun yerine ona sarılmayı seçtim, hala yaptıkları yüzünden şaşkın hissediyordum.

The Lee's  [Tr]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora