4.Bölüm : Kötülük sizi selamlıyor

4.2K 572 39
                                    

Okumadan önce lütfen oy verir misiniz?

Beğenilip beğenilmediğimi anlayabilmemin yolu bu sevgili hayalet okuyucu...


"Öğğğk"

"Hanımım! Hanımım iyi misiniz?"

"Öğğğk"

Nasıl iyi olabilirim Marie? İç organlarımı safra kustuğumu görmüyor musun demek isterdim ama kusmakla meşgulken insan konuşamıyor.

Lounberg ve Agentis toprakları arasında ki yol altı saatti, yolculuğun ilk bir saatinde de sıkıntı yoktu. Bir saatin sonunda dayanamayıp pencereden başımı uzattım ve kustum.

Şok olan Marie ben kendime gelemeyince arabacıya talimat verdi ve arabayı durdurttu , bende koşarak ağaçların arasına girip işime orda devam ettim.

Ben yirmi birinci yüzyıl insanıydım, en kötü halde bile metro ve otobüsleri kullanırdım ama en sıkışık metro bile şu at arabasından iyiydi!

Marie'nin bana getirdiği suyla ağzımı iyice çalkaladım.

"Marie iyiyim bana öyle bakmana gerek yok."

"Leydim ölecek gibiydi ilk kez yeşil bir insan gördüm !" normalde olsa bu sesine gülebilirdim ama ağzımın tadı biraz bozuktu.

"Biliyorsun çok seyahat etmedim bayadır da at arabasına binmiyorum yol tutması normal."

"Ama dük ile beraber hep atlara binersiniz." gözlerimi devirdim.

"Kendin kullanmak ile yolcu olmak arasında gerçekten fark var Marie, lütfen vagonun içine yeni kıyafet çıkarır mısın?"

"Hemen leydim." tavşan gibi seken hizmetçime bakıp iç çektim sonra mide bulantım azalsın diye mavi gök yüzüne baktım.

" Sık dişini Misty Soleil , daha nelerle uğraşacaksın bu hiçbir şey ." kimsenin görmediğine emin olunca ağzımda biriken tadı yok edebilirmiş gibi yere tükürüp üstümü değişmem için bekleyen hizmetçimin yanına vagona doğru yürüdüm.

***

Yolculuğun geri kalanını Marie'nin dizlerinde geçirdim. Midemde var olan her şeyi boşaltınca yolculuğun kalanı daha kolaydı.

"Leydim zencefilli kurabiyelerinizden istemediğinize emin misiniz ?"

"Marie , teşekkür ederim ama bir daha kusmak istemiyorum." Marie bana endişeyle baktı.

"Su bile içmediniz leydim."

"O suyun çıkışı beni daha çok korkutuyor emin ol , hem neredeyse varmak üzereyiz değil mi ?"

Marie çevresine baktı.

"Şehirleşmeler gözükmeye başladı , az kalmış olmalı." sözleriyle derin bir nefes alıp doğruldum, kalkmamla midem tekrar bulanacak gibi oldu.

"Leydim , yin-" Marie cümlesini tamamlayamadan işaret parmağımla dudaklarına bastırdım.

"O kelimeleri kullanmıyoruz Marie , kötüyü çağırmıyoruz tamam mı ? " Marie kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakarken devam ettim

" O kelimelerden bahsedersen tekrar o kelimeler ortaya çıkabilir unutmaya çalışıyorum bu yüzden umarım sende unutursun." ona unutmazsan ölürsün temalı bakış attım ve parmağımı çektim.

Hizmetçim ise bana dik dik bakıp başını sallamakla yetindi.

"Merak etmeyin hanımım midenizin bulandığını ve kustuğunuzu unutacağım hatta vagonun kapısında hala lekelerin durma ihtimalinden de bahsetmeyeceğim."

"Aman tanrım Marie! Benden gerçekten nefret ediyorsun." şakayla karışık sinirle omzuna vurdum.

" Vagon evimize dönmeden onun kapısını sen temizlersin o zaman." dedim ve şeytanca gülümsedim.

Marie tam karşı çıkıyordu ki ekledim

" Bu rica değil, bir emir."

Üstüne kara bulutlar çökmüş hizmetçimi koltukta bırakıp aracın penceresine uzandım ve bize eşlik eden dükalık şövalyesine seslendim.

" Burada durabilir miyiz acaba ?"

Atın üzerinde ki yirmilerinin sonunda olan aile şövalyemiz Kyl idi.

Mimiksiz Kyl desem daha doğru olurdu, bu arada Kyl tam bir israftı, neden mi ?

Adam aşırı yakışıklı ! Yanık teni kumral saçları koyu gözleri ve güçlü çene yapısıyla beni otur izle diye bağırıyordu bunun yanı sırada mimik oynatmadığı için bir süre sonra duvara bakma etkisi yapıyor ve tüm havayı kaçıyordu.

Kyl kaşlarını çattı.

"Leydim Agentis mülküne varmak üzereyiz , biraz daha dayanabilirseniz ilaç alabilirsiniz."

"Hayır iyiyim, duralım önemli bir işim var." bana dik dik bakmaya devam etti.

"Öyle diyorsanız ." ıslık çalıp arabacıya elini kaldırdı araba durunca o da çevik bir hareketle atından indi.

"Bir pencere uzağınızdayım leydim ,herhangi bir durumdan endişe duymanıza gerek yok"

Kyl'ın dedikleri üzerine beynimde çakan şimşeklerle usulca kafamı içeri sokup Marie'ye fısıldadım.

"Hey Marie, kafamı çıkarıp kustuğum da ,şövalye Kyl'ın tam olarak neresinde duruyordum ?"

Marie bakışlarını benden kaçırdı. Hayır.. yapmadım de, olmadı de !

"Marie!"

"Leydimin acil bir durumu vardı bu yüzden hesaplama yapamamanız çok normal sa-"

Elim ayağım titrerken sözünü kestim.

"Marie sadece söyle , yara bandı çeker gibi." kaçırdığı gözlerini bana dikti

" Neyi çekeceğim ?"

"Diyorum ki oyalanmadan direkt söylesen mi ?" Marie yüzünü buruşturdu.

" Leydim kusarken şövalye Kyl o hizadaydı ve şey .... üstüne geldi ama temizledi ."

Bunu da yaptın işte Misty Soleil , evinin önde gelen genç yakışıklı şövalyesinin üzerine kustun.

Şu an tek istediğim şey bir deve kuşuna dönüşüp başımı toprağa gömebilmekti. Saçlarımla aynı renk olduğuma o kadar emindim ki...

Parmaklarımı şakaklarıma bastırıp kendimi koltuğa attım bizden ayrılmadan önce aile şövalyemizden özür dilemem gerekiyordu, tabi şu an farklı önceliklerim vardı.

"Marie lütfen lacivert elbisemi ve onunla uyumlu kurdelemi çıkarır mısın ? Biraz pudra ve allıkta lütfen , berbat haldeyim böyle giremem." Marie ikiletmeden vagondan çıktı.

Kusma olayı olsa da olmasa da planlarımda kıyafet değiştirme vardı.

Romandan tanıdığım Marki ve Briella büyük ihtimal halime takılmaz hatta anlayışla karşılardı tabi üçüncü aile üyeleri yavru bir sosyopat olmasaydı bende takılmazdım.

Çok süslü olursam Renat onlardan üstün konumumu vurgulamak istediğimi veya yaslarına duyarsız olduğumu düşünürdü , olduğum halimle kalırsam onları görünüşüme dikkat edecek kadar bile önemsemediğimi düşünecekti , evet kesinlikle romanın en sinir bozucu karakterlerinden biriydi.

Marie istediklerimle geri döndüğünde kendimi onun hızlı ellerine bıraktım.

İşi bittiğinde bana minik bir el aynası verdi.

"Şimdi sağlıklı görünüyorsunuz leydim." gururla bana bakan Marie'ye gülümsedim

" Teşekkürler Marie harikasın , şey şövalyeye hareket edebileceğimizi sen söyleyebilir misin ?" anlayışla başını sallayıp dediğimi yaptı.
*****
Briella odasında dönüp duruyordu babasının dediğine göre misafirleri akşam yemeğine yetişirdi.

Leydi Misty Soleil, onun hakkında çok bir şey bilmiyordu ailecek hiç görüşmemişlerdi.

Ailesinin içinde bulunduğu dönemde ise asla aklına gelmezdi. Ev hareketli, babası ilgisiz, ağabeyi ise gelecek misafir konusunda iyi düşünmüyordu , ama Briella hiç tanımadıkları kuzeninin onlara destek olmak için geliyor olmasından dolayı mutluydu.

Ağabeyi gelecek misafirin kaba davranışları olabileceğini ve büyük ihtimal onun beklediği gibi biri olmayacağını bu yüzden dikkat etmesi gerektiğini söylemişti.

Briella ise daha tanışmadığı kuzeni hakkında kötü düşünemezdi.

"Ağabey ne derse desin , leydi Misty Soleil bizi düşündüğü için geliyor , kötü olamaz." genç kız sesli söylediği kelimelere daha güçlü inanırken kapısı tıklatıldı.

"Küçük hanım, misafirimiz geldi."

*****
Renat elindeki belgeleri incelerken gözü ara ara duvardaki saate gidiyordu. Misafirlerinin en azından bir saat önce gelmiş olması gerekiyordu.

"Tek yapmaları gereken erken yola çıkmaktı." sinirleri yükselirken belgeleri sehpaya koydu.

Evin varisi olarak karşılamada direkt olması gerekirdi bu yüzden girişin yanında olan ortak salonda çalışmaları incelemeye karar vermişti.

"Heyecanlı görünüyorsun." duyduğu sesle irkilse de bunu belli etmedi bakışları babasının bakışlarıyla buluşurken sakince ayağa kalktı ve selamladı.

"Sadece üstüme düşeni yapıyorum." dedi genç adamın bakışları babasın bakışlarından ayrılmadan ekledi " Misafirimizde umarım aynı şekilde davranır."

Babası kaşlarını çattı.

" Bir yolculuk için net bir başlangıç çizilebilir ama bitişi tutturamazsın , bu ketum tavırlarını misafirin önünde görmek istemiyorum." markinin sesi cümlesinin sonuna doğru iyice sertleşmişti.

Tam cevap vereceği sırada bahçeden sesler geldi ve odaya kahyaları girdi.

"Efendim ,Leydi Lounberg geldi."

Marki gülümsedi ve oğlundan önce odadan çıktı.

Renat derin bir nefes aldı ve karşılama için babasını takip ederken merdivenlerden kız kardeşi hızlıca iniyordu. Düşüp kendine zarar verebilirdi.

"Ella yavaşla !" genç kız abisine heyecanlı bir gülümseme attı. Renat olduğu yerde kaldı , bir süredir heyecanlı görmediği kardeşinin görüntüsü onu sakinleştirmişti.

Kız kardeşi onu geçerken seslendi

" Hadi abi geride kalıyorsun." dedi ve babasının yanında durdu.

Renat holün ortasında duran aile üyelerinin yanında yerini almıştı , kapı açıldığında genç adam nefesini tuttu. Misty Soleil hakkında ilk düşüncesi kendi iradesi dışında gelişmişti.

O güzeldi.

*****
Evin kahyası beni karşıladığında kalbim ağzıma doğru tırmanmaya başlamıştı.

"Leydi Lounberg'i selamlıyorum , ben evin kahyası Cedric , efendilerim sizi karşılamak için bekliyorlar bagajınız odanıza yerleştirilecektir."

" Misty Soleil Lounberg , bundan sonra size emanetim." dedim ve kahyaya samimi olduğunu düşündüğüm gülüşlerimden birini attım.

Şaşıran kahyanın gözleri büyüdü.

Evet evet demin aristokrasi denilen şeyi çöpe attım ve Cedric'e kendimi tanıttım.

Yaşlı kahya bana daha samimi gözlerle baktığında hamlemin iyi olduğunu anladım. Eğer bir romanda kötüyseniz , ilk izlenim her şeydi.

Adamın bakışları arkamdaki kişiye kaydığında konuştum.

"Hizmetçim Marie , bana burada hizmet etmesi için getirildi lütfen onunla ilgilenin , eşyalarımı da onun düzenlemesini istiyorum." kahya başını eğdi.

"Tabi leydim, beni takip edin lütfen." ve kahyayı takip ederken kalbim tırmanışa devam etti.

Şimdi kötü sonu falan bir yere bırakalım, birazdan en sevdiğim kitabın başrolü ile tanışacaktım hem de kuzen olarak !

Hangi hayran bu fırsatı yakalayabilirdi. Renat fikri beni gerse de kitabı okurken en sevdiğim karakterlerden biriydi o da, aile onuru ve kardeşi için hayatını yaşamamış fedakar abi...

Surat ifademi kontrol altına aldım , pot kıramazdım burada ailemi de temsil ediyordum.

Kapı açıldığında ilk düşündüğüm şey ' Burası cennetin güzellik bölümü mü ?' oldu.

Sarı saçları kalp şeklindeki küçük suratı yumuşak ve zarif yüz hatlarıyla Briella ayrıntı doluydu. Gözünün hemen altında duran küçük beni ,mavi gözleri meleği andırıyordu.

Briella'nın erkek ve yaşlı hali olan markiyi es geçerek onu buldum.

Hanimiş benim minik sosyopatım? Ve onu gördüm.

Ah benim şanslı fani gözlerim...

Bir çocuk nasıl bu kadar yakışıklı olabilir ?

Çocuk diyorum çünkü şu aralar Renat 17 yaşında olmalıydı.

"Hoş geldin Misty Soleil ." markinin karşılaması ile Renat'ı incelememi yarım bıraktım.

Hop alalım bakalım görgüyü attığımız yerden.

"Misty Soleil Lounberg , Agentis ailesini selamlıyorum ." reveransımı yapıp , gülümsedim.

"Briella Agentis ." kalbim beni selamlayan ana karakterle erirken göz kırptım.

"Birbirimize iyi bakalım leydi Briella." bakışları büyürken yanakları kızardı.

Çok şirin.

"Renat Agentis." duyduğum sesle yutkunup bakışımı tekrar ona çevirdim.

Düz siyah saçlar, beyaz ten yazarın elinin ayarının iyi olduğunun kanıtı olan yüz hatları ve onun Agentis ailesi ile tek benzer özelliği olan mavi gözleri...

Sakin ol Misty ,teknik olarak o senin çocuğun olabilecek yaşlarda...

Direkt gözlerinin içerisine baktım ve kibarca gülümsedim.

"Size emanetim genç efendi."

Renat karşısındaki kişinin direkt gözlerine bakmasını severdi.

"George Agentis, evinde gibi hisset babanın aklı sende kalmasın diye elimizden geleni yapacağız." bana kibarca bakan markiye gülümsedim.

"Aynı şekilde efendim, lütfen benden rahatsızlık duymayın."

"Yorulmuş olmalısın odan hazır bir saat içinde yemek servis olur bu reklam dinlenebilirsin, Cedric genç hanıma yolu göster."

"Çok iyi olur." kibarca aileyi bir kere daha selamlayıp kahyayı takip ettim.

Sırtımda hissettiğim bakışlarda tüylerim diken olsa da arkama bakmadım. Renat Agentis'i sindirmek için bir molaya ihtiyacım vardı.

Kahyanın gösterdiği odaya girip arkamızdan kapı kapanınca nefesimi verdim ve bu zamana kadar sessizce beni takip eden hizmetçimin ellerini tuttum.

"Marie banyo çabuk!"

Kötülük Yaşamak İstiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin