10.Bölüm: Zor gün

3.9K 479 110
                                    

Çığlık atmamak için elimle ağzımı kapattım ve bulunduğum yerden daha iyi bir konumda olmak için koltuğun köşesine iyice yaklaştım. Şimdi baba-oğlu  daha net görüyordum kafalarını  çevirseler beni görebilirlerdi ama umurumda değildi.

Renat'ın başı öne eğilmişti saçları yüzüne düşüyordu. Ay ışığının aydınlattığı bu odada bile dudağının köşesindeki parıltının ne olduğunu anlayabiliyordum. Kan.

"Tüm yapabildiğin bu mu baba ?" Renat sanki hiçbir şey olmamış gibi başını kaldırıp markinin gözlerinin içine baktı. Markinin vücudu titriyordu sinirden mi alkolden mi olduğunu anlayamıyordum.

"S-seni yüzsüz velet , benden daha iyi olduğunu mu düşünüyorsun ?" markinin bağırmasıyla irkildim.

"Her şey ortada değil mi  ? Ben zaten senden iyiyim." Marki oğlunun küstahlığına inanamıyormuş gibi elini yüzüne bastırdı ve kahkaha atmaya başladı. Renat ise hala babasının halini kıpırdamadan izliyordu.

Romanda bu sahne ayrıntılı olarak verilmemişti. Sadece kavga ettikleri ve bu kavganın Renat'ın karakterinde olumsuz yönde iz bıraktığı  söylenmişti. Yazarı bulsam ona iki çift lafım olacaktı.

"Odana git Renat, daha fazla buna katlanmak istemiyorum."  biraz daha yaklaştım. Artık Renat'ın  uzansam bacaklarına dokunabilecek durumdaydı. Babasına odaklanan Renat ise yakınında olan hareketlenmeyi fark edememişti.

"Yarın sabah vasallar ile olan görüşmeye ben katılacağım , bu halinle sabah senin için uğraştırıcı olur."  Renat'ın, babasını küçümseyen sakin sesiyle yutkundum.

"Seni minnet duygusu nedir bilmeyen velet ! Seninle aynı doğumu paylaşanlar ne durumda sen biliyor musun ? Senin Tanrıya ,bana  ve Livera'ya her gün dua etmen lazım."  Markinin sesi sonlara doğru iyice yükselirken Renat heykel gibi duruyordu , bunun markiyi daha çok sinirlendirdiğini görebiliyordum. Yumruğumu sıkmaktan tırnaklarım avucumu kesiyordu.

Sonra bir anda oldu. Markiyi tam algılayamasam da Renat'ın nefesini tutup gözünü  kapatmasıyla tehlikeyi anladım. 

Tam olarak ne yaptığımı yüzümde oluşan yanma hissiyle beraber darbenin gücüyle geriye doğru tökezlerken fark ettim. Baba- oğul şok içerisinde bana bakıyordu , marki inanamaz bir ifadeyle bir eline bir bana bakarak geriye tökezledi.

"Misty! Burada ne işin var ?"

"Neden?" bu ses Renat'tı 

Bana hesap soran markiye buz gibi bakışlar atarak arkama dönüp Renat'a baktım. Renat'ın gözleri kocaman açılmış dişlerini sıkarken titriyordu. Ağrıyan yanağıma rağmen ona gülümseyip bakışlarımı hala şok içinde gördüklerini halüsinasyon sanan markiye çevirdim. Şu an öfkenin vücut bulmuş haliydim.

" Marki George Agentis , senden daha az iğrendiğim çok az şey oldu bu hayatta. Günah mı ? Teyzeme karşı olan tek günahın mı ? Ağzından çıkanı kulağın duysun ,  aşağıladığın bu çocuk senin kanından ve canından var oldu. Sen kıymetlini pantolonunda tutamadın ,kimse sana başkasıyla nişanlıyken çocuk yap demedi!" güçlü bir sesle sakince konuşuyordum. Marki renkten renge giriyordu , devam ettim.

"Teyzem oğlunu kendi çocuğu gibi sevdi ve büyüttü ,  iyi bir baba olamadığın gibi merhum eşinin emanetlerini ve emeklerini de koruyamayan zavallı bir adamsın."

"Sınırınızı aşıyorsunuz bu sizi ilgilendirmeyen bir aile sorunu." marki halüsinasyon olmadığımı anlamıştı sonunda. Kahkaha attım , deliymişim gibi bana bakan marki gibi arkamdan beni izleyen bakışları hissediyordum.

Yanağımı markiye çevirip gülümsedim " Gerçekten ben ilgilendirmiyor mu George amca ? Lounberg hanesi , eserini görmezden gelmeyecektir."

"B-bu tamamen senin suçun sen önüme atladın!" kıkırdadım. 

Kötülük Yaşamak İstiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin