12.Bölüm: İnişler ve çıkışlar

3.8K 536 81
                                    

Görseldeki arkadaş Renat. Okuyup keyif aldıysanız oy vermeyi unutmayın lütfen :)

Şu an insanların beni bir çocukla pazarlık yapıyor gibi gördüğüne emindim.
"Prens Astor, lütfen artık beni bırakır mısınız? Kulunuz gitme cüretini gösterebilir mi acaba?"
Minik nuget gözlerini kaçırdı.
"Ama seninle daha çok eğlenebilmek istiyorum." evet evet bunu zaten söyledin çocuğum.
Sergius araya girdi "Majesteleri evinize döndüğümüzde size kızıl saçlı bir dadı almalarını söylerim, hadi artık bırakın." gümüş kafaya kaşlarımı çattım.
Sanki çocuğu başkasının oyuncağını alıyordu, o da 'oğlum biz sana aynısından alırız' diyordu.
"Hayır onların hiçbiri Misty'nin yaptıklarını yapamaz."
Çünkü neden yapsınlar... Çıldırıcam..
Sakince eğilip bakışlarımı çocuğun hizasına getirdim.
"Prensim, ablanız olmamı istiyorsanız lütfen gitmeme izin verin, ben burada misafirim ve kuzenim beni bekliyor, prensin ablasının insanlara mahcup olması görülmüş şey değil öyle değil mi?" Astor dediklerimi düşünüyor gibiydi bu arada gözüm Sergius'a kaydı bana bakışlarıyla 'sen çok fenasın' diyordu.

"Haklısın ,bir prensle ilgili hiçbir şey utanç verici olamaz , sana izin veriyorum." net bir şekilde konuştuğu  ciddiyetini beş saniye tutabildi sonrasında kırmızı gözleri kocaman olup dudağı titredi.

"Ama seni bırakırsam beni geri nasıl bulacaksın?" zorla gülümsedim , sanki evcil hayvanını saldı doğaya gelir mi diye bekliyor...

"Eminim kader bizi bir gün bir araya getirir prensim." tam dramatik bir son yaratıp ortadan kaybolacaktım ki... ne zaman düşündüğüm her şey olmuştu?

"Majesteleri merak etmeyin Lounberg Dükalığı başkentte bulunuyor , hatta hafızam beni yanıltmıyorsa Dük aynı zamanda siyasetin içerisinde olduğu için , imparator babanızın huzuruna çok sık  çıkıyor, oyun arkadaşı olarak isteyebilirsiniz."  Sergius'un söyledikleriyle bedenimin un ufak olup uçtuğunu hissettim.

Tanrım.. eğer yaşadıklarım önceki hayatımdan kalan bir günahsa çok büyük olmalı , yetim hakkı falan yemiş olmalıyım.

"Bu harika bir fikir Sergius , prensin bunu sevdi ! İçin rahat olsun abla tekrardan huzuruma çıkabileceksin, o zamana kadar başka bir oyun arkadaşı bulma." küçük çocuk işaret parmağını yüzüme doğru  sallayıp ellerini beline koydu.

Ablan hiç mutlu değil ama ...

"Şimdiden heyecanlandım majesteleri , izninizle huzurunuzdan ayrılıyorum."

Reverans yapıp şekerci dükkanına doğru dönmüştüm ki , sinir bana yeni çöktü ve arkamı dönüp bağırdım.

"Sör Phalen !"  benden aksi yöne doğru yürüyen ikili durdu ve Sergius şaşkınca bana baktı.

Sadece ağız oynatarak SEN ÖLDÜN deyip , işaret parmağımla kafamı keser gibi yapıp onu gösterdim. Kaşları havaya kalkıp ağzının köşesi kıvrılırken sinirli adımlarla yoluma döndüm.

***

"Brie çiçeğim , özür dilerim, biraz da bacaklarını ovmamı ister misin ?" Brie bana cevap vermeden kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde uzanıyordu.

Şekerci dükkanına girdiğim andan itibaren soru yağmuruna tutulmuştum. Gelecekteki kayının ve yeminli şövalyenle birlikte oradan oraya koşturdum diyemedim.  Brie'nin olay örgüsü başlamadan karakterlerle bir iletişimi olmasını da istemediğimden ekmek çalan bir çocuğu kurtardığımla ilgili hikaye anlattım.

O andan itibaren yufka yürekli ana karakter bana kızmayı kesti , bu defa onsuz böyle bir şey yaptığım için somurtmaya başladı , eve kadar devam etti. Onun odasında oturuyorduk.

Kötülük Yaşamak İstiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin